Malcolm X
Lua hatası: Dahili hata: Mesajın kodu çözülemedi.
“Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter!” - Malcolm X.
Irkçılıkla mücadelenin en önemli sembollerinden biri olan Malcolm X (d. 19 Mayıs 1995, Omaha, Nebraska, ABD, ö. 21 Şubat 1965, New York, ABD), Afro-Amerikalı Müslüman lider ve siyasi aktivisttir. Gerçek ismi Malcolm Little olan, Müslüman olduktan sonra Arapça El-Hacc Mâlik El-Şahbâz adını alan Malcolm X, 1965'te öldürülmesinden sonra, Malcolm X Otobiyografisi (İngilizce: The Autobiography of Malcolm X) isimli biyografisi yayınlanarak, özellikle siyahi gençler arasında ideolojik bir kahraman haline gelmiştir. İslam Milleti (Nation of Islam) hareketine katıldıktan sonra, köleliği simgelediği gerekçesiyle Little soyadını bırakarak, kendisini Malcolm X olarak kabul etmiştir.
Hayatının İlk Dönemleri:
Doğum ismi Malcolm Little olan Malcolm X, 19 Mayıs 1925’te 7 kardeşin 4’üncüsü olarak Omaha'da (Nebraska) dünyaya gelmiştir. Siyahilerin hakları için mücadele eden ve en büyük kitlesel harekete dahil olanlar arasında Malcolm'un annesi Louise Norton Little ve babası Earl Little bulunuyordu. Annesi oldukça hırslı, akıcı Fransızca konuşan ve iyi eğitim almış bir aktivisti. Babası ise Jamaikalı karizmatik bir eylemci olan Marcus Garvey'in takipçisi olan bir rahipti.
Amerikan İç Savaşı sonrasında siyahilerin kazanmaya başladığı haklara karşı çıkmak, siyahilerin hakları için mücadele eden, ve beyazlarla eşit haklara sahip olması gerektiğini savunan insan sayısı artınca, 1865'te ABD'nin Tennessee eyaletinde Ku Klux Klan (KKK) adında, beyaz üstünlüğünü savunan, siyahi karşıtı, ırkçı bir terör örgütü kurulmuştur. Oldukça tehlikeli bir hale gelen Ku Klux Klan örgütünün hedeflerinden birinde ise, Malcolm'un babası Earl Little vardı. Defalarca ölüm tehditi alan ve evleri ateşe verilen aile, sık sık yerlerini değiştirmek zorunda kalmış, ancak Nebraska’dan Wisconsin ve Michigan’a taşınmalarına rağmen hiçbir eyalette beyaz ırkçılığın tacizinden kurtulamamışlardır. Malcolm henüz altı yaşındayken babası bir tramvay yolunda ölü bulunmuştur. Bu olay polis raporlarına kaza olarak geçse de, ölümün bir kaza değil Kara Lejyonerler adlı beyaz üstünlükçü bir grup tarafından işlenilmiş bir cinayet olduğu iddia edilmiştir. Aile, baba Little'ın ölümünden sonra maddi olarak çok sıkıntı çekmiştir. Maddi sıkıntıların yanına, anne Louise Little'ın akli dengesini kaybettiği teşhisi konulmuş ve 1939 yılında Michigan’da bir akıl hastanesine yatırılmıştır. Anne ve babasız kalan Malcolm ve kardeşleri ise koruyucu ailelere verilmiştir. Anne Louise ise tam 24 yıl sonra hastaneden taburcu olmuştur.
Malcolm okul yıllarında çok zeki ve iyi bir öğrenci olmasına rağmen, öğretmeninin ona "bir zenci" olduğu için avukat olmaya çalışmamasını ve onun hak ettiği mesleğin marangozluk olduğunu tavsiye etmesi üzerine, dünyası altüst olmuş ve okula olan ilgisini kaybederek, sekizinci sınıftan sonra okulu bırakmıştır. Hocasının sözlerini otobiyografisinde şöyle açıklamaktadır; “Ben onun en iyi öğrencilerinden biriydim. Hatta okulun en iyi öğrencilerinden biriydim ama onun ‘sizin yerinize’ düşünebileceği gelecek bütün beyazların siyahlar için düşündüğünden hiç de farklı değildi.”
