Kesişimsellik Teorisi

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
Kimberle crenshaw theory of intersectionality.png

Kesişimsellik teorisi Kimberlé Williams Crenshaw tarafından 1989 yılında siyahi kadınlara yapılan eşitsizliği açıklamak üzere kavramsallaştırılmıştır. Kesişimsellik teorisi; cinsiyet, ırk, cinsel yönelim ve engellilik gibi kategorilerin bir arada incelenmesi gerekliliğini vurgular. Kesişimsellik teorisi tek eksenli bakış açısının siyahi kadınların deneyimlerini göz ardı ettiğini ifade eder[1].

Tarihçesi

Kesişimsellik Teorisinin kökleri 19. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Sojourner Truth, Ida W-Barnett, Julia Cooper gibi Amerikan kökenli siyahi yazarlar, siyahi kadınların uğradıkları ayrımcılığı eserlerine ve söylemlerine yansıtmışlardır. Buradan hareketle kesişimsellik kavramının temellerinin çok daha önceleri inşa edildiği açıkça görülmektedir. 1960’lı yıllarda ortaya çıkan ikinci dalga feminizmde tüm kadınların sahip olduğu sorunların aynı olduğu ifade edilmekteydi fakat siyah feministler buna karşı çıkmaktaydı çünkü siyah kadınların deneyimleri beyaz kadınlardan çok daha farklıydı. Üçüncü dalga feminizmle birlikte yükselişe geçen kesişimsellik teorisi ikinci dalga feminizmi ırk ve etnisite gibi kategorileri dahil etmeyerek yalnızca ataerkillik bağlamında kadınlar arasındaki farkı açıklamaya çalışmasına karşı çıkmış ve tek boyutlu bakış açısı yerine çok yönlü bakış açısını savunmuştur. Daha sonraları kesişimsellik kavramı ırk ve etnisiteye ek olarak cinsel yönelim, ulus ve sınıf kavramlarını da bünyesine dahil ederek bu kavramı genişletmiştir. Siyahi kadınların eşitlik ve adalet arayışı sonucu ortaya çıkan kesişimsellik kavramı günümüzde marjinalleştirilen ve ötekileştirilen gruplar için de kullanılmaktadır.

Crenshaw ve Kavşak Metaforu

Kesişimsellik teorisine göre; bir kişiye uygulanan ayrıcalık veya ayrımcılığın nedeni sadece cinsiyet, ırk, cinsel yönelim ve ulus değildir, bunların bütünüdür. Crenshaw bu kategorilerin çoğu zaman kesiştiğini ve iç içe geçtiğini ifade edebilmek için “kavşak metaforunu” kullanır. Gelen ve giden dört yolun kesişimini trafik benzetmesi ile açıklayan Crenshaw, ayrımcılığın trafikte olduğu gibi kesişime kadar tek bir yönde ya da başka bir yönde akabildiğini savunur[2]. Bu kesişimde oluşan herhangi bir kaza tek bir yönden gelen araba sebebiyle olabilirken bazen de birden fazla yönden aynı anda gelen arabalar nedeniyle olabilir. Eğer ki siyahi bir kadın, ayrımcılığa uğrarsa bunun nedeni cinsiyet veya ırk ayrımcılığı olabileceği gibi ikisinin kesişimi de olabilir. Crenshaw, siyah kadınları kadınlık ve siyahilik olmak üzere iki eksende ele almış ancak beyazlarla karşılaştırma yaparken kesişimde kalan kadın için ırksal ayrımcılığın etkilerini vurgulamıştır[3].

Hukukla ilgili araştırmalar yapan Crenshaw, hukuk çerçevesinde tanınan iki kategoriyi de siyahi kadınların temsil etmediğini fark etmiştir. Siyahlar, siyah erkekler tarafından temsil edilirken; kadınların temsilcisi ise beyaz kadınlardı. Crenshaw’a göre siyahi kadınların hakları ve deneyimleri bu iki kategoriyle uyuştuğu sürece korunmaktadır. Kesişimsellik teorisini kavramsallaştıran Crenshaw beyaz olmayan kadınların deneyimlerinin beyaz kadınlardan farklı olduğunu ifade eder ve onların durumunun beyaz kadınlar için kullanılan argümanlarla anlaşılamayacağını söyler. Siyah kadınlar ne siyah erkeklerle aynı deneyime sahiptir ne de beyaz kadınlarla aynı deneyimlere sahiptir. Bir başka deyişle, ırk ayrımcılığı davalarında siyah erkek ayrımcılığa uğrayan özne olarak merkezde yer alırken, cinsiyet ayrımcılığı davalarında beyaz kadınlar ayrımcılığın öznesi olarak merkezde yer almaktadır [4].Siyahi kadınlar ne siyah insanları ne de kadınları temsil edemediğinden dolayı siyahı kadınlar dışlanmakta ve marjinalleştirilmektedir.

