Rasyonalizm

From TUİÇ Sözlük
Jump to navigation Jump to search

Rasyonalizm, dünyanın rasyonel bir yapısı olduğuna ve insan aklı ile eleştirel sorgulamanın kullanımıyla bu yapının açığa çıkarılabileceğine olan inançtır. Felsefi bir teori olarak rasyonalizm, bilginin deneyden çok akıldan kaynaklandığı inancıdır. Bununla birlikte, genel bir ilke olarak rasyonalizm, insanların dünyayı anlama ve açıklama yeteneği ile sorunlara çözümler bulma yeteneğine güçlü bir vurgu yapmaktadır. Rasyonalizm insan davranışının amaçlarını dikte etmemekle birlikte, bu amaçlara nasıl ulaşılacağını kesinlikle dikte etmektedir. Rayonalizm, görenek ya da geleneğe ya da rasyonel olmayan dürtü ve güdülere güvenmenin tersine, ilk ve akılla yönetilen davranışa yapılan vurguyla ilişkilendirilmektedir.

Rasyonalizm, 18. yüzyılda zirvesine ulaşan entelektüel bir hareket olan ve din, siyaset ve öğrenmeye ilişkin geleneksel inanca, akıl adına meydan okuyan Aydınlanma'nın temel özelliklerinden birisidir. Aydınlanma rasyonalizmi, hem liberalizm hem de sosyalizme temel sağladı ve geleneksel siyasal ve toplumsal analizin içinde geliştiği entelektüel çerçeveyi kurdu. Anlamaya ilişkin rasyonalist yaklaşımlar belli sayıda özelliğe sahiptirler. İlk olarak, bunlar, ilerleme ve reforma güçlü bir vurgu yapma eğilimindedirler. Akıl insanlara sadece dünyalarını anlama ve açıklama olanağı vermemekte, ama aynı zamanda, daha iyi olması için dünyayı yeniden biçimlendirmeleri konusunda da onlara yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla rasyonalizm, insan türünü geçmişin kıskacından ve görenek ile gelenek yükünden kurtarma taahhüdünde bulunmaktadır. İnsani bilgi ve anlayış birikimi ilerlemeci bir biçimde arttıkça her kuşak, daha önceki kuşakların ötesinde gelişebilir. İkinci olarak rasyonalizm insan türüne evrensel olarak uygulanabilir olan değerleri ve yapıları açığa çıkarma çabasıyla ilişkilidir. Bu anlamda akıl, insan davranışı için, özel bir toplumun miras edinilmiş değerlerinden ve normlarından daha yüksek bir referans noktası oluşturmaktadır. Üçüncü olarak rasyonalizm, müzakere ve tartışmanın, güç kullanımı ya da saldırganlık karşısındaki önemini aydınlatmakta ve demokrasiye büyük bir inancı ifade etmektedir. Eğer insanlar aklın kılavuzluğundaki yaratıklar iseler, hem ihtilafları müzakere ve görüşme ile çözme yeteneğine sahiptirler, hem de kendilerinin en üst çıkarlarını tanımlama ve ifade etme kapasiteleri bulunmaktadır. [1]

  1. Andrew Heywood,Siyasetin ve Uluslararası İlişkilerin Temel Kavramları,2015: Palgrave Macmillan.