Cezaevi Dönemi:
Ergenlik dönemlerinde oldukça isyankar olan Malcolm, Boston'da yaşayan üvey kız kardeşi Ella'nın yanına gelmiştir. Orada gençlik yıllarında küçük suç faaliyetlerine karışmış, saçındaki kırmızımsı renk nedeniyle "Detroit’li Kızıloğlan” lakabını almış, bir sokak dolandırıcısı, uyuşturucu satıcısı ve Roxbury ve Harlem'de (New York'ta) bir hırsızlar çetesinin lideri haline gelmiştir. Malcolm, otobiyografisinde suçu ve günahı hayat tarzı haline getirdiği bu yılları “soytarılık ve kör cahillik” olarak değerlendirmiş ve o günleri şöyle açıklamıştır; “Geriye baktığımda, düşünüyorum da, gerçekten neredeyse aklımdan oluyormuşum. Birçok insanın sebze yemesi gibi uyuşturucu alıyordum. Bugün nasıl kravat takıyorsam, o gün silah takıyordum… Bence ölümü her yoldan davet etmiştim. En çılgın yollarla.”
Her geçen gün daha çok suç işleyen Malcolm, 1946 yılında hırsızlık suçlamasıyla 10 yıl hapis cezası almıştır. İlk gittiği hapishane olan Charlestown Hapishanesi'nde çok zor günler geçirmiştir. Hücresinde su ve tuvalet bile olmayan Malcolm, o dönemler sık sık uyuşturucu ve sinir krizleri geçirmiş, görevlilere ve Tanrıya ettiği küfürler yüzünden "şeytan" lakabını almıştır. Fakat daha sonra, daha iyi şartlara sahip olan Massachusetts Concord Hapishanesi'ne giderek, orada hayatı değişmiştir. Malcolm orada gerek konuşması, gerek sahip olduğu bilgilerden dolayı, kendisi gibi siyahi olan John Bembry'dan etkilenmiştir. Artık Bembry gibi kitap okumaya ve araştırmaya başlamış, hapishane kurallarının hepsine uyan birisi olmuştur.
İslamiyetle Tanışması:
Her geçen gün daha çok kitap okuyan Malcolm, kardeşlerinin mektuplarında İslam Ümmeti ile ilgili haberler almaya başlamıştır. Kardeşi Philbert mektubunda, ailesinin hepsinin İslam dinine geçtiğini ve onunda bu dine geçmesi gerektiğini yazmıştır. 1948'de Malcolm'un erkek kardeşi Reginald, hapishaneyi ziyaret etmiş ve Malcolm'a "Sigara içmeyi ve domuz eti yemeyi bırak, ve sana hapishaneden nasıl çıkılacağını göstereyim" demiştir. Kardeşinin söylediklerine uyan Malcolm, sigarayı ve kumarı bırakmış, domuz eti yemeyi reddetmiştir.
Hapishanede olduğu süre boyunca, sonunda onu İslam'ın unsurlarını Siyah milliyetçiliğiyle birleştiren bir Afrika Amerikan hareketi olan İslam Milleti'ne (Nation Of Islam) katılmaya yönlendiren bir dönüşüm geçirmiştir. Elijah Muhammed'in öğretileri, Malcolm'un tarihe, özellikle de dünya siyahlarının tarihine olan ilgisini uyandırmış; tarih okuduktan sonra beyaz adamın kötü doğasına dair ikna edici kanıtlar olduğunu keşfetmiştir. Eş zamanlı olarak kardeşlerinin de Müslüman olmasından etkilenen Malcolm, 1948 yılında İslam Ümmeti hareketinin lideri Elijah Muhammed'e bir mektup yollayarak Müslüman olmuştur. Daha sonra "köle" adını reddettiğini göstermek için "X" soyadını benimseyerek, ismini Malcolm X olarak değiştirmiştir. Ayrıca otobiyografisinde, "Artık benim için 'X', mavi gözlü şeytan olan beyaz köle efendileri tarafından atalarıma zorla verilen 'Little' soyadının yerini almıştır." yazmaktadır.
İslamiyetle Tanıştıktan Sonrası:
Malcolm, hapishanede altı yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakılmış ve Detroit'teki İslam Ümmeti hareketine âit 1 numaralı camide yardımcı hatip olmuştur. Daha sonra sırasıyla, Boston'da 11 numaralı camiyi kurmuş, 1954'te, Philadelphia'daki 12 numaralı camiyi büyütmüş, ve 2 ay sonra Harlem'de 7 numaralı caminin yöneticisi seçilmiştir. Burada gerçekleştirdiği vaazları insanların ilgisini çekmiş ve başta 400 üyeden ulaşan İslam Milleti, 1960 yılında 50.000 ila 75.000 üyeye ulaşmıştır. Hatta Malcolm, Elijah Muhammed’den daha çok sevilmeye başlamıştır.
