Devlet

TUİÇ Sözlük sitesinden
Aysenurozbas (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 03.18, 6 Şubat 2018 tarihli sürüm ("Devlet en basit şekilde tanımlanmış toprak sınırları içinde egemen yetki alanı kuran ve kalıcı kurumlar vasıtasıyla otoriteuygulayan siyasal..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Devlet en basit şekilde tanımlanmış toprak sınırları içinde egemen yetki alanı kuran ve kalıcı kurumlar vasıtasıyla otoriteuygulayan siyasal bir birlik olarak tanımlanabilir. Devletin beş kilit özelliğini belirlemek mümkündür. Birincisi, devlet egemenlik sahibidir-bir toplumdaki diğer bütün birlik ve grupların üzerinde olduğundan mutlak ve kısıtlanmamış bir iktidara sahiptir. Tomas Hobbes (1588-1679)bu nedenle devleti 'leviathan', dev bir canavar, olarak resmetmiştir. İkincisi, devlet kurumları sivil toplumun 'müstakil'kurunlarının aksine 'kamusal' olarak kabul edilir, devlet yapıları kamu tarafından finanse edilirler ve kolektif kararların alınması ve toplumda uygulanmasını sağlamakla yükümlüdürler. Üçüncüsü, devlet bir meşrulaştırma çalışmasıdır-toplumun daimi menfaatlerini yansıttığı iddiasına dayanan devlet kararlarının genellikle (muhakkak değilse de) vatandaşları üzerinde bağlayıcılığı kabul edilen bir vâkıadır. Dördüncüsü, devlet bir hakimiyet(nüfus) sağlama aygıtıdır-yasalarına boyun eğmesini ve ihlalcilerin cezalandırılmasını güvence altına alan cebri güce sahiptir: Max Weber'in (1864-1920) belirttiği üzere devlet 'meşru şiddet'araçlarının tekeline sahiptir. Beşincisi, devlet bölgesel bir birliktir-coğrafi olarak tanımlanmış sınırlar içinde yasal yetki uygular ve uluslararası siyasette özerk bir varlık olarak (en azından teoride) kabul edilir.

Bununla beraber devletler farklı şekillerde ve boyutlarda karşımıza çıkarlar. Klasik liberalizm ve Yeni Sağ tarafından müdafaa edilen minimal devletler veya 'gece bekçisi' devletler yalnızca birer koruyucu yapılardır çünkü yegâne görevleri vatandaşlarının yaşamlarını kendilerince en iyi bir biçimde geçirebilecekleri bir barış ve sosyal nizam çatısı sağlamaktadır. Japonya ve Doğu-Güneydoğu Asya'nın 'kaplan' ekonomilerindeki kalkınmacı devletler önemli ölçüde dev işletmeler olan temel iktisadi çıkarlar ile devlet arasında yakın ilişkiler kurmak yoluyla uluslararası rekabet ortamında zenginleşme stratejileri geliştirmeyi amaçlarlar. Modern liberalizmin ve demokratik sosyalistlerin ideali olan sosyal demokratik devletler büyümeyi sürdürmek ve tam istihdamı sağlamak, yoksulluğu azaltmak ve toplumsal ödüllerin daha eşit bir dağıtımını sağlamak için iktisadi ve sosyal yaşama emiş ölçüde müdehale ederler. Ortodoks komünist ülkelerde bulunan kolektivist devletler özel mülkiyeti ortadan tamamen kaldırdılar ve iktisat bakanlıkları ve planlama kurulları ile yönetilen merkezi olarak planlanan ekonomiler kurdular. Hitler Almanyası'nda ve Stalin Sovyetler Birliği'nde inşa edilen totaliter devletler (gerçi Saddam Hüseyin'in Irakı gibi modern rejimler de tartışmasız benzer nitelikler gösterirler) kapsamlı tâkîbât ve korkutma politikası ile ve yaygın ideolojik manipülasyon ve kontrol yolu ile beşeri varoluşun her zerresine nüfuz ederler.

Genellikle birbirinin yerine kullanılan devlet ile yönetim (hükümet) terimleri arasında bir ayrım yapılmalıdır. Devlet yönetimden daha kapsamlıdır. Devlet kamu alanının bütün kurumlarını ihtiva eden ve topluluğun tüm üyelerini kucaklayan (vatandaşlık kapsamında) kapsayıcı bir birlik iken yönetim (hükümet) devletin sadece bir parçasıdır. Bu anlamda yönetim devlet otoritesinin eyleme geçirildiği bir vasıtadır; devletin 'beynidir'. bununla beraber devlet sürekliliği ve hatta devamlılığı olan bir yapı iken yönetim geçicidir. Kalıcı bir devlet sisteminde yönetimler gelip giderler ve yönetim sistemi reform ve yeniden yapılandırma sürecinden geçirilebilir. Dahası devlet kişisellikten uzak bir otorite tatbik eder; devlet kurumlarındaki personel seçim ve atama işlemlerinin bürokratik bir tarzda gerçekleştirilmesi personelin genellikle siyasal olarak tarafsız olmaları yönünde ve böylece devlet kurumlarının mevcut hükümetin ideolojik heveslerine direnmeleri yönünde bir beklenti doğurur. Nihayet devlet en azından teorik olarak kamu çıkarını veya ortak faydayı temsil eder. Yönetim ise belli bir zamanda iktidara gelmeyi başaranların partizan anlayışlarını temsil eder. [1]


  1. Heywood, Andrew,2015, Siyasetin Temel Kavramları, Adres Yayınları