Mondros Barış Antlaşması

From TUİÇ Sözlük
Jump to navigation Jump to search


Bulgaristan'ın savaştan çekilmesi Makedonya Cephesi'nin çökmesine, Osmanlı Devleti'nin Almanya ve Avusturya ile bağlantılarının fiilen kesilmesine neden oldu. Filistin ve Irak cephelerindeki yenilgiler üzerine, İttihat ve Terakki Partisi 8 Ekim 1918’de hükümetten çekildi. 4 Temmuz 1918'de padişah V. Mehmet Reşad'ın vefatı üzerine yerine Vahdettin (VI. Mehmet) padişah olmuştu. Sultan Vahdettin, Ahmet İzzet Paşa'yı hükümeti kurmakla görevlendirdi. 14 Ekim 1918'de Ahmet İzzet Paşa hükümeti kurdu ve ilk iş olarak ABD'ye başvurarak İtilaf Devletleri'yle ateşkes yapma isteğinde bulundu. ABD Başkanı Wilson, Osmanlı Devleti'nin barış isteğini İngiltere'ye iletti. İngiltere, Çanakkale Savaşı'nda uğradığı yenilgi ve itibar kaybının acısıyla 24 maddelik çok ağır bir ateşkes anlaşması hazırlayarak bu anlaşmayı Fransa'ya onaylattı. Bu taslak metin İtilaf Devletleri'ni temsilen İngiltere'nin Akdeniz Filosu Komutanı Oramiral Arthur G. Calthorpe tarafından Osmanlı Bahriye Nazırı Rauf Bey'e iletildi. Görüşmeler Limni adasının Mondros Limanı'nda, İngilizlere ait Agamemnon Zırhlısında başladı. Görüşmelere İtilaf Devletleri adına İngiliz Amiral Calthrope (Kaltrop), Osmanlı Devleti adına Bahriye Nazırı Rauf (Orbay) Bey başkanlığındaki bir heyet katıldı. 27 Ekim 1918'de başlayan görüşmeler, 30 Ekim 1918'de sona erdi. 8 Ocak 1918 tarihli Wilson Beyannamesi'nin 12. maddesine göre, Osmanlı Devleti'nin Türklere ayrılmış bölgelerinde, herkes tarafından kabul görecek bir Türk egemenliğinin temin edileceği belirtilmişti. Ateşkes Anlaşması'nın imzalanmasında, bu maddenin etkisi büyük olmuştur. Ancak bu maddenin uygulanması ve olayların gelişimi, bu görüşün tamamen tersi yönünde gerçekleşmiştir.

Ateşkes Antlaşması'nın Şartları:

25 maddeden oluşan Mondros Ateşkes Anlaşması’nın önemli maddeleri şunlardır: • Çanakkale ve İstanbul Boğazları İtilaf Devletleri'ne açılacak; Karadeniz’e geçiş serbest olacak; Çanakkale ve Karadeniz istihkâmları yine bu devletler tarafından işgal edilecek. • Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması dışında, Osmanlı orduları derhâl terhis edilecek; orduya ait tüm silah, cephane ve askerî taşıtlar İtilaf Devletleri’ne teslim edilecek. • Osmanlı savaş gemileri İtilaf Devletleri’ne teslim edilecek; İtilaf Devletleri’nin göstereceği Osmanlı limanlarında gözaltında tutulacak. • Tersane ve limanların, hükümet haberleşmesi dışındaki telsiz, telgraf ve kabloların denetimi İtilaf Devletlerinin kontrolüne verilecek. • Toros tünelleri, demir yolları İtilaf Devletleri'nin kontrolüne verilecek. • İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, I. Dünya Savaşı öncesi sınırlara çekilecek. • İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durum olduğunda herhangi bir stratejik noktayı işgal etme hakkına sahip olacak (7. madde) • Ermenilere bırakılması düşünülen doğudaki altı ilde (Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ ve Sivas) herhangi bir karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri bu bölgeleri işgal etme hakkına sahip olacak (24. madde).

