Thomas Hobbes ve Savaş
Thomas Hobbes Kimdir?
Thomas Hobbes, (5 Nisan 1588 - 4 Aralık 1679) 17. yüzyıl felsefesi için önemli bir İngiliz felsefecisidir. 1651 tarihli Leviathan adlı çalışması realizme yön veren düşünceleri içermektedir. Temel çalışma alanı insan ve onun ortaya çıkarmış olduğu düzendir.
Hobbes küçük yaşlardan itibaren yalnızlık ve korkuyu yaşamıştır. O dönemde İngiltere büyük sorunlar mevcut idi. Annesi ona hamile olduğu sırada İngiltere, İspanyolların saldırılarına maruz kalıyordu. Yine böyle bir saldırı esnasında annesi savaşın vermiş olduğu korku nedeniyle erken doğum yapmıştır. Oxford Üniversitesinde skolastik felsefe eğitimini 5 yılda tamamladı. Fakat ilgi alanı siyaset ve matematikti. Hobbes döneminde İngiltere'de kral ve parlamento arasında egemenlik yarışı başlamıştır. Thomas Hobbes bir eserinde(elements of law natural and politic) tavrını kraldan yana kullanır. Bu eser İngiltere’de elden ele dolaşmaya başlar. İlerleyen dönemlerde parlamento, kral karşısında güç kazanmaya başlayarak kral yanlılarını tutuklamaya başlar. Thomas Hobbes kendi güvenliğinden endişe duyduğu için Fransa’ya kaçar ama bir süre sonra geri döner. 1679 yılında 91 yaşındayken hayatını kaybeder. Onun hayatına genel olarak göz attığımız zaman istikrarsızlık, sürgün, korku ve güvensizliğin hakim olduğu bir dönem görülmektedir [1].
Thomas Hobbes ve Savaş
Hayatı kısmında belirtildiği üzere, Hobbes iç savaştan doğmuş ve büyümüştür. Hobbes’un fikirleri böyle bir ortamda olgunlaşmış ve gelişmiştir. Hobbes’un siyaset felsefesi düşüncesinin temelinde insanın her şeyden önce kendi varlığını sürdürmeye çalıştığı yer alır. Hobbes toplum sözleşmesi kuramını açıklarken, devletin kurulmasından önceki dönemi doğa durumu şeklinde ifade etmiştir. Bu kavrama göre doğadaki tüm bireyler doğada eşit yaşar ancak bu eşitlik herkese her şey üzerinde hak iddia etme sorununu doğurmaktadır. Bu durumun aynı zamanda aslında bir savaş durumuna yol açmaktadır. Çünkü doğa durumunda bunu sınırlandıracak bir yasa yoktur. Böylesine bir doğa durumunda kişisel mülkiyet hakkından, ahlak ve adalet anlayışından söz edilemez. Bir bireyin kullandığı bir şeyi başka biri gelip ona sahip olabilir. Bu durum doğa durumunda adaletsizlik olarak da geçmemektedir. Bu durum insanların birbirlerine düşman olmalarına yol açar ve çatışmaya sevk eder. Hobbes’a göre rekabet, güvensizlik, şan ve şeref tutkusu insan doğasındaki savaşın nedenleridir.Bu sebeple yasa olmadığı için de adalet, adaletsizlik yada hak kavramlarından bahsedilemez. Bu durum mutlak çatışmaya ve korkuya sebep olmaktadır. Hobbes düşüncelerinde korku vurgusunu çok yapmıştır. Hobbes, annesini korkuyla erken doğumu sonucunda “korku ve ben, ikiz olarak dünyaya geldik” demektedir. Bu bağlamda Hobbes’a göre doğa durumu kavramı aslında savaş durumu , bir güvensizlik durumudur. Hobbes bu durumu şöyle açıklar:
“İnsanlık durumu herkesin herkese karşı savaş durumudur. Bu durumda herkes kendi aklıyla yönetilir ve kendi yaşamını düşmana karşı korumakta her şeyi kullanır. Bundan, böyle bir durumda, herkesin her şey, hatta bir başkasının bedeni üstünde hakkı olduğu sonucu çıkar. Bu yüzden, herkesin her şey üzerindeki bu doğal hakkı devam ettiği sürece, ne kadar güçlü, akıllı ya da başka ne olursa olsun hiçbir kimse için, doğanın olağan olarak insanların canlı kalmalarına izin verdiği zaman boyunca yaşamak konusunda güvenlik olamaz. Bundan da, aklın genel bir kuralı olan, ‘herkes, barış elde etme umudu oldukça, onu sağlamaya çalışmalıdır; elde edemezse, o zaman savaşın yardım ve yararlarını arayıp kullanabilir,’ sonucuna varılır.”
Savaş durumunda sosyal haklar ve güvenceler olmadığı için toplumda bir huzursuzluk meydana gelir. Herkes birbirinin düşmanı olur ve herkesin, herkes karşı başlattığı savaş durumu başlar. Genel bir güç yoksa yasa yoktur ve böylesi bir durumda her şey mubahtır, savunmak veya korunmak adına her şey yapılabilmektedir. Böyle bir durumda herkes kendini korumak isterken hiç kimse koruyamayacaktır. İç savaşlar da bunu çok iyi bir şekilde örneklemektedir. Bu yolda insanın her şey üzerinde hak ileri sürmekten vazgeçmesi gerekmektedir. Bunun için de toplumsal anlaşma ya da toplumsal barış tek yoldur. Bu anlaşma ile doğa durumundan yurttaşlık durumuna geçilmiş olur. İnsan, birbirinin kurdu olduğu ve çatışmaların sürdüğü doğa durumundan kurtulmak ve ortak bir güvenlik sağlamak için, kendi kuvvet kullanma hakkını sözleşmeyle bir otoriteye devretmiş ve böylece devletin kurulması gerektiğini belirtmiştir. Hobbes siyaset felsefesini tasvir ettiği bu otoriter devlete Leviathan adını vermiş ve fikirlerini de bu adı taşıyan kitabında açıklamıştır [2].
- ↑ Thomas Hobbes Kimdir? (20187). https://www.felsefen.com/thomas-hobbes-kimdir/ Erişim Tarihi: 10.03.2018
- ↑ Güleryüz, Y. (2010). Thomas Hobbes – Toplum Sözleşmesi. http://yusufguleryuz.com/2010/01/25/thomas-hobbesta-toplum-sozlesmesi/ Erişim Tarihi: 10.03.2018