Arap-İsrail Savaşları

From TUİÇ Sözlük
Jump to navigation Jump to search

Arap-İsrail savaşları, Arap Birliği ülkeleri ve İsrail Devleti arasındaki politik gerilim ve askeri savaşlar dizisidir. Modern Arap-İsrail savaşlarının kökenleri, 19. yüzyıl sonlarına doğru ortaya çıkan Siyonizm ve Arap milliyetçiliğine dayanır.

BİRİNCİ ARAP İSRAİL SAVAŞI

İngiltere’nin Filistin’deki manda yönetimi 14-15 Mayıs gecesi 24.00’da sona erdi.14 Mayıs günü Siyonistler, 29 Kasım 1947 tarihli BM’nin Taksim Kararında İngiliz mandası sona erdikten sonra yetkileri kararda öngörülen Arap ve Yahudi Devletlerinin kurulabilmesi amacıyla iki toplumun liderlerine devretmek için kurulan Birleşmiş Milletler Komisyonunu beklemeden Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Milli Konseyi yayınladığı bir deklarasyonla İsrail Devletinin kurulduğunu ilan etti. İsrail Devletinin kurulmasının hemen ardından ABD ve Sovyetler Birliği İsrail’i tanıdığını açıkladı. İsrail Devletinin kuruluşunun ilan edilmesinden birkaç saat sonra Arap Birliği İsrail’e savaş açtı.[1] 2.1.1.Savaşın Başlangıcı ve Gelişimi Arap Dünyasının kargaşası, İngiltere’nin maddi olanaksızlıklar içine girmiş olması, Yahudilerin hız kazandırdığı terör olayları ve Amerika’nın da Yahudi Devleti’nin kurulmasını istemesi ve tarafların ortak noktada buluşamaması durumun 1947’de Birleşmiş Milletler Örgütüne gitmesine neden olmuştur. Birleşmiş Milletler bu konuya ilişkin bir taksim planı hazırlamıştır. [2] BM Filistin Özel Komitesi’nin (UNSCOP) yürüttüğü çalışmalar sırasında iki görüş ortaya çıkmıştı: Azınlık Planı ve Çoğunluk Planı. Çoğunluk Planı, Filistin’in Arap Devleti, Yahudi devleti ve Kudüs bölgesi olmak üzere üç ayrı bölgeye taksim edilmesini; Azınlık Planı ise Kudüs’ün başkent olduğu Arap ve Yahudi devletlerinden oluşan bağımsız bir Filistin Federal Devleti’ni destekliyordu. İngiltere, bu görüşler karşısında bir tavır sergilemezken Yahudiler, her ne kadar yeterli bulmasa da çoğunluk planını destekliyordu. Öte yandan, Araplar ise Filistin topraklarında tek bir bağımsız Arap Devleti kurulmasını talep ediyordu. Rusya ve ABD ise taksim planına destek veriyordu. Truman, 11 Ekim 1947’de taksime rağmen destek vermiş, hatta diğer uluslara da desteklemeleri için baskı yapmaya başlamıştı. BM Genel Kurulunda 29 Kasım 1947 günü yapılan oylamada, Çoğunluk Planı,13 ret, 10 çekimser oya karşılık 33 oyla kabul edildi. İsrail’in kurulmasında ABD’nin açık desteğinin yanında, Stalin’in de büyük desteği olmuştu. [3]


14 Mayıs 1948’de İsrail Devletinin kurulduğu ilan edilmiş ancak bu devletin sınırlarının ne olduğu, nereden başlayıp nerede bittiği belirtilmemiştir. BM’nin Taksim Kararındaki belirttiği sınırlara Siyonistler bağlı kalmamış bu karar tarihinden beri genişleme faaliyetleri ile belirtilen sınırlar aşılmıştı. Sınırları belirsiz bir devletin ilanına karşı Arap Birliği üyesi ülkelerin orduları 15 Mayıs 1948 günü harekete geçerek Birinci Arap-İsrail Savaşını başlatmış oldular.[4]

Savaşın Sonuçları

İngiliz kuvvetleri Filistin’den çekildikçe yerini Yahudilere terk ediyordu. Bunun üzerine Arap Devletleri, 17 Aralık 1947’de almış oldukları ‘taksime karşı savaşa gitmek’ kararı uyarınca, İsrail’e savaş ilan ettiler ve 15 Mayıs 1948’de Filistin’e girdiler. 9 Temmuz 1948’de Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin etkisiyle, Araplar ile Yahudiler arasında ilk mütareke yapıldı. Ancak hemen arkasından savaş yeniden başladı. Bundan sonra Birleşmiş Milletler arabuluculuk görevini yüklendi ve çarpışmalar güçlükle durdurulabildi.

İsrail devleti kurulmadan yapılan sistematik katliamlar yüzünden, ilk etapta yaklaşık 800 bin Filistinli yerinden edilmiştir. Zamanla bu rakam gittikçe artmıştır. UNRWA’nın 31 Aralık 2007 kayıtlarına göre, Ürdün’de 1.903.490, Suriye’de 451.467, Batı Şeria’da 745.776, Lübnan’da 415.962, Gazze Şeridinde 1.048.125 olmak üzere toplam 4.5 milyon Filistinli mülteci vardır. [5]

BM, Arap mültecilerinin durumuna ve Kudüs’e uluslararası statünün verilmesine yönelik görüşmeleri gerçekleştirmiş olsa da bu konuda net bir sonuca ulaşılamamıştır. Tarihe 1948 Arap-İsrail Savaşı olarak geçen bu savaş sonucunda, İsrail Devleti kurulmuş olur ve İsrail Devleti’nin sınırları da böylece belirlenir. Ancak Arap Devletleri bunu hiçbir zaman kabullenmek istememiş bunu bir oldubitti olarak görmüştür. [6]

Yahudiler, Filistin topraklarının yaklaşık %80’ini ve Kudüs’ün yarısını ele geçirmiş oldu. Ayrıca, pek çok devlet tarafından tanınan İsrail, 11 Mayıs 1949’da BM üyeliğine de kabul edildi. “1950 Geri Dönme Yasası” ile dünyanın her yerindeki Yahudilere İsrail’in kapıları açılmış ve 1952’de çıkan vatandaşlık yasasıyla Yahudi vatandaşı olmak hakkı verilmişti. 1948 savaşı tarihe ilk Arap-İsrail Savaşı olarak girmesine karşın son savaş olmamış, bundan sonraki savaşların temelini oluşturmuştur.


  1. Erdoğdu,Hikmet(20005) Büyük İsrail Stratejisi, IQ Kültür Sanata Yayıncılık, İstanbul s. 107.
  2. Karakoç,E.(2003) “ABD’nin Filistin Politikası,” Filistin: Çıkmazdan Çözüme, İstanbul: Küre Yayınları. s. 73.
  3. Arı, T. (2014). Geçmişten günümüze Orta Doğu: siyaset, savaş ve diplomasi. Mkm yayıncılık. s. 221
  4. Aras,Bülent (1997). Filistin-İsrail Barış Süreci ve Türkiye, İstanbul: Bağlam Yayıncılık, s. 24.
  5. Memiş Ekrem(20002). Kaynayan Kazan Ortadoğu, Konya: Çizgi Kitabevi, s. 32.
  6. Boran Yıldırım(2006).Geçmişten Günümüze Filistin Direniş Hareketi El-Fetih ve Hamas, Mephisto Kitabevi, s. 88.