Mondros Ateşkes Antlaşması'nın Önemi

Mondros Ateşkes Anlaşması, Türklerin tarih boyunca imzaladığı en ağır şartları taşıyan antlaşmalardan biridir. Bu anlaşmanın şartları gereğince Osmanlı İmparatorluğu fiilen tarihe karışmıştır. Anadolu silahsız ve savunmasız bırakılmış, boğazların denetiminin İtilaf Devletleri ne geçmesiyle İstanbul’un güvenliği tehlikeye düşmüş, Anadolu ve Rumeli ile bağlantısı kesilmiştir. Anlaşmanın 7. maddesi ile Osmanlı Devleti'nin toprakları İtilaf Devletleri’nin işgaline ve 24. madde ile de ileride kurulması tasarlanan Ermeni Devleti'ne zemin hazırlanmıştır. Böylelikle Osmanlı Devleti'nin elinde kalan son toprakların paylaşılmasının yolu açılmıştır. Mondros Ateşkes Anlaşması ile ilgili gerçeği Atatürk şu şekilde ifade etmiştir:

“Osmanlı Hükümeti bu antlaşma ile kendini kayıtsız şartsız düşmanlara teslim etmeye muvafakat etmiştir. Yalnız muvafakat etmiş değil, düşmanların memleketi istilası için onlara muaveneti (yardımı) de vaat eylemiştir. Bu antlaşma olduğu gibi tatbik edildiği takdirde memleketin baştan nihayetine kadar işgal ve istilaya maruz olacağı şüphesizdir.’’

Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan hemen sonra İtilaf Devletleri, 7. maddeyi bahane ederek Osmanlı topraklarını işgal etmeye başladılar. Mustafa Kemal Paşa, Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya çektiği telgrafla, antlaşma şartlarının yanlış uygulanabileceğine dikkat çekmiş ve ordunun terhis edilmemesini istemişti. İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal’in komuta ettiği 7. Ordu karargâhını kaldırarak kendisini Harbiye Nezaretinin emrine vermiştir.

Bu anlaşmanın imzalanmasından üç gün sonra İngilizler, Musul’u işgal etmişlerdir. İtilaf Devletleri kuvvetleri 6 Kasım - 27 Aralık tarihleri arasın İskenderun, Kilis ve Ankara'daki demiryolu istasyonlarını işgal etmişlerdir.9 Kasım- 27 Aralık tarihleri arasında Doğu Trakya demiryolları ile Dörtyol, Çanakkale Boğazı Mersin, Pozantı ve Toros tünelleri ise Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Daha önceden Yunan donanmasının İstanbul’a getirilemeyeceğine dair söz verilmiş olmasına rağmen Yunan gemilerinin de bulunduğu donanma Dolmabahçe Sarayı’nın önlerine demirleyerek Marmara Denizi, Boğazlar ve İstanbul'un kontrolünü ele geçirmiştir. Bu işgal hareketleri anlaşmanın 7 Ve 24. maddeleri bahane gösterilerek ileriki tarihlerde daha da genişletilmiştir. Böyle ağır şartta bir anlaşmanın imzalanması ve işgaller hem halkın hem de basının tepkisinin İttihatçılara ve hükümete yönelmesine neden olmuştur. Bu tepkiler ve İtilaf Devletleri'nin kendilerini hapse atacağından korkan İttihatçıların liderleri Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa ve partinin diğer ileri gelenleri ülkeyi terk etmişlerdir. Ahmet İzzet Paşa Hükümeti ise istifa etmiş ve yerine Tevfik Paşa Hükümeti kurulmuştur. [1]


  1. Yılmaz, Salih. Baytal,Yaşar. Türkman, Sayim. Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. 2. Basım. Ankara: Nobel Yayınları, 2014. s.85-86.