1973 Ekim Savaşı
Suriye ve Mısır'ın ortaklaşa kararlaştırdıkları bir savaş planı uyarınca 6 Ekim günü saat 14.00'te biri Suriye biri Sina cephesinde olmak üzere iki cephede başlatılan sürpriz bir saldırı ile 1973 Ekim savaşı başlamıştır.Savaşın ilk dört günü güneyde Mısır Sina'nın doğusuna zorlanmadan geçer ve Bar Lev Hattı'na kadar olan toprak parçasını kontrol altına alırken,kuzeyde Suriye 1967'de kaybettiği toprakları geri aldığı gibi daha ileri gitmiş ve her iki cephede de İsrail'e ağır kayıplar verdirilmiştir.Daha ilk gün Mısır Süveyş Kanalı'nın doğusuna 200.000 asker geçirirken,kaybı sadece 200 asker olmuştur.İlk göstergelere bakıldığında Mısır,İsrail karşısında şaşırtıcı bir başarı göstermiştir.Ayrıca Mısır'ın amacı daha ileriye gitmekten ziyade belli bir hatta durarak İsrail'i barışa zorlamaktı. Suriye'nin amacı ise Mısır'ınkinden farklı olmuş 1967'de kaybettiği bütün toprakları geri almayı amaçlamış ve bu hedefini de ulaşmıştır.İsrail'in 8 Ekim'de kuzeyde Suriye'nin ilerlemesini durdurması üzerine gelişmeler Mısır'ın düşündüğü gibi olmamış ve Mısır'ın bu politikasından dalayı da zaman kazanan İsrail kuvvetleri 10 Ekim'den itibaren toparlanarak önce kuzey cephesinde dengeyi sağlamış,ağır kayıplar vermesine karşılık 11 Ekim'de hava üstünlüğünü tekrar ele geçirmesiyle beraber aynı gün ilerleyerek Golan Tepelerini almış,Holan dağını aşarak Şam'ın 20 km yakınlarınakadar gelmiştir.13 Ekim'de Mısır cephesine dönen General Ariel Şaron komutasındaki İsrail kuvvetleri 16 Ekim'den itibaren Sina'nın kuzeyinden Süveyş'in batısına geçmeyi başararak güneye yönelmiş ve Mısır 3.Ordusunu kuşatma altına alarak Kahireyle bağlantısını kesmiştir.Diğer taraftan,10 Ekin'de Irak,13 Ekim'de ise Ürdün ve Suudi Arabistan savaşa katıldıklarını açıklasalar da bunların savaşa girmeleri savaştaki cephe durumunda Araplar lehine bir değişiklik yapmamıştır.
22 Ekim 1973'te BM güvenlik Konseyi'nin 338 sayılı kararı gereğiateşkes yürürlüğe girdiğinde İsrail avantajlı durumdaydı. Daha önceki Arap-İsrail savaşlarından farklı olarak bu savaşın galibi tam olarak belli olmamıştı.Savaş sonunda kimse kendini galip olarak göremiyordu.Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, 8 Ekim'de Mısır'ın batıda saldırıyı durdurmasının İsrail'in durumunu güçlendirdiği gerekçesiyle Enver Sadat'ı savaş planına uymamakla suçlarken, ateşkesi kabul ettiği için de eleştirmekteydi.Bu savaş sırasında Moskova daha aktif bir tutum içinde görünmüş bir yandan diğer arap ülkelerini yardıma çağırırken bir yandan da bu ülkelere sürekli silah sevkiyatında bulunmuştur.ABD de aynı şekilde İsrail'e yoğun şekilde silah sevkiyatında bulunmuştur.
BM Güvenlik Konseyi'nin 338 sayılı kararı,tarafından bulundukları yerde derhal ateşi kesmelerini ve ateşkesi müteakip tarafların 242 sayılı kararı bürün unsurlarıyla uygulamalarını,ayrıca uygun aracılar vasıtasıyla taraflar arasında Orta Doğu'da kalıcı ve adil bir barışın tesisi için müzakerelerin başlamasını öngörmekteydi.Durumunu yeterli görmeyen İsrail'in 22 Ekim Kararına rağmen çatışmaları durdurmaması ve ateşkes koşullarına uymaması üzerine harekete geçen Sovyetler ABD'nin duruma müdahale etmemesi halinde tek taraflı olarak harekete geçeceğini bildirmiştir.Yani bu hem bir Dünya hemde Nükleer savaş demekti.Ancak İsrail'in 25 Ekim'de saldırıyı durdurması tansiyonun düşmesine yol açmış ve savaş sonuçlanmıştır.Bundan sonraki süreçte ise Amerikan Dışişleri Bakanı Kissinger'İn Mısır,Suriye ve İsrail arasındaki Mekik diplomasisi ile çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır.[1]
- ↑ Tayyar Arı:Geçmişten Günümüze Orta Doğu/316-324