Uluslararası Ekonomi Politiğin Tarihi Gelişimi
Adam Smith’ten Karl Marks’a kadar 20’nci yüzyıldan önce yaşamış olan pek çok düşünür politika ile ekonomiyi birbirlerine bağlı alanlar olarak görmekte ve politik ekonomi konusunda yazılar yazmaktaydı. Ancak, 20. yüzyılın başından itibaren ekonomi ve politika alanlarında yapılan çalışmalar birbirinden ayrılmaya başladı. Ekonomi konusundaki çalışmalar belirli piyasaların işleyişi ve birbirleriyle etkileşimi üzerinde yoğunlaştı. Aynı dönemde, politika konusunda çalışanlar da ekonomiden bağımsız bir politika analizine yönelmişlerdir. Bu şekilde 20. Yüzyıl boyunca, bir taraftan iktisatçılar ekonominin işleyişine dair giderek daha ayrıntılı bir şekilde hazırlanmış karmaşık modeller getirirlerken siyaset bilimciler de politik faaliyetleri ve gelişmeleri açıklayan teoriler ortaya attılar. [1] Ancak I. Dünya Savaşı ve beraberinde gelen ekonomik gelişmeler politika ile ekonomi ayrımını keskinleştirmenin hatalı olduğunu gözler önüne serdi. Savaş sonrası izolasyon politikasını benimseyen ABD, bir müddet sonra bu politikasına son vererek ticaretin serbestleşmesi ve uluslararası ekonomik iş birliği yolunda adımlar attı. Haliyle bu yaşananlar uluslararası ekonomi politiğin Bretton Woods sistemiyle yeniden vücut bulmasına neden oldu.
Bretton Woods Anlaşması ile ABD liderliğinde yeni dünya düzenini oluşturan kurumlar şekillenmeye başladı. Bu kurumlar şöyleydi:
-Uluslararası Para Fonu (IMF)
-Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT)
-Dünya Bankası (DB)
ABD'nin liderliğinde şekillenen kapitalist dünyanın ekonomi politiği yanında, bir taraftan da SSCB önderliğinde sosyalist blok ve bu bloka ait ekonomik işbirliği örgütü olan COMECON kurulmuştur. Böylece, II. Dünya Savaşı'nın ardından ortaya çıkan bu iki kutuplu sistem uluslararası ekonomi politiğin çerçevesini belirlemiştir.[2]
II. Dünya Savaşı'nın ardından zirveye çıkan liberal ekonomik sistem, dünya ekonomisinin büyümesine katkı sağladı ve bugünkü küreselleşen dünyaya zemin hazırladı. Ancak unutulmaması gereken bir husus var ki o da piyasaların işleyişinin birçok unsurun etkisi altında olduğudur. Örneğin; 1973'de OPEC petrol fiyatlarında artışa sebep olmuş ve uluslararası ekonomide problemler meydana gelmiştir. Aynı şekilde hükümetler; kararlar ve uygulamalarla tüketim, arz-talep ve fiyatlar üzerinde etkili olabilmektedir.
21. yüzyılın finansal krizlerinde de uluslararası ekonomi politiğin rolü büyüktür.