Çin-Tayvan Anlaşmazlığı
Çin’de yaşanan iç savaşı Milliyetçilerin kaybetmesi neticesinde, ÇKP Çin’de Beijing, Tianjin gibi önemi büyük noktaları ele geçirmişti ve Milliyetçiler de anakaradan kovulmuşlardı. Onlar da Chiang Kai-shek’in önderliğinde Tayvan’a gelmişler ve burada Çin anakarasındaki gibi bir yönetim kurmuşlar; Çin üzerindeki haklarını da geri çekmemişlerdi. Chiang Kai-shek, kabuğuna çekilip Tayvan’da Çin’den farklı bir yönetim kurmamıştı. Tamamen Çin’dekine benzer bir yönetim yapısı oluşturmuştu. Milliyetçilere göre Tayvan Çin’den farklı bir yer değildi sadece ÇKP’liler tarafından gasp edilmişti. Chang Kai-shek, Tayvan’daki varlığını geçici olarak görmekte, bir gün “asıl Çin”e geri döneceğini düşünmekteydi. 1950 öncesi Tayvan’a bakacak olursak; Tayvan’da yaşayan yerel halk Malay ve Polinezyalılardan oluşuyordu. 16. ve 17. yüzyıllarda Fujian eyaletinden Han Çinlileri Tayvan’a göç etmeye başlamışlar ve bugünkü bildiğimiz Tayvanlıların atalarını oluşturmuşlardır. Bunlar, Çin dil ailesine mensup olan Minnan dili ya da Fujian dilini konuşuyorlardı. Tayvan 1683 yılında Qing İmparatorluğu’nun bir parçası hâline getirilmiştir. Ancak 1894 yılında yaşanacak olan Japon Savaşı’nı Çin’in kaybetmesinin ardından 1895 yılında imzalanacak olan Shimoneseki Antlaşması ile beraber Çin, Tayvan’ın kontrolünü kaybetmiş ve ada, Japonya’nın hâkimiyetine girmiştir. 1945 yılına kadar Japonya’nın elinde kalmıştır. İki taraf için de Tayvan, Çin’e bağlı bir eyalet, Çin’in ayrılmaz bir parçasıydı. Ancak tartışma konusu; Tayvan’ın hangi yönetim altında bulunacağı konusuydu. Bu noktada Amerika, Tayvan yanlısı bir politika seyrediyordu; 1950 yılında 7. Filo’yu iki devlet arasındaki çatışmayı engellemek amacıyla Formoza Boğazı’na göndermişti. Sonuç olarak Çin’in Tayvan’ı işgal planı engellenmiş oluyordu. 1953’te Başkan Truman’ın donanmayı Formoza’dan çekmesinin ardından Çin, kendisini bir nükleer krizin de içine sokacağı Quemoy ve Matsu adalarının bombalanması emrini vermişti. Bu bombalama sonucunda 2 Amerikan askeri hayatını kaybetmiştir. Amerika bölgeye çok sayıda askerî sevkiyat yapmış, iki ülke savaşın eşiğine gelmiştir ancak Zhou Enlai’ın 1955’te Çin ile Amerika’nın barışı konusunda ilk adımı atması neticesinde kriz geçici de olsa engellenmiş oldu. 1958 yılı, Çin Cumhuriyeti ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında başka bir çatışmanın yaşandığı yıldır. Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1958 yılında açık deniz adalarına yönelik bombardımanı neticesinde Tayvan güçleri buna cevap vermiştir. Çin’in buradaki amacı; Amerika’nın Tayvan’ı savunmasında ne kadar ileri gidebileceğini görmek, Çin’in evrensel bir güç olma arzusu ve Amerika’ya bir gözdağı vermek istemesiydi. Mao, arkadaşlarına; hiçbir şekilde Amerika güçlerine doğrudan bir saldırıda bulunulmamasını Milliyetçilere saldırılmasını, hatta Amerika güçlerinde bir saldırı gelse bile karşılık verilmemesini emretmiştir. Çin’in Tayvan krizindeki sloganı “Tayvan’ı özgürleştirmeliyiz” olmuştur. Ancak kriz bir savaşa yol açmadan kapatılmıştır. Çin bu konuda Amerika’yı görüşmelere ikna etmeye zorlayarak istediğini kazanmıştır ve ulusal tehditlere karşılık Çin’in daima tetikte beklediğini göstermiş oldu. Amerika-Çin ilişkileri açısından bakıldığında; iki ülke arasındaki ilişki on yıla yakın bir süreye kadar daha da karışık ve çıkmaz bir hâle gelmiştir.
1-Kissinger, a.g.e., s. 196-229. 2-Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasî Tarihi, Timaş Yayınları, İstanbul 2015, s. 345.