Göç Çatışma Modeli

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Göç çatışma modeli, göçün kaynağını çatışmaya bağlarken aynı zamanda göçü insani güvenlik ve güvensizlik algısına bağlayan bir göç kavramıdır. Bu kavram göçü başlatan nedenler yaklaşımında incelenmektedir. Göçmenlerin yaşadıkları bu güvensizlik algısında dalgalanmalar yaşamış veya yaşayacak olacakları risklere, çatışmalara, yetersizliklere veya sınırlamalara ve bulundukları bölgenin koşullarıyla birlikte göçmenlerin bireysel deneyimlerine bağlı olarak değişiklik gösterir.[1] Göç ve çatışma modeli kısmen yapısalcı olarak değerlendirilebilirse de göç kararlarında birey ve hane halkının rolüne ve geçmiş göç deneyimlerinin rolüne atfettiği önemle kapsayıcı bir yaklaşım sunmaktadır. Bu modelde bireylerin veya grupların göç etmeleri bulundukları yerde ve ortamda karşılaştıkları çatışmaların yarattığı güvenlik (güvenliksizlik) algısına ve Sirkeci’nin “4S modeli” ile açıkladığı mikro düzey etmenlere ve çevresel koşullara bağlıdır.[2] Bu 4S modeli Beşeri Sermaye, Sosyal Sermaye, Mali Sermaye ve Fiziksel Sermaye’ye işaret eder. Sirkeci, göç edebilmek için dil ve yordam bilgisine, sosyal ağlara, gerekli mali imkanlara ve fiziki kapasiteye sahip olmanın gereksiniminden bahseder ve bunlara sahip olunmadığında göç etmenin imkansız veya çok zor olmasına değinir.

Kavrama Dair Tarihsel Çerçeve

1990’lı yıllarda dünyada yaşanan gelişmeler yeni göç dalgalarıyla sonuçlanmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması, Yugoslavya ve diğer Balkan ülkelerinde yaşanan gelişmeler, Körfez Savaşı, Afganistan ve Ortadoğu’da yaşananlar yeni göç akımlarına neden olmuştur. Bu göç akımları uluslararası göç hareketlerini de beraberinde getirmiştir. Uluslararası göç, Soğuk Savaş sonrası süreçte dünyanın hemen hemen bütün noktalarında toplumları ve siyaseti şekillendiren bir olgu haline gelmiştir.[3]

Soğuk savaştan önce de var olan ama bir şekilde etkisini yitirmiş olan göç çatışma modeli, soğuk savaşın sona ermesinin ardından tekrardan yükselişe geçmiştir. Güvensizlik dereceleri, tehdit ve tehditi oluşturan unsurlar yeniden düşünülmeye başlanmış ve böylece göç çatışma modeli, insani güvenlik, hem sınır ve güvenlik hem de uluslararası göç çalışmalarının merkezine taşınmıştır.[4]

Diğer Kavramlarla İlişkisi

Göç, insanların yer değiştirdikleri bir tür nüfus hareketidir.[5] Göç çatışma modeli ise insanların yer değiştirmelerine bağlı olarak gözlemlenen güvensizlik algısını da beraberinde getiren bir kavramdır. Uluslararası göç bağlamında çatışma önemlidir çünkü çatışma insani güvensizlik algısına yol açar. Ancak bu algı her zaman göçe yol açmaz. Çevresel felaketler göç sonucu ortaya çıkan çatışmalara örnek olarak gösterilebilir. Birçok insan çevresel felaketler nedeniyle kendi ülkesinde yerinden edilirken bazıları da kendi ülkelerinde artık güvenli bir hayat kuramayacakları için sınırları aşmaktadır. Bu topluluklar ve bireyler arasında örneğin su gibi sınırlı doğal kaynaklar üzerine bir çatışmaya yol açabilir. Bu insanlar bir kez sınırı aştıklarında devletler arasında çatışma olma ihtimali de doğabilir. Sınır aşma, sınırlar artan bir şekilde askerileştirildiği ve sıkılaştırıldığı için can alıcı bir meseledir ve sıklıkla bu sınır korumanın sıkılaşması can kaybına yol açabilmektedir.[6]

