Neo realizm
Kenneth Waltz (1924-2013) Neo Realizm (Yapısalcı Realizm)in öncüsüdür. Waltz farklı sistem ve ideolojilere sahip devletlerin benzer davranış ve politikalar benimsemelerinin arkasında “yapı” kavramı yatmaktadır. Uluslararası yapı, devletlerin benzer koşullarda -kendilerine özgü farklar olmakla birlikte- genel olarak benzer politikalar izlemelerinin nedenidir. Ona göre sistem dış politika üzerinde sınırlandırıcı ve koşullandırıcı etkiye sahiptir.
Waltz’a göre iç siyasal sistem ile Uluslararası sistem öğeleri açısından farklıdır. İç siyasal sistemde bir hiyerarşi olmasına rağmen Uluslararası sistemde yoktur; burası anarşiktir.
Hiyerarşik nitelikteki ulusal yapılardaki farklı kapasitelere sahip birimlerin fonksiyonları farklı iken, anarşik bir yapıdaki Uluslararası sistemde yer alan farklı yetenekteki devletlerin fonksiyonları büyük oranda benzerdir.
Waltz’a göre güç dengesi süreklilik gösterir. Denge bozulsa bile başka bir şekilde yeniden kurularak devam eder. Zira güç dengesi sistemin ana özelliğidir.
Waltz’a göre iki kutupluluk, çok kutupluluğa göre daha istikrarlıdır. İki kutuplu yapılarda merkezi güçler arasında savaş çıkma olasılığı daha azdır, bu da istikrarı getirir. Ancak çok kutuplulukta sürekli değişen askeri ittifaklar ve kapasite değişimlerindeki farklılıklar yapıdaki istikrarı tehdit eder. Ayrıca çok kutuplulukta karşılıklı bağımlılığın artması da istikrarı azaltır.
Waltz’a göre ister iki, ister çok kutuplu olsun; her durumda anarşik olan Uluslararası yapıdaki devletlerin öncelikli amacı egemenliğini ve güvenliğini korumaktır.
Realistler Uluslararası politikayı devletlerarası bir etkileşim süreci olarak görür. Neo Realistler ise devletlerarası etkileşime bakarken yapısal nedenleri ve tek tek devletlerin kendilerinden kaynaklanan birim düzeyindeki nedenleri ayrı ayrı ele alır. Neo Realist düşüncede yapı önem kazanmıştır.
Geleneksel Realistler yalnızca devletlerin etkileşimlerinin doğal bir sonucu olarak yalnızca sonuçlar ile ilgilenirken, Neo Realist düşüncede sebep ve sonuçlar, özellikle de amaç ve araçlar ayrı ayrı ele alınır.
Morgenthau ve diğer realistler genel olarak devletlerin davranışlarına ve karşılıklı etkileşimlerine bakarak buradan Uluslararası sonuçlara varmaya çalışmaktadırlar. Bu yüzden Waltz’a göre klasik Realist düşünce tümevarımcı iken, Neo Realizm daha çok tümden gelimcidir.
Waltz’a göre Uluslararası politika, ancak geleneksel Realizmin birim (devlet) düzeyindeki açıklamaları yapının (sistemin) etkisini de ekleyince tam olarak anlaşılabilir. Neo Realizm tam olarak bunu yapmıştır.
Neo Realizm, etkileşen birimler (devletler) ile Uluslararası sonuçlar arasındaki nedensellik ilişkisini kurmaktadır. Oysa geleneksel Realizm, sadece sonuçlar üzerinde durmuştur. Neo Realizme göre bu nedensellik ilişkisi tek taraflı değildir; birim düzeyindeki nedenler ile Uluslararası yapı düzeyindeki nedenler birbirlerini etkilemektedir.
Neo Realizme göre güç amaç değil araçtır. Olağanüstü durumlarda devletlerin nihai endişesi güç değil, güvenliktir.
Neo Realizme göre Uluslararası yapı, devletlerin davranışlarını yumuşatmaktadır. Waltz’a göre etkileşim karşılıklıdır. Sistem devleti etkilerken, devlet de sistemi etkiler.
Klasik Realizm ve Neo Realizm Karşılaştırması
Klasik Realizm de ve Neo Realizm de temel aktör devlet olarak görülür.
Klasik Realizm de ve Neo Realizm de devletleri üniter yapı olarak kabul edilir.
Klasik Realizm de ve Neo Realizm de devletler ve devlet adamları rasyonel davrandıkları, devletlerin bencil olduğu ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri varsayılır.
Klasik Realizm insan doğasından hareketle devletin güç peşinde koşmasından kaynaklanan güç mücadelesi üzerinde yoğunlaşırken, Neo Realizm Uluslararası yapıdaki anarşi olgusu üzerinde durur. Ancak güç unsuru her iki akımda da ana unsurdur.
Neo Realizm anarşi olgusuna bir neden olarak bakar. Buna göre devletlerin dış politikalarını açıklamada önemli bir çıkış noktasıdır. “Güvenlik ikilemi” (security dilemma) ve “kendine güvenme” (self help – kendine yardım) kavramları üzerinde duran Neo Realizme göre bir devletin güvenliğini sağlamaya yönelik faaliyetleri mevcut veya potansiyel düşmanlarının güvenliğini tehlikeye sokacaktır. Bir devletin mutlak güvenliği, başka devletlerin mutlak güvensizliği anlamına gelir; bu da silahlanma yarışını doğurur.
Neo Realizm Uluslararası çatışmaları ve savaşları analiz ederken, yapı ve sistem üzerinde durur. Uluslararası yapıda hakim olan anarşi devletlerde güvensizliğe yolaçar. Bu ise devletleri varlıklarını sürdürme sorunuyla karşı karşıya bırakır. Bu yönüyle Neo Realizm dış politikayı özünde insan doğasına dayandıran Klasik Realizm den farklı bir bakış açısı sunmaktadır.
Neo Realizme göre bir devletin diğerleri tarafından egemenlik altına alınma korkusu, o devletin davranışlarını belirler. İnsan doğasına dayanan Klasik Realizm e göre devletlerin dış politikalarını belirleyen ana unsur diğer devletlere egemen olma isteğidir. Klasik Realizm ve Neo Realizm de sonuçta dış politikaya kötümser bir bakış hakimdir.