Sosyalizmin Unsurları

From TUİÇ Sözlük
Jump to navigation Jump to search

KAYNAK BELİRTİNİZ

Kaynak belirtiniz uyarısı, kaynak belirtilmeyen veya kaynağı yetersiz görülen sayfalar için kullanılır.

Kaynak belirtilmemesi durumunda sayfa silinecektir.

Topluluk: Sosyalizmin odağında, ortak bir insaniyetin varlığıyla bağlantılı bir sosyal varlık olarak insan görüşü vardır. Bu yaklaşım, topluluğun önemine bir göndermedir ve bireysel kimliğin sosyal ilişkiyle, sosyal gruplara ve kolektif organlara üyelik yoluyla nasıl biçimlendirildiğinin önemle altını çizmektedir.

Kardeşlik: Ortak insanlığı paylaşan beşerî varlıklar olarak insanlar, birbirlerine yoldaşlık veya kardeşlik hissiyle bağlıdırlar. Bu yaklaşım sosyalistleri rekabetten çok işbirliğini tercih etmeye ve bireyciliğe karşı kolektivizmi desteklemeye teşvik eder. Bu yaklaşımda rekabet, bireyleri birbirine kışkırtır, küskünlüğü, çatışmayı ve düşmanlığı beslerken, işbirliği, insanların kolektif enerjilerini bir takım faaliyetine dönüştümelerini mümkün kılar ve topluluk bağlarını güçlendirir.

Sosyal eşitlik: Eşitlik, sosyalizmin merkezi değeridir. Sosyalizm bazen eşitlikçiliğin bir türü ve eşitliğin diğer değerlere önceliğine duyulan inanç olarak tasvir edilir. Sosyalistler özelde sosyal eşitliğin, yani fırsat eşitliğine karşı gelir eşitliğinin önemini vurgularlar. Aynı zamanda eşitlik, hukukî ve siyasî hakların uygulanması için bir temel de oluşturur. Marksistler üretim zenginliğinin ortak kullanılmasından gelen nihai sosyal eşitliğe inanırken, sosyal demokratlar çoğunlukla sonuçlardan çok fırsatları eşitlemeyle ilgilenmiş ve sadece maddî eşitsizliği azaltma taraftarı olmuşlardır.

İhtiyaç: Eşitliğe duyulan sempati, aynı zamanda maddî menfaatlerin sadece çalışma ve liyakât temelinde değil, ihtiyaç temelinde dağıtımına ilişkin sosyalist inancı da yansıtır. Bu ilkenin klasik formülasyonu Marx'ın komünist dağıtım ilkesinde bulunur: "herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre".

Sosyal sınıf: Sosyalizm genellikle sınıf politikasının bir şekli olarak sunulur. Öncelikle sosyalistler toplumu gelir veya refahın dağıtımı bakımından analiz etme ve dolayısıyla sınıfı önemli (genellikle en önemli) bir sosyal bölünme konusu olarak görme eğilimindedirler. İkinci olarak sosyalizm geleneksel olarak ezilen ve sömürülen işçi sınıfının çıkarlarının yanındadır ve yine geleneksel olarak işçi sınıfını sosyal değişimin ve hatta sosyal devrimin bir aktörü olarak görür.

Ortak mülkiyet: Sosyalizm ile ortak mülkiyet arasındaki ilişki ciddi biçimde tartışmalıdır. Bazıları sosyalizmin bizatihi amacı olarak diğer bazıları ise bunun sadece daha geniş bir eşitlik ortaya çıkarmak için seçtiği basit bir aracı olarak görürler. Ortak mülkiyete ilişkin sosyalist argüman (ister Sosyalist stili devlet kamulaştırması olsun, isterse de seçici devletleştirme (bir "karma ekonomi"), onun maddi kaynakları ortak iyiye ulaşma amacıyla koordine ermenin bir aracı olmasındandır.