Her ay yüzlerce siyahinin katıldığı Ümmet hareketine aynı zamanda Malcolm X ile yakın arkadaş olan Muhammed Ali gibi ünlüler de katılmıştır. Siyahiler artık kendilerine güvenmeye başlamış, dayanışma içine girmiş ve eskisinden daha güçlü bir kitle haline gelmiştir. Bu kitlenin ise artık yeni, daha güçlü ve daha hırslı bir lider kazanmıştır: Malcolm X.
Malcolm X, konuşma tarzı, karizmatik kişiliği ve hırslı karakteri ile, 1955'ten 1965'e kadar sivil haklar hareketinin ana aşamasında Afrikalı Amerikalıların bastırılmış öfkesini, hayal kırıklığını ve acısını, radyolarda, televizyonlarda, Harvard Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi gibi büyük üniversitelerde, sokaklarda anlatmış ve davasını geniş kitlelere iletmiştir. Ayrıca Martin Luther King'ın temel entegrasyon ve şiddetsizlik kavramlarına meydan okuyarak ana akım sivil haklar hareketini eleştirmiştr. Malcolm, bir restoranda oturma ve hatta oy kullanma hakkından daha fazlasının söz konusu olduğunu savunmuştur. King’in şiddetsizlik, sivil itaatsizlik ve kurtarıcı ıstırap stratejisinin aksine, Malcolm, takipçilerini "gerekli her şekilde" kendilerini savunmaya çağırmıştır. "Sözde zenci" ye yönelik sert eleştirisi, 1960'ların sonlarında ve 70'lerde Birleşik Devletler'deki Siyah Güç ve Siyah bilinci hareketlerinin entelektüel temellerini sağlamıştır. İslam Milleti'nin etkisiyle Malcolm X, Afrikalı Amerikalılara atıfta bulunmak için kullanılan terimlerin "Zenci" ve "renkli" den "Siyah" ve "Afro-Amerikalı" olarak değiştirilmesine yardımcı olmuştur.
Güçlü hitabet yeteneği ve karizması sayesinde bir lider konumuna gelmiştir. Fakat İslam Ümmeti'nin bu yükselişi ve Malcolm'un geniş kitleleri etkilemesi FBI'ın dikkatini çekmiş ve bu yüzden Malcolm FBI takip edilmeye başlamıştır.
Evliliği ve Ailesi
1955 yılında Malcolm, gelecekte karısı olacak Betty Sanders ile bir konferansta karşılaşmıştı. Bu karşılaşmada birbirlerinden etkilenen çift, daha sonra Betty'nin bütün konferanslara katılmasıyla aralarındaki ilişkinin pekişmesine sebep olmuştur. 1956 yılında Betty'de ismini Betty X olarak değiştirerek, İslam Ümmeti hareketine katılmıştır.
Ocak 1958 yılında çift evlenmiş ve bu evliliklerinden 6 kız çocuğuna sahip olmuşlardır. Attila Şahbaz (Attallah Shabazz), Kubilay Şahbaz (Qubilah Shabazz), İlyasa Şahbaz (Ilyasa Shabazz), Cemile Şahbaz (Gamilah Lumumba Shabazz) Melike Şahbaz (Malikah Shabazz), Melek Şahbaz (Malaak Shabazz).
İslam Ümmeti Hareketinden Ayrılışı
1950 yıllarda Elijah Muhammed’in örgütten 6 kadın ile gizli birliktelik yaşadığı ve bu birlikteliklerden gayrimeşru çocuklarının olduğu ile ilgili iddalar başlamış ve 1963 yılında bu iddialar kanıtlanmıştır. Bu olaylar Malcolm'ın İslam Ümmeti ve Elijah Muhammed'den soğumasına neden olmuş ve 1964 yılında İslam Ümmeti ile bütün bağlantısını keserek Hacca gitmiştir. Malcolm X, gerçek İslam’ın Elijah’tan çok uzak olduğunu düşünmüş ve İslam’ı bütün incelikleriyle kavrayabilmek ırk, renk ve dil ayrımı yapmadığını görebilmek için Hacc’a gitmeye karar vermiştir.
