Dijital Sığınma Hakları

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Dijital sığınma hakkının önemi, yeni teknolojilerin kullanımıyla daha da artmıştır. Bu teknolojiler, ulusal iltica sistemlerinin işlemesi ve verimliliğinin artırılması amacıyla kullanılmaya başlanarak, bireylerin güvenli, sansürsüz ve özgür bir şekilde internete erişim hakkını destekler nitelikte gelişmeler sunmuştur. Bu sayede, ifade özgürlüğü, bilgiye erişim ve güvenli iletişim gibi temel insan haklarının dijital ortamda korunması daha etkin bir şekilde mümkün hale gelmiştir.

Bazı ülkeler, uluslararası korunma başvurularındaki kayıtlarda gecikmelere çözüm üretmek ve artan sayıda sığınmacıyı yönetmek için çevrimiçi veya telefonla randevu sistemleri uygulamaya koydu. Bu araçlar bazen “ön kayıt sistemleri” veya “randevu sistemleri” olarak da anılmakta olup, başvuru sahiplerine fiili kayıt ve/veya konaklama için randevu verilmektedir. Amaç, başvurunun fiilen yapılmasını veya sunulmasını daha yapılandırılmış bir şekilde organize etmektir.[1]

Tarihsel Gelişimi

Dijital sığınma hakkının evrimi ve kullanımı, teknolojik ilerlemeler ve uluslararası hukuk çerçevesinde şekillenmiştir. Özellikle COVID-19 salgınının tetiklediği dijital dönüşüm, iltica prosedürlerinde dijital araçların kullanımını artırmış ve bu süreçlerin modernizasyonu için yeni yöntemler sunmuştur.[2] Bu dönüşüm, sığınma başvurularının yönetimi, uzaktan mülakatlar, bilgi sağlama ve veri yönetimi gibi alanlarda dijital inovasyonların geliştirilmesine yol açmıştır. Ancak, bu dijital inovasyonlar temel haklar ve kişisel veri koruma standartlarına uyum konusunda dikkatli bir denetim gerektirmektedir.

Dijital sığınma hakkı ve teknolojik uygulamalarının tarihsel gelişimi ve uluslararası hukuktaki yeri:

  1. Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi (1948): İfade özgürlüğü ve bilgi alışverişinde bulunma hakkını tanır, dijital ortamda bu hakların korunmasının temelini oluşturur.
  2. Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (1966): İfade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakları konusunda detaylı hükümler içerir, dijital çağda bu hakların uygulanmasına yönelik bir çerçeve sunar.
  3. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (1989): Çocukların korunmasını vurgular ve dijital ortamda çocuk haklarının nasıl korunacağına dair prensipler sunar.
  4. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AIHS) ve Mahkemesi (AİHM) Kararları: İfade özgürlüğü ve özel hayata saygı hakkı gibi konularda önemli hükümler içerir ve AİHM'in internet ile dijital haklar konusunda önemli yorumlar sağlar.
  5. Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) (2018): Kişisel verilerin korunması konusunda kapsamlı kurallar içerir ve dijital sığınma bağlamında veri koruma ve gizlilik standartlarının nasıl sağlanacağına dair bir çerçeve sunar.
  6. Birleşmiş Milletler'in İnternet Üzerinden İnsan Haklarına İlişkin Kararları: BM, internet erişiminin bir insan hakkı olduğunu ve ifade özgürlüğünün dijital ortamda korunması gerektiğini vurgulayan kararlar almıştır, bu da dijital sığınma haklarının anlaşılması ve uygulanması için genel bir çerçeve sunar.

Tüm bu uygulamalar ve sözleşmeler, dijital sığınma hakkının ve ilgili teknolojik uygulamaların, uluslararası hukuk çerçevesinde nasıl geliştiğini ve evrimleştiğini göstermektedir. Bu gelişim, bireylerin dijital ortamda temel haklara erişimini güvence altına almayı amaçlamaktadır.[3]

Dijital Sığınma: Teknoloji ve Hukukun Kesişimi

Teknolojik ilerlemeler, sığınma ve iltica prosedürlerinin kolaylaştırılmasında uluslararası hukuk çerçevesinde henüz belirgin bir düzenleme olmadığı için, ülkeler tarafından farklı şekillerde yorumlanmakta ve uygulanmaktadır.

