Antlaşmalar

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Uluslararası Antlaşmalar

-Tanım:

UAD Statüsü'nün 38. maddesinde ifade edildiği gibi uluslararası antlaşmalar, uluslararası hukukun bağlayıcı kurallarının doğduğu üç kaynaktan birisidir Bir başka ifade ile uluslararası antlaşmalar uluslararası hukukun bağlayıcı kaynaklarının oluşturulduğu yöntemlerden bir tanesidir. Uluslararası hukuk kurallarının oluşturulmasında, o kurallara uymak durumunda olanlar yani devletler ve uluslararası örgütler rol alır. Dolayısıyla antlaşmalar, devletlerin ve uluslararası örgütlerin uluslararası hukuk kurallarını oluşturma yöntemlerinden birisidir. Uluslararası antlaşmaların belirgin bir tanımını şu ifadelerle yapmak mümkündür:

Uluslararası antlaşmalar, uluslararası hukuk kişileri arasında hukuksal bir sonuç elde etmek maksadı ile devletler ve/veya uluslararası örgütler arasında yapılan yazılı irade uyumalarıdır.

Yapılageliş kuralları, oluşumlarına açıkça ve ısrarlı bir şekilde itiraz etmemiş bütün devletler için bağlayıcı (binding) iken, uluslararası antlaşmalar kural olarak sadece kendilerine taraf olan devletler için bağlayıcıdır. Zira uluslararası antlaşmaların yapılmasında rıza (consent) esası geçerlidir ve devletler bir antlaşmaya taraf olup olmama hususunda tamamıyla özgür iradelerine göre karar verirler. Ancak, yapılagelişin bağlayıcılığından dolayı, var olan yapılageliş kurallarını kodifiye eden antlaşma hükümleri tüm devletler için bağlayıcı kabul edilmektedir. İstisnai olarak iki devlet arasında yapılan bir antlaşma üçüncü bir devlet lehine düzenlemeler içeriyorsa ve bu devletin de itirazı yoksa bu üçüncü devletlere de uygulanabilir.

Antlaşmaların iki ya da daha çok devlet arasında, bir devlet ile bir uluslararası örgüt arasında ya da uluslararası örgütlerin kendi aralarında yapılması mümkündür. Devletlerarasında akdedilen yazılı antlaşmaların yapılışına, bağlayıcı hale gelmesine, yürürlüğe girmesine, değiştirilmesine ve sona erdirilmesine ilişkin hükümlerin çoğunluğu 1969 yılında kabul edilen ve 1980 yılında yürürlüğe girmiş olan Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi'nde bulunabilir. Devletler ile uluslararası örgütler arasında yapılan veya uluslararası örgütlerin kendi aralarında yaptıkları uluslararası antlaşmalar ise 1986 yılında imzalanan Viyana Devletler ve Uluslararası Örgütler Arasında veya Uluslararası Örgütler Arasındaki Antlaşmalar Hukuku Antlaşması hükümlerine tabidirler. Bu son belirtilen sözleşme büyük oranda 1969 Viyana Sözleşmesi'ndeki hükümleri içermektedir.

Uluslararası antlaşmalar kural olarak yazılı iken, yapılageliş kuralları belirli bir belgede yazılı değildirler. Ancak, uluslararası antlaşmaların bir kısmı yapılageliş kurallarının kodifiye edilmesi (yazılı hale getirilmesi) maksadıyla ile oluşturulmaktadır. Ayrıca yazılı olmalarından dolayı da hak ve yükümlülükler antlaşma metinlerinde açıkça ifadesini bulmaktadırlar. Antlaşmalar, var olan genel yapılageliş kurallarını ya da sadece birkaç devlet tarafından uygulanan bir yapılageliş kuralını veyahut da henüz gelişme aşamasında bulunan muhtemel yapılageliş kurallarını yazılı hale getirerek açık hale getirebilir (kristalleştirebilir) veya daha önceki devlet uygulamalarına bakılmaksızın yeni kurallar oluşturabilir. Bu nedenlerle, uluslararası antlaşmalar günümüzde uluslararası hukukun en önemli kaynağı haline gelmiştir.

Antlaşmaları ifade etmek için anlaşma, antlaşma andlaşma, sened, şart, statü, protokol, konvansiyon, akit, mutabakat, muahede, deklarasyon, bildirge gibi kavramlar kullanılmaktadır.

-Uluslararası Antlaşmalar Arasında Sınıflandırmalar:

Uluslararası hukuk literatüründe hukuk oluşturan (law-making) antlaşmalardan ve "sözleşme" atlaşmalardan (treaty contracts) söz edilir. Hukuk oluşturan antlaşmalar yapılageliş hukukunun her alanı kapsamaması ve bazen kurallarının belirsiz olması gibi nedenlerden dolayı artan oranda yapılır olmuştur. Antlaşmaların bu türü ile uluslararası ilişkileri ilgilendiren bir alanda hukuk kuralları oluşturulmaktadır. Yukarıda anılan Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, Deniz Hukuku Sözleşmesi, savaş hukukuna ilişkin olarak Cenevre Konvansiyonları, insan hakları antlaşmaları hukuk oluşturan antlaşmalardır. Sözleşme antlaşmalar ise bunlardan farklı olarak genel uygulama özelliği olmayan uluslararası ilişkilerin son derece dar bir alanını düzenleyen antlaşmalardır. İki devlet arasındaki bir mal alım satım antlaşması buna örnek olarak verilebilir. Antlaşmanın gereği yerine getirildiğinde, antlaşmadan kaynaklanan hak ve yükümlülükler de sona erer.

Uluslararası hukukta antlaşmalar kendilerine taraf olan devletlerin sayılarına göre de sınıflandırılır.. Sadece iki devletin taraf olduğu antlaşmalar iki yanlı (bilateral) çok sayıda devletin taraf olduğu antlaşmalar ise çok yanlı (multilateral) olarak adlandırılır. Çok taraflı antlaşmalar genellikle uluslararası ilişkilerle ilgi bir alanda kural koymak ya da var olan bir sorunu çözmek için çok sayıda devletin temsilcisinin bir araya geldiği bir toplantı (konferans) sonucunda yapılan ve çok sayıda devletin taraf olduğu antlaşmalardır. 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bunun örneklerindendir.

İkili antlaşmalar ise ilgili iki taraf devletinin temsilcilerinin bir araya gelmesiyle oluşturulan ve bu iki devletin taraf oldukları antlaşmalardır. Türkiye ile Bulgaristan arasında suçluların iadesini düzenleyen bir antlaşma veya Türkiye ile İran arasındaki sınırı belirleyen bir sınır antlaşması bunun örneklerindendir.

İkili çok taraflı antlaşma ayrımında dikkat edilmesi gereken husus şudur ki, antlaşmaların bu şekil sınıflandırılmasında asıl belirleyici olan tarafların sayısından ziyade antlaşmanın yükümlülüklerinin taraflar arasında karşılıklı olarak nasıl dağıtıldığıdır. Taraf sayıları ikiden çok olmakla beraber bir tarafta tek bir devlet diğer tarafta ise bir devletler grubu bulunan ve iki taraflı yükümlülükler içeren Lozan ve Versay antlaşmaları iki yanlı antlaşmalar olarak kabul edilmektedir. [1]




  1. Acer, Yücel. Kaya, İbrahim. Uluslararası Hukuk . 6. Basım. Ankara: Seçkin Yayınları, 2015. s.56-57.