Malcolm'un İslam Ümmeti'nden ayrılma sebebi sadece bu olaylar değildir. Aynı zamanda Malcolm ve Elijah Muhammed arasında Ulusun siyasi yönü konusunda gerginliklerde vardı. Malcolm, Milleti yalnızca kenarda eleştirmen olmak yerine yaygın sivil haklar protestolarında daha aktif olmaları konusunda eleştirmişti. Ayrıca John F. Kennedy’nin suikastından sonra hadiseyi, “tavukların tünemek üzere kümeslerine dönmesi” ne benzetmesi insanları kışkırtmıştır. New York Times Gazetesi “Malcolm X ABD’yi ve Kennedy’yi Topa Tutuyor” diye manşet atmış ve bu açıklamanın kışkırttığı öfkeye cevaben, Elijah Muhammed, Malcolm'a 90 günlük bir sessizlik dönemini gözlemlemesini emretmiş ve iki lider arasındaki kopukluk kalıcı hale gelmiştir.
Malcolm Hacdan döndüğünde daha yumuşak fikirlere sahip biri haline gelmiştir. Başlangıçta, çocukluğundan beri beyazların tacizine uğraması ve İslam Ümmeti'nin öğretilerinden dolayı düşünceleri ırkçıyken, Hac sonrası kendisini İslam’ın sömürgecilik ve ırkçılık karşıtı evrensel mesajını tüm dünyaya iletmeye adamıştı. Artık beyazları “şeytan” olarak görmediğini, çünkü Hacda beyazlar ile yan yana ibadet etmiş ve onlarında Allah'a inandığını görmüştür. Bu durumu o kadar enteresan bulmuştu ki Malcolm, eşine gönderdiği bir mektupta hayretini şöyle dile getirmiştir: “Betty, Bu sözlerime belki şaşıracaksın. Ama gözleri mavi, saçları sarı, tenleri bembeyaz olan Müslüman kardeşlerimle aynı bardaktan su içtim, aynı kaptan yemek yedim. Biz, hepimiz kardeşiz. Rengimiz ya da ırkımız ne olursa olsun, hepimiz insanız ve aynı Allah’a inanıyoruz.” Amerika’da tanıdığı islam ile Mekke’de tanımış olduğu İslam arasında büyük bir fark olduğunu gören Malcolm daha farklı biri haline gelmiştir. "Hepimiz de gerçekten “kardeş” gibiyiz, çünkü bu insanların aynı ilaha yönelen inançları; kafalarındaki tüm “beyaz” imajları, davranışlarındaki tüm “beyaz” imajları, ruhlarındaki tüm “beyaz” imajları silip atmıştır. demiştir.
Hac yolculuğunun ardından Malcolm adını bir kez daha değiştirmiştir. İlk değişikliği, "köle adı" olarak kabul ettiği "Little"'ın değiştirilmesiydi; yeni değişiklik ise Müslüman unvanı olan Elijah Malik El-Shabazz, "Hacı Malik El-Şahbaz /" olmuştur.
Malcolm Hac dönüş yolculuğunda birçok Orta Doğu ve Afrika ülkesini ziyaret etmiş ve hem devlet yetkilileri hem de Nijerya ve Gana'daki Afrikalı-Amerikalı gurbetçiler tarafından önemli bir ziyaretçi olarak kabul edilmiştir. Bu yolculuk ona siyah adamın iç rolünü ve siyahiler arasında uluslararası bir amaç birliğinin olanaklarını açığa çıkarmıştır. 1960 yılının Eylül ayında Malcolm X, New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca Afrikalı milletler hakkındaki resmi toplantılara davet edilmiştir.
Suikasta Kurban Gidişi
Malcolm, 1964 yılında anlaşmazlıklar yaşadığı İslam Ümmeti hareketi tarafından sürekli tehdit edilmiş, 7 Numaralı Cami'nin lideri, Malcolm X'in arabasına bombalı saldırı yaptırtmıştır.
15 Şubat 1965 günü eşi ve 4 kızı ile yaşadığı New York’taki evi bombalanmıştır. Kimsenin ölmediği bu olay sonrası, fazla yaşayamayacağını hisseden Malcolm, o sıralarda kendisiyle sürekli görüşerek biyografisini yazmakta olan Alex Haley’e kitabı yayımlanmış olarak okumaya ömrünün yetmeyeceğini söylemiştir