Ön Kayıt Sistemleri[4]

Bazı ülkeler, artan sığınmacı sayılarını yönetmek ve kayıt süreçlerindeki gecikmeleri azaltmak amacıyla çevrimiçi ve telefon üzerinden randevu sistemleri geliştirmiştir. Bu sistemler, genellikle "ön kayıt" olarak adlandırılır ve amacı, sığınma başvurularının daha düzenli bir şekilde işlenmesini sağlamaktır. Ancak, mevcut bulgular, bu sistemlerin AB'nin etkili erişim gerekliliklerine tam olarak uyum sağlamada yetersiz kaldığını ortaya koymaktadır. Çevrimiçi ve telefonla ön kayıt, idari süreçlere bir katman ekleyerek, sığınma prosedürlerine erişimi karmaşıklaştırabilir ve bu da ek koordinasyon, Bilişim Teknolojileri altyapısı ve dijital prosedürlere aşina olma gereksinimlerini beraberinde getirir.

Kendi Kendine Kayıt Sistemleri[5]

Kayıt sürecini basitleştirmek ve yüz yüze işlemleri azaltmak için kendi kendine kayıt sistemleri bazı ülkelerde devreye alınmıştır. Bu sistemler, başvuru sahiplerine asgari yardım ile birden fazla sığınma başvurusunu aynı anda kaydetme imkânı sunar, süreci maliyet etkin hale getirir ve başvuru sahiplerinin sağladıkları bilgiler üzerindeki sorumluluk ve sahipliği artırabilir. Avrupa İltica Destek Ofisi'nin (EASO) değerlendirmelerine göre, bu yöntemle sağlanan bilgilerin kalitesi, yüz yüze kayıttan aşağı değildir. Örneğin, Yunanistan, Hollanda ve Norveç gibi ülkelerde, başvuru sahipleri için özel kayıt terminalleri veya kabinler kurulmuş, ancak bu sistemlerin etkinliğini değerlendirmek zor olmuştur. Kendi kendine kayıt, başvuru sürecini tamamlayıcı bir yöntem olarak sunulmakta ve gerekli durumlarda IND (Hollanda Göç ve Vatandaşlık Dairesi) çalışanları tarafından rehberlik sağlanmaktadır. Bu sistemlerin başarıyla uygulanması, kullanımı kolay platformlar ve yeterli destek sağlanmasına bağlıdır, ancak dil sınırlamaları ve teknik sorunlar gibi zorluklar da bulunmaktadır.

Her iki sistem de sığınma prosedürlerinin modernizasyonu ve etkinleştirilmesi çabalarının bir parçasıdır, ancak uygulamada karşılaşılan zorluklar, bu teknolojik çözümlerin potansiyel sınırlılıklarını ve idari süreçlerdeki karmaşıklıkları vurgulamaktadır. Bu sistemlerin etkin bir şekilde entegre edilmesi, sığınma başvurularının işlenmesinde önemli bir ilerleme sağlayabilir, ancak bu, yeterli bilgilendirme, destek ve altyapı yatırımlarını gerektirir.

Kavramın Ardındakiler

Dijitalleşme, uluslararası koruma alanında yeni fırsatlar sunarken, aynı zamanda yeni riskleri de beraberinde getiriyor[6]. Zorla yerinden edilmiş ve vatansız kişiler artık daha fazla çevrimiçi bağlantıya sahip olup, dijital içerik ve hizmetlere erişebiliyorlar. Ancak bu durum, çevrimiçi istismar, zehirli anlatılar, nefret söylemi, yanıltıcı bilgiler ve gizlilik haklarına yönelik tehditler gibi dijital risklerle karşı karşıya kalmaları anlamına geliyor. [7]UNHCR ve ortakları, etkilenen bireylerle iletişimi güçlendirmek için dijital kanalları kullanıyor, bu sayede hesap verebilirlik ve koruma hizmetlerine erişimi artırıyor. Sınır kontrolünün dijitalleştirilmesi, iltica erişimini genişletme potansiyeline sahipken, aynı zamanda bireylerin hayatlarını riske atabilir ve koruma çabalarını tehlikeye atabilir. Bu nedenle, dijital araçların uluslararası koruma ilkelerine uygun olması gerektiği vurgulanmaktadır.