Güvensizlik algısı göçmenlerin yaşamakta olduğu bir problem olarak karışımıza çıkmaktadır. Güvensizlik algısı somut veya soyut olarak ele alınabilir. İnsani güvenlik algısı sadece siyasi ve ekonomik değil aynı zamanda eğitim, gıda ve çevre gibi alanları da kapsayan geniş bir yelpazedir.

Kavrama Katkıda Bulunanlar

Göç Çatışma Modeli, Ralf Dahrendorf’un (1959) klasik çatışma tanımından faydalanır ve çatışmayı olumsuz ortam koşullarının birey üzerinde rahatsızlık yaratmasından, savaşlara veya silahlı çatışmalara kadar geniş bir çerçevede ele alır. Dahrendorf’un da belirttiği gibi, silahlı çatışma veya savaşların ötesinde hayatımızda ifade edilmemiş düşük yoğunluklu gerilimlerden şiddetli çatışmalara dek uzanan pek çok çatışmalı durum bulunmaktadır.[7] İbrahim Sirkeci ise bu teoriyi 4S modeli ile genişletmiş ve geliştirmiştir.

Göç, Çatışma ve Güvensizlik Bağlantısı

Göç kavramı doğal bir olgu değildir. Göç, insanların tehcihleri sonucunda vermiş oldukları bir karardır. Bu tercih edilen göçün sonuçları zaman zaman değişiklik gösterebilir. Göçmenler, köken ülkeden ayrıldıklarında umduklarını bulamayabilir ve bu bağlamda çatışma kavramı ortaya çıkar. Çatışmaya sadece savaş ve şiddet içerikli bakmak doğru olmaz. Göçmenlerin iyi veya kötü çatışma ile karşılaşmaması olanaksızdır. Bu değişiklik göçmenlerin güvensizlik algısına ve güven algısına bağlıdır. Göç; çatışmayı oluşturur, güven kavramını da beraberinde getirir.

Hazırlayan: o-Staj Göç Çalışmaları Stajyeri Şevval Arslan


  1. Demir, Sevim Atila, ve Pınar Yazgan. «Göç Çatışma Modeli Temelinde Hedef Ülkedeki Güvensizlik Algısına Yönelik Analitik Bir Çerçeve: Göçmen Destek Grupları, Pozitif Psikolojik ve Sosyal Sermaye.» Göç Dergisi, 2019.
  2. Yaylacı, Filiz Göktuna, ve İbrahim Sirkeci. «Küresel Hareketlilik Çağında Göç Kuramları ve Temel Kavramlar»
  3. Kaygusuz, Deniz. «Uluslararası İlişkilerde Göç Olgusu ve Göçün Güvensizleştirilmesi.» Akademik Düşünce Dergisi, 2021 s60-76.
  4. Utku, Deniz, İbrahim Sirkeci, ve Mustafa Murat Yüceşahin. «An Appraisal of the Conflict Model of Migration with Reference to Democratic, Development and Demographic.» Journal of Economy Culture and Society, 2018.
  5. Yaylacı, Filiz Göktuna, ve İbrahim Sirkeci. . «Küresel Hareketlilik Çağında Göç Kuramları ve Temel Kavramlar»
  6. Sirkeci, İbrahim. «Transnasyonal mobilite ve çatışma - Transnational mobility and conflict.» Migration Letters, 2012.
  7. Utku, Deniz, İbrahim Sirkeci, ve Mustafa Murat Yüceşahin. «An Appraisal of the Conflict Model of Migration with Reference to Democratic, Development and Demographic.» Journal of Economy Culture and Society, 2018.