Mudanya Ateşkes Antlaşması
Mudanya Ateşkes Antlaşması:
Büyük Taarruz ile Batı Anadolu topraklarının Yunan işgalinden kurtarılmasından Türk ordusu Doğu Trakya, İstanbul ve Boğazlar bölgesine yöneldi. Doğu Trakya’da Yunan birlikleri, Çanakkale ve İzmit'te İngiliz birlikleri, İstanbul’da ise İtilaf Devletleri kuvvetleri vardı. Yunan birlikleri İzmir'e doğru sürülürken Türk birliklerinin bir bölümü Çanakkale ve İzmit’e yönelince buradaki İngiliz birlikleri ile çatışma noktasına gelindi. Bu birlikleri aşmadan Trakya’ya geçmek mümkün değildi. İngilizler, Millî Kurtuluş Mücadelesi'nin başarıya ulaşmasının Büyük Britanya'yı temelden sarsacağını anlamışlardı. Bu nedenle de bir yandan Yunanlıları bütünüyle imhadan kurtarmak, diğer taraftan da Boğazlar ve İstanbul'un Türklerin eline geçmesinden endişelendiği için Yunanistan’ın ateşkes önerisi sunduğunu İtalya ve Fransa’ya iletti. Bu öneriye göre, Anadolu müttefik subayların gözetimi altında kademeli olarak boşaltılacaktı. Anadolu’nun hemen boşaltılması ise İngiltere’nin Boğazlar, İstanbul ve Irak üzerindeki çıkarlarını tehlikeye sokuyordu. Fakat İngiltere bu teklifini doğrudan Türklere iletmedi. Çünkü kendi politikasının başarısızlığa uğradığının anlaşılmasını istemiyordu. İngiltere’nin kademeli boşalma önerisine İtalya hiç cevap vermezken Fransa ise Anadolu’nun hemen boşaltılması gerektiğini söyledi. Fransız ve İtalyan Hükümetleri, İngiltere’nin önerilerini desteklemedi. Hatta Çanakkale ve İzmit'te bulunan askerlerini de geri çektiler. Bu yanıtlar karşısında Boğazlar bölgesinin savunmanın İngiltere'nin kendisi tarafından yapılacağı anlaşılıyordu. Mustafa Kemal, Yunanistan’ın ateşkes isteyeceğini 4 Eylül 1922’de öğrenmişti. Türk ordusu 5 Eylül'de Salihli'ye ulaştı. Mustafa Kemal de burada koşullarını şu üç noktada toplayarak ilan etti:
-Trakya’nın ateşkes yapıldıktan sonra 15 gün içinde 1914 sınırlarına kadar boşaltılması TBMM Hükümeti’ne kayıtsız şartsız teslimi,
-Yunanistan’ın elindeki Türk esirlerin serbest bırakılarak 15 gün içinde Bandırma ve İzmit Limanlarına getirilmesi,
-Yunanistan'ın Anadolu’da yaptığı zararın ödemesi.
Mustafa Kemal Paşa, bu koşulların 10 Eylül'e kadar geçerli olacağını, o tarihten sonra ateşkes şartlarının değişeceğini ve başka koşulların ekleneceğini ilan etmişti. İtilaf Devletleri, Eylül'de İstanbul’da bulunan TBMM Hükümeti temsilcisi Hamit Bey’e resmen başvurarak Yarımca'da ateşkes görüşmelerinin başlamasını teklif ettiler. Türk ordusu 9 Eylül'de İzmir'e girdi. 10 Eylül'de ise Mustafa Kemal, İzmir'e geldi. 17 Eylül 1922’de son Yunan askerinin de Mudanya'da denize dökülmesiyle Anadolu, Yunanlılardan temizlendi. Türk orduları Trakya ve çevresini de düşmandan kurtarmak için İngilizlerin kontrolündeki Çanakkale’ye doğru ilerlemeye başladı. İngiltere Hükümeti, Türk ordularının İzmir'e doğru ilerlemesi sırasında endişeye kapılmış ve 7 Eylül'de İstanbul ve Boğazları Türklere bırakmamak için Gelibolu Yarımadası'nı gerekirse tek başına savunacağını bildirmişti. İngiltere ayrıca Boğazların savunması için Fransa ve İtalya’dan da yardım istedi. Osmanlı borçlarının reddedilmesi ve kapitülasyonların kaldırılmasından korkan İtalya ve Fransa da İngiltere’yi bu konuda destekleyerek İzmit ile Çanakkale’ye yeni askerler sevk ettiler. Tarafsız bölge olarak ilan edilen yerlere Türklerin girmesini hoş karşılamayacaklarını ilan ettiler.
