Çok-kültürlülük
Bu kavramı en sade şekli ile, birçok farklı kültürel grubun belli bir bölgede(ülke toprağı) hoş görü ve eşitlik içerisinde, birbirlerinin kültürel yaşamlarını engellemeyecek şekilde yaşaması olarak tanımlayabiliriz. Bu durumda farklı kültürler üzerinde baskın olan tek bir kültür bulunmaz. Asıl amaç farklı kültürlerin bir arada yaşamalarını sağlayabilmektir. Bu kavram ilk olarak Kanada’da “çift-kültürlülük” adıyla ortaya çıkmış, Avrupa’da ise çok-kültürlülük olarak yaygınlaşmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra etkileri giderek artan insan hakları, demokrasi ve hoşgörü kavramları, bu kavramın ortaya çıkışında önemli etkiye sahip olmuştur. Çok-kültürlülük, asimilasyon ve soykırım gibi politikaların izlendiği dönemde kulağa son derece hoş gelen bir kavram olmuştur. Çok-kültürlülüğün temelinde ise çoğunluk ve çoğulculuk kavramlarını görürüz. Çoğulculuk tek kültürden olmak yerine birçok kültürden olmayı destekler. Çok-kültürlülük toplumlar üzerinde kimi zaman olumlu kimi zaman olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Bu noktada önemli olan harmoni içinde yaşamanın tadını alarak, birlikte yaşadığımız diğer kültürlere uyum sağlamaktır.
Müge Dudu(2009), “Çok-kültürlülük” , <http://www.futuristika.org/cok-kulturluluk/>
Ömer Yıldırım, "Çok Kültürlülük (Çok Kültürlülük) Nedir ?", <http://www.felsefe.gen.tr/siyaset_felsefesi/cokkulturluluk_cok_kulturluluk_nedir_ne_demektir.asp>