Rusya'nın Kırım'ı İlhakı

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Ukrayna'ya bağlı bir yarımada olan Kırım, 18 Mart 2014'te Rusya tarafından ilhak edildi. O tarihten beri yarımadada Kırım Cumhuriyeti ve Sivastopol federal şehri olmak üzere iki federal birim bulunmaktadır.


Kruşçev, Rus hakimiyeti altına girişinin 300’üncü yıldönümünde Kırım’ı hediye olarak Ukrayna Sovyet Cumhuriyeti’ne verdi; karar 27 Şubat 1954’te, resmi Sovyet gazetesi Pravda’da tek cümlelik uzun bir paragraf olarak yayımlandı. Bazı Rusların bugün hâlâ hata olarak gördüğü karar, o dönemde pratikte pek fazla değişiklik yaratmıyordu. Ancak SSCB’nin 37 yıl sonra çökmesiyle bugün hem Ukrayna, hem de Rusya için bir anda önem kazandı. [1]

Karadeniz için stratejik bir bölge olan ve Ukrayna’nın en güneyinde bulunan Kırım, Karadeniz’in kuzeyinde bulunan bir yarımadadır. 1992’den 2014’e kadar Rusların ağırlıklı olarak bulunduğu özerk bir cumhuriyet olan Kırım’da, Ruslar adanın %58’ini, Ukraynalılar %28’ini ve Tatarlar %14’ünü oluşturmaktadırlar.

Kırım’ın Rusya için en önemli yerlerinden biri Sivastopol limanıdır. Karadeniz’e açılan bu liman Rusya’nın en büyük donanmasının bulunduğu ve güvenlik açısından, Rusya’nın stratejik amaçlarla çok önem verdiği limandır. Aynı zamanda, Rusya’nın geçmişten beri var olan sıcak denizlere inme amacını devam ettirebilmesi için ihtiyaç duyduğu bir bölgedir.

21 Kasım 2013’de Ukrayna hükümeti, Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşmasıyla ilgili görüşmelerini durdurdu ve Rusya ile ortaklığa yöneldi. Bu tarihten itibaren, Ukraynalılar, 2009’dan beri Avrupa Birliği ile görüşülen ortaklık ve gümrük birliği anlaşması yerine Rusya ile gümrük birliğine katılma görüşmelerine yönelmeyi tercih eden Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’e karşı protestolar başlatmışlardır. Bu hükümet aleyhine gerçekleşen protestolar sonucunda Ukrayna hükümeti Viktor Yanukoviç’in yetkilerinin geçici olarak Oleksandr Valentinoviç Turçinov’e verilmesi kararını almıştır. Ukrayna’da Rusya’ya daha yakın bir hükümetin bulunması, Rusya için önemli bir durumdur. Bu nedenle gerçekleşen hükümet değişimine, Rusya’nın tepkisi olumsuz olmuştur.

Bu siyasi değişim, Ukrayna’da hükümet karşıtı gösterilere neden olmuştur. Kırım’da, Ukraynalı Ruslar, hatta birçok Tatarlar yaptıkları karşıt protestolar çerçevesinde, Rus nüfusun tehdit altında olabileceği gibi bir durum göstermişlerdir. Bunun sonucunda Rusya’dan yardım çağrılarında bulunmuşlardır. Böylelikle, Rusya’nın Kırım’a müdahalesinde nedenler oluşturulmuştur.

Bu müdahalenin altındaki ana neden Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılıp Rusya’ya bağlanmasıydı. Bu amaç ve müdahale doğrultusunda, Ukrayna tek taraflı olarak bağımsızlığı ilan etmiştir ve bunun sonucunda Rusya, Kırım’ın statüsü için referandum talebinde bulunmuştur.

Kırım parlamentosu, Kırım’ın Rusya’ya bağlanacağı kararını ve 16 Mart 2014’de referandum yapılacağını duyurmuştur. Rusya tarafından Ukrayna’ya bağlı, Kırım’a yapılan müdahale uluslararası sistem tarafından eleştirilmiştir. Batı dünyası, Rusya’nın müdahalesinin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ihlal ettiği açıklanmasında bulunmuştur.

16 Mart 2014’de, Kırım seçmenleri %96,77 oyla Rusya’ya bağlanma kararlarını göstermişlerdir. Bu referandumu Kırım Tatar’ları boykot etmiş olsalar da, sonuç Rusya lehine sonuçlanmıştır.

Bu referandum sonucunda, Kırım’da ki referandumun hukuka aykırı olduğu üzerine, dünyadan tepkiler kendini fazlaca göstermeye başlamıştır. Kırım’da kullanılan self determinasyon hakkının uluslararası hukuka aykırı olduğu tartışılan en önemli konudur. Çünkü bu hak sömürge yönetimi ve işgal altındayken kullanılabilir. Self determinasyon hakkı, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 1/2 ve 55. maddelerinde yer almıştır. Ama bu hak, ülke bütünlüğünü ve siyasi bağımsızlığı ihlal edemez. Şart’ın 1. maddesinin 2. fıkrasında milletlerarasında, halkların eşit hakları ve kendi kaderlerini kendilerinin kararlaştırması ilkesine dayalı dostane ilişkilerin geliştirilmesi konusundan bahseder.