Fransız amiral Dusmenil, 15 Eylül'de İzmir’de Mustafa Kemal ile yaptıkları görüşmede Türklerin tarafsız bölgeye girmeleri halinde ortaklarıyla birlikte hareket edeceklerini bildirmişti. Mustafa Kemal de buna karşın Türk ordusunu daha fazla bekletemeyeceğini, Fransa ve diğer müttefiklerin Misakımilli’de belirtilen ulusal sınırlara çekilmesi, Yunan ordusunun Trakya'yı terk etmesi durumunda sorunun diplomasi yoluyla çözülebileceğini bildirdi. Türk ordusu Boğazlar yönünde ilerleyişine devam etti. Fakat bu ilerleyişe karşı koymak isteyen İngiltere'nin dominyonlarından yardım istemesi, müttefikler arasındaki dayanışmayı bozdu. Fransa, İstanbul’da bulunan Yüksek Komiseri Pelle’ye bir mesaj göndererek, acilen İzmir'e gitmesini ve Mustafa Kemal ile görüşmesini emrettiler. Fransa, Türklerle savaşmayacaklarını ve Fransız yönetiminin İngilizlerin davranışlarıyla ilgilerinin olmadığını iletti. Pelle, İzmir'de Mustafa Kemal ile yaptıkları görüşmede, tarafsız bölgeye girilmemesini istemiş ve Yunan ordusunun geri çekileceği sınırın İstanbul’daki yüksek komiserlerce en kısa zamanda belirleneceğini bildirmiştir. Mustafa Kemal ise tarafsız bölgeyi tanımadıklarını, İngiltere'nin Trakya'ya dair politikasında değişiklik olmadığı sürece sorunun askerî yönden çözüleceğini söylemiştir. Ancak yine de çözüm aramak için Üsküdar'da bir konferans düzenlenirse katılacaklarını da açıklamıştır. Bu görüşmelerden sonra 19 Eylül'de Fransız birlikleri başbakanlarının emriyle Çanakkale’nin Anadolu yakasından ayrılarak Trakya tarafına yerleştirildi. İtalyanlar ise Türklerle savaşmama kararı aldılar.
-Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın başlıca maddeleri şunlardır:
-Türk ve Yunan kuvvetleri arasındaki çatışmalar, 14-15 Ekim'den itibaren sona erecek,
-Yunan birlikleri, Doğu Trakya dan Meriç'in sol kıyısına hemen çekilmeye başlayacak ve Yunanistan on beş gün içinde burayı tamamen boşaltacak,
-Boşaltmanın tamamlanmasından sonra otuz gün içinde; Doğu Trakya, Yunan memurları İtilaf Devletleri memurları aracılığıyla Türk Hükümeti yetkililerine teslim edilecek,
-Yunanlıların terk ettiği Trakya'ya bölgenin güvenliğini sağlamak üzere 8.000 kişilik bir Türk Jandarma Birliği gönderilecek,
-Türk Silahlı Kuvvetleri, kalıcı bir barış antlaşması imzalanıncaya kadar, Doğu Trakya’ya geçmeyecek; Çanakkale ve Kocaeli bölgelerinde belirlenen çizgide duracaklar,
-Ateşkesin imzalanmasından sonra, İstanbul ve Boğazlarda Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti idaresine bırakılacak; İtilaf Kuvvetleri kalıcı bir barış antlaşmasının imzalanmasına kadar İstanbul'da kalacaklardı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Mudanya Ateşkes Anlaşması ile Doğu Trakya ve İstanbul’u savaşmadan kazanmış oluyordu. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı sonunda imzaladığı Mondros Ateşkes Anlaşması, Mudanya Ateşkes Anlaşması ile artık geçerliliğini kaybetti. Ateşkes anlaşmasını imzalamakla Anadolu üzerindeki emellerinden vazgeçen İngiltere, Yeni Türk Devletiʼni de tanımış oluyordu. Bu antlaşmayla Kurtuluş Savaşı'nın askerî bölümü sona erdi. Artık yeni Türk devleti, milletlerarası hukukun ilkeleri içinde kısa süre öncesine kadar kendisini tanımayan, yok etmek isteyen devletlerle eşit haklara sahip, onurlu bir devlet olarak barış masasına oturacaktı. Böylece Misakımilli ile belirlenen toprakların geri alınması sağlanacaktı. Bunun hukuksal düzenlenmesi, Lozan Barış Konferansı'ndaki görüşmelerde belirlenecek ve barış antlaşmasıyla da milletler arası güvenceye bağlanacaktı. [1]
- ↑ Yılmaz, Salih. Baytal,Yaşar. Türkman, Sayim. Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. 2. Basım. Ankara: Nobel Yayınları, 2014. s.184-187.