Felsefi Gelenek

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Siyasî analizin kökleri Eski Yunan'da ve genellikle "siyaset felsefesi" olarak isimlendirilen geleneğe kadar götürülebilir. Siyaset felsefesi, temelde etik, yerleşik veya normatif sorunlarla meşgul olur ve "bu şudur"dan ziyade "bu şu olmalıdır" veya "şöyle olsun"la ilgilidir. Platon ve Aristoteles, genellikle bu geleneğin kurucu babaları olarak kabul edilir. Onların fikirleri Augustine (340-430) ve Aquinas (122-574) gibi Ortaçağ teorisyenlerinin yazılarında yeniden gün yüzüne çıkmıştır. Örneğin, Platon'un çalışmalarının merkezî teması, ideal bir toplumun tabiatını tasvir etme çabasıydı ki ona göre ideal toplum bir filozof krallar sınıfının hakimiyetinde olan gerçek bir diktatörlük şeklini alıyordu.

Bu tür yazılar siyasete "geleneksel" olarak adlandırılan yaklaşım için temel oluşturmuştur. Bu, siyasi düşünceye odak oluşturan fikir ve doktrinlerin analitik bir şekilde incelenmesini gerektirir. Çok genel bir anlamda, bu inceleme -örneğin Platon'dan Karl Marx'a uzanan- "başlıca" düşünürlerin bir koleksiyonuna ve klasik metinlerin bir listesine odaklanan bir siyasi düşünceler tarihi şeklini almaktadır. Bu yaklaşım edebî analiz niteliği taşır. Esas olarak büyük düşünürlerin neler söyledikleriyle, görüşlerini nasıl geliştirip, nasıl meşrulaştırdıklarıyla ve eserlerini hangi enetelektüel bağlamda verdikleriyle ilgilidir. Bu tür analizler eleştirel bir yaklaşımla ve titiz bir şekilde gerçekleştirilmiş olsalar bile, "neden devlete itaat etmeyelim?", "ödüller nasıl dağıtılmalıdır?" ve "bireysel özgürlüğün sınırları ne olmalıdır?" gibi normatif sorunlarla uğraştıkları sürece bilimsel alanda objektif olamazlar. [1]


  1. Heywood, Andrew, Siyaset, çev.: Bekir Berat Özipek, Bahattin Seçilmişoğlu, Atilla Yayla, Hasan Yücel Başdemir, Anakara: Adres Yayınları, 18. Baskı, 2017.