27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi

TUİÇ Sözlük sitesinden
Ersin Kopuz (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 02.34, 10 Eylül 2021 tarihli sürüm
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Darbeyi Hazırlayan Süreç

29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetin ilan edilmesiyle birlikte, Türk halkı kendi kendini yönetme hakkına sahip olmuştur. Fakat ilerleyen süreç içerisinde, tek partili dönemin devam etmesi yüzünden, Cumhuriyet Halk Fırkası yerine iktidara gelmesi için seçilebilecek başka bir parti oluşamamıştır. Türkiye Cumhuriyeti, birçok kez çok partili hayata geçiş denemeleri yapmış, ancak 1946 yılına kadar bu yönde ilerletilebilecek sistemli bir parti kurulamamıştır. 7 Ocak 1946 yılına kadar çok partili hayata geçiş denemeleri başarısız olmuştur. Bu tarihe kadar kurulan partiler bazı kişiler tarafından yeni kurulan rejimi yıkma yolunda bir fırsat olarak görülmüş ve bu kişiler bu partiler çatısı altında toplanınca, kurulan partileri kapatma yoluna gidilmiştir. 7 Ocak 1946 yılında Demokrat Parti’nin kuruluşuyla birlikte gerçekleştirilmek istenen demokrasinin önü açılmıştır. Ülke 1950 yılına kadar CHP elinde yönetilse de, 1950 yılında yapılan seçimlerde DP büyük bir farkla, CHP’nin önüne geçmiş ve iktidara gelmiştir. Bu durum, CHP içerisinde gerginliklere neden olmuş ve bu gerginlik yıllar yılı katlanarak artmıştır. Yaşanan bu gerginlik çeşitli organlara da yansımıştır. Demokrat Parti’nin 1954 ve 1957 yıllarındaki seçimleri de büyük farklarla kazanarak tek başına iktidar olması gerginlerin artmasına neden olmuştur. Bunun göstergesi olarak, 1957 yılındaki seçimlerden bir ay sonra DP genel başkanı Adnan Menderes, “Cumhuriyet Halk Partisi, orduyu bizim aleyhimize tahrik etme yoluna sapmıştır. Bizim bütün çabamız ülkemizdeki demokrasiyi perçinlemeye yöneliktir” konuşmasını yapmıştır.

Adnan Menderes 1957 Seçimlerinden Sonra Konuşma Yapıyor

Artan gerginlikler neticesinde, ana kadrosunda CHP üyeleri olan organlar, DP’ye karşı cephe almışlardır. 1959 yılının ikinci yarısında, yaşanan gerginlikler son noktasına erişmiştir ve bunun sonucu olarak, üniversitelere ve çeşitli basın yayın organlarına karşı DP tarafından sert müdehalelerde bulunulmuştur. Tüm bunların neticesinde, 1959 yılının özellikle son çeyreğinde, basın, yayın, sivil bürokrasi, ordu ve üniversitelerin belli kanatları tarafından, belirgin bir şekilde DP’ye karşı cephe alınmıştır. Bunların bir sonucu olarak erken seçime gitme kararı alan DP yönetimi, kamuoyunu ruhani yönden etkilemeyi, kamuoyunu kendi tarafına çekmek amacıyla bir araç olarak kullanmıştır. 1958 ve 1959 yıllarında DP din istismarlığı yöntemini giderek arttırmıştır. Özellikle, Adnan Menderes’in İngiltere’de yaşanan uçak kazasından sağ halde kurtulması, halk tarafından, Adnan Menderes için “Allah tarafından gönderilen lider” olarak yorumlanmasını sağlamıştır. Tüm bunların yanında CHP, seçim dışı yollarla iktidara gelmek için hücre örgütü kurmakla, ihtilal hazırlığı içerisinde olmakla suçlanmış ve bunun sonucunda Tahkikat Komisyonu kurulmuştur. Bu komisyonun almış olduğu karar sonucunda, partinin kongreleri, yeni örgüt kurması, toplantıları ve siyasi faaliyetleri yasaklanmıştır. Bunun neticesinde İsmet İnönü, “Milletleri nasıl ihtilale zorladıkları insan hakları beyannamesine girmiştir. Bu tür bir baskı rejimi beraberinde ihtilali getirir” konuşmasını yapmıştır. Tüm bu olaylara karşı birçok öğrenci topluluğu, yürüyüşler ve toplantılar düzenlemiş, “Baskıcı hükümet”, “Menderes istifa” sloganları atarak hürriyet istemişlerdir. Yapılan tüm müdahalelere rağmen, bu direnişlerin önüne geçilememiştir. Demokrat Parti, ihtilalin geldiğine dair uyarılmaya çalışılmış fakat yaratılan bu baskı ortamının önüne geçilememiştir.

28-29 Nisan Olayları

Özellikle 28-29 Nisan olayları, askeri müdahaleye zemin hazırlayan en önemli olaylardandır. İstanbul Üniversite’sinin Beyazıt’taki merkez kampüsündeki Hukuk Fakültesi’ndeki bazı öğretim görevlileri ve onların ardından öğrenciler, dersleri boykot ederek, orta bahçede toplanmaya başlamışlardır. Bu duruma hazırlıklı olan polis, üniversite içerisinde konuşlanmış ve bu protestoya müdahale ederek, öğrencileri ve akademisyenleri dağıtmaya çalışmıştır. Bu duruma karşı çıkan üniversite öğrencileri, polisi dinlememiş ve İstiklal Marşı’nı okumaya başlamıştır. Öğrencilere müdahale etmeye çalışan polise karşı çıkan üniversite rektörü ve dekan vekili ve polis arasında tartışma yaşanmıştır. Polis, rektörü ‘öğrencileri kışkırtmakla’ suçlamıştır. Bu tarihlerde burada yaşanan gerginlik, askeri darbeye zemin hazırlayan en önemli olaylardandır. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinden itibaren ülke içerisinde yaşanan olaylar ve partinin kendisine karşıt olanlara karşı göstermiş olduğu baskıcı uygulamalar, 27 Mayıs 1960 tarihinde, askeri darbenin gerçekleşmesine neden olmuştur.

Askeri Darbe

27 Mayıs 1960 tarihinde, Tük Silahlı Kuvvetleri tarafından, ülke yönetimine el konulmuştur. Darbe sabahı ilk bildiri, Kurmay Albay Alparslan Türkeş tarafından şu şekilde okunmuştur; "Sevgili vatandaşlar! Dün gece yarısından itibaren, bütün Türkiye'de, deniz-hava-kara Türk Silahlı Kuvvetleri, el ele vererek, memleketin idaresini ele almıştır. Bu hareket, Silahlı Kuvvetlerimiz' in müşterek iş birliği sayesinde, kansız başarılmıştır! Sevgili vatandaşlarımızın sükûn içinde bulunmalarını ve resmi sıfatı ne olursa olsun hiç kimsenin sokağa çıkmamalarını rica ederiz."