Kesişimsellik Teorisinin Türleri

Crenshaw üç çeşit kesişimsellik türü olduğundan bahseder:

  1. Yapısal kesişimsellik, farklı sosyal grupları oluşturan ve organize eden sosyal yapılardır. Örneğin; cinsiyet ve ırk, amaçlanmayan etkiler üretmek için etkileşime girdiğinde ortaya çıkmıştır. Crenshaw yapısal kesişimsellikle alakalı olarak sığınma evlerindeki kadınları gözlemlemiştir ve bunun sonucunda siyahi, göçmen, geliri düşük olan kadınların yapısal durumları dikkate alınmadan sadece korumaya ve politik yaklaşımların bu kadınların ihtiyaç duyduklarını sağlamadığı için şiddet gördüğü eve döndüklerini belirtmiştir.
  2. Siyasi kesişimsellik, siyah kadınlar çoğunlukla birbirleri ile zıt düşen iki grubun çıkarları arasında kaldığından marjinalleştirilmektedir. Eşitliğin sağlanması için yapılan bazı politikalar beyaz olmayan kadınlara uygulanan şiddeti gizlemektedir. Beyaz olmayan toplulukları korumak için kurumların aile içi şiddet verilerini ırka göre yayınlamayı reddetmesi ve siyahi kadınların çıkarları, bir bütün olarak siyah topluluğun çıkarları lehine marjinalleştirilmesi örnek olarak verilebilir.
  3. Temsili kesişimsellik, ırk ve cinsiyet anlatı imaj grubunun karmaşıklığını ve ırkçı, cinsiyetçi anlatıların siyah kadınları görmezden geldiğinde veya çarpıttığında ortaya çıkar. Temsili kesişimsellik ile siyah kadınların popüler kültürdeki temsili konusundaki tartışmaların, aynı zamanda siyah kadınların kendilerine özgü konumlarını nasıl ortadan kaldırabileceği ve böylelikle kesişimsel güçsüzlüğün başka bir kaynağı haline gelebileceğini tartışmaktadır [5]. Temsili kesişimsellik renkli kadınların medyada daha fazla görülmesi gerektiğini savunur böylelikle renkli kadın imgesi yayılmış olur.

Kesişimsellik teorisi başlarda siyah kadınların yaşadığı ayrımcılığı ve ötekileştirmeyi anlatmak için kavramsallaştırılsa da günümüzde marjinalleştirilen, azınlıkta olan ve dezavantajlı gruplar için de kullanılır. Günümüzde kesişimsellik kavramı Latin kökenli olanlar, Romanlar ve LGBT üyesi olanlar hatta göçmen işçi olan bireyler için kullanılır. Kesişimsellik kuramı, marjinal grupların farklılıkları ve bu farklılıkları daha iyi anlamayı olanaklı kılmaktadır[6].


Hazırlayan: o-Staj Toplumsal Cinsiyet Stajyeri Rabia Sündük


  1. K. Crenshaw, «Demarginalising the Intersection of Race and Sex: A Black Feminist Critique of Anti-discrimination Doctrine, Feminist Theory, and Anti-racist Politics,» 1989.
  2. K. Crenshaw, «Demarginalising the Intersection of Race and Sex: A Black Feminist Critique of Anti-discrimination Doctrine, Feminist Theory, and Anti-racist Politics,» 1989.
  3. P. Sarıgöl, «Kesişimsellik Teorisi ve Farklılıkların Feminizmi,» 2020.
  4. G. Çapar, «Kesişimsellik: Postmodern Feminist Bir Yaklaşım,» 2019.
  5. K. Crenshaw, «Mapping the margins: Intersectionality, identity politics, and violence against women of color,» 1990
  6. D. Carbado, K. W. Crenshaw, V. M. Mays ve B. Tomlinson, « Intersectionality: Mapping the movements of a theory. Du Bois review: social science research on race,» 2013.