Birleşmiş Milletler ve diğer standart belirleyici kurumlar, dijital dünyada etik ve hakların korunması konusuna odaklanıyor[8]. Bu, UNHCR'nin dijital teknoloji kullanımı için de bir yol gösterici çerçeve sunuyor. Ev sahibi devletler, dijital ekonomiyi, e-devlet ve dijital finansal hizmetleri mümkün kılmak için yeni yasal ve düzenleyici çerçeveler oluşturuyor. [9]Bu süreçler, güvenli dijital katılımlarını sağlamak için koruma önlemlerini gerektiriyor. Ev sahibi devletlerin sivil kayıt ve ulusal kimlik sistemlerinin dijitalleştirilmesi, kimlik açığını kapatmayı amaçlasa da, pek çok belgesiz vatandaş ve zorla yerinden edilmiş toplulukları gerekli kimlik bilgilerinden yoksun bırakabilmektedir. Bu durum, UNHCR ve ortakları için, güvenli iki yönlü dijital kanalları entegre etmek, dijital dışlanmayı önlemek ve ele almak, uluslararası koruma ilkelerinin uygulanmasına ilişkin yasal ve politika pozisyonlarını oluşturmak gibi çeşitli önlemleri içeren bir eylem planını gerektiriyor. Örneğin, UNHCR tarafından Uganda'daki mülteci kamplarına su kaynaklarının zamanında ulaştırılmasını izlemek ve sağlamak için kurulan dijital izleme sistemi, "Nesnelerin İnterneti" teknolojisini kullanarak gerçek zamanlı veriler sağlıyor. Bu sistem, su dağıtımını ve tüketimini izleyerek hizmet sunumunu iyileştiriyor ve mültecilere gereken hizmetleri sağlıyor. Bir başka örnek ise, Brezilya'da Venezuelalı mültecilere yönelik yanlış bilgiyi azaltmak amacıyla UNHCR tarafından başlatılan La Chama sohbet robotudur. Bu otomatik WhatsApp mesajlaşma aracı, yerinden edilmiş kişilere temel, güvenilir ve zamanında bilgi sağlıyor ve yanlış bilgi ve dezenformasyonun yayılmasını sınırlıyor.[10]

HAZIRLAYAN: Büşra Keşli - Göç Çalışmaları o-Staj Programı


KAYNAKÇA


[1] Ott, Jean David, Eleonora Testi, ve Baeyens Petra. “Digitalisation of Asylum Procedures: Risks and Benefits”. asylum information database, 2022. ECRE Weekly Bulletin. https://asylumineurope.org/wp-content/uploads/2022/01/Digitalisation-of-asylum-procedures.pdf.

[2] Vavoula, Dr. Niovi. “Transforming Eurodac From 2016 to the New Pact : from the Dublin System’s Sidekik to database in support of EU policies on Asylum, resettlement and irregular migration”. ECRE, Eylül 2020. ECRE Weekly Bulletin. https://ecre.org/ecre-working-paper-transforming-eurodac-from-2016-to-the-new-pact-from-the-dublin-systems-sidekick-to-a-database-in-support-of-eu-policies-on-asylum-resettlement-and-irregular-migration/.

[3] Mouzourakis, Minos, Amanda Taylor, ve catherine wollard. “Access to Protection in Europe The Registration of Asylum Applications”. ECRE, 2020. ECRE Weekly Bulletin. https://asylumineurope.org/wp-content/uploads/2020/11/aida_accessii_registration.pdf.

[4] Ott, Testi, ve Petra, “Digitalisation of Asylum Procedures: Risks and Benefits”.

[5] Ott, Testi, ve Petra.

[6] Gregori, Nina, ve Avrupa Birliği Sığınma Ajansı. “Avrupa Birliğinde Sığınma Durumuna ilişkin Yıllık Rapor”. Lüksemburg: Avrupa Birliği Resmi Yayın Ofisi, 2022. https://euaa.europa.eu/sites/default/files/publications/2022-06/2022_Asylum_Report_Executive_Summary_TR.pdf.

[7] UNHCR the UN Refugee Agency /Help”. https://help.unhcr.org/turkiye/tr/,+t.y.+https://help.unhcr.org/turkiye/tr/.

[8] Vavoula, “Transforming Eurodac From 2016 to the New Pact : from the Dublin System’s Sidekik to database in support of EU policies on Asylum, resettlement and irregular migration”.

[9] Mouzourakis, Taylor, Wollard, “Access to Protection in Europe The Registration of Asylum Applications”.

[10] Gregori ve Avrupa Birliği Sığınma Ajansı, “Sığınma Raporu”.