Kırım’da gerçekleşen referandum barışçıl amaçlarla ve anlaşmalarla düzenlenmeyen bir referandumdur ve bu referandumun ancak Ukrayna hükümeti tarafından yapılabilmesi mümkündür. Kırım’ın ayrılmasında söz konusu olan durum “ayrılma” sürecidir. Bu durumda da ayrılma hakkı Birlemiş milletler Şartı tarafından zaten tanınmayan bir haktır. Bunun nedeni “devletin ülkesinin bütünlüğü” prensibidir.

Kırım krizinin nedenlerinin bir boyutu da enerjidir. Günümüzde enerji, jeopolitik dengeler için önemli bir role sahiptir. Bu nedenle, enerji konusu da Ukrayna’da ortaya çıkan krizin dikkate alınması gereken bir boyutudur.

Avrupa’ya Rus gazının bağlanmasında, Ukrayna bir geçiş bölgesidir. Bu nedenle hem Avrupa için hem de Rusya için önemli bir yere sahiptir. 2014’de Ukrayna’nın enerji ithalatını çeşitlendirme ve enerji bağımsızlığı stratejisi çevresinde, Rus gazına bağımlılığını azaltma stratejisi, Kırım meselesinin eklenmesi ile suya düşmüştür. Rusya, enerji ürünlerini, Avrupa’ya sağlayan birincil ülkedir. Avrupa’nın da, Rusya’ya enerji bağımlılığı, Avrupa’nın Kırım krizi üzerinde tutumunu etkileyen önemli bir faktördür.[2]

Yaptırımlar

Batılı ülkeler Rusya’nın yasalara aykırı olarak Kırım’ı ilhak edip Ukrayna’nın doğusuna müdahale etmeye başlamasına ekonomik yaptırımlarla tepki verdi. Yaptırımlar Haziran 2014’te Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve diğer müttefikler ve ortaklar tarafından koordineli biçimde yürürlüğe girdi.

Bu yaptırımlar Eylül 2014’te daha da sıkılaştırıldı. AB’nin Temmuz 2015’te sona ermesi planlanan yaptırımları Ocak 2016 tarihine kadar uzatıldı. ABD ve Kanada’nın yaptırımları ise halen açık uçlu.

Üç tür ekonomik yaptırım bulunuyor. Bunlardan birincisi bankacılık, enerji ve savunma sektörlerindeki belirli Rus devlet kuruluşlarının Batı’nın finans piyasalarına ve hizmetlerine erişimini kısıtlıyor. İkinci tür yaptırımlar petrol arama konusundaki belirli yüksek teknolojinin ve üretim teçhizatının Rusya’ya ihraç edilmesine ambargo koyuyor. Üçüncüsü ise Rusya’ya belirli askeri ve çift kullanımlı malzeme satışına konan ambargo.

Batı’nın bu yaptırımlarının gerekçesi uluslararası çevrelerde açıkça anlaşılıyor. Ancak Rusya Ağustos 2014’te Batılı ülkelerden yiyecek maddelerinin ithaline yasak getirerek durumu karıştırdı. Bu yasak halen yürürlükte.[3]

İlhak Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, 21 Mart tarihinde ilgili kararnameyi imzalayarak Kırım’ı ve yarımada içerisinde farklı bir statüye sahip olan ve Rusya’nın Karadeniz filosuna da ev sahipliği yapan Sivastopol’u Rusya Federasyonu’na bağlayan son adımı attı.[4] Rusya’nın senatosu sayılan ve bölge temsilcilerinden oluşan 155 sandalyeli konseyde yer alan 155 senatörün tamamı “evet” oyu kullandı.

Kremlin Sarayı “Yekaterina” salonunda düzenlenen görkemli son imza seremonisine Rusya parlamentosu alt ve üst kanadı Başkanları Sergey Narişkin ile Valentina Matviyenko hazır bulundu. Davet edilenler arasında parlamentodaki parti liderleri de hazır bulundu.

Federasyon Konseyi'nin olağanüstü oturumunda, Putin'in 18 Mart'ta Kırımlı liderlerle imzaladığı "Kırım ve Sivastopol'ün Rusya'ya bağlanması ve yeni federal bölgeler oluşturulması" anlaşması oylamaya sunulmuştu.[5] Bu imza ile beraber Kırım resmen Rusya Federasyonu'na bağlandı.


  1. http://www.diken.com.tr/9-soruda-kirim-rusya-isgale-girisir-mi/ adresinden 13.03.2018 tarihinde erişilmiştir.
  2. http://akademikperspektif.com/2015/02/08/kirim-krizi-ve-uluslararasi-boyutu/ adresinden 13.02.2018 tarihinde erişilmiştir.
  3. https://www.nato.int/docu/review/2015/Russia/sanctions-after-crimea-have-they-worked/TR/index.htm adresinden 13.03.2018 tarihinde erişilmiştir.
  4. Koçak,muhammed(2014) Rusya’nın İlhakı Sonrası Kırım ve Kırım Tatarları.SETA . S:45
  5. http://www.hurriyet.com.tr/dunya/rusya-kirimi-resmen-ilhak-etti-26054693 adresinden 13.03.2018 tarihinde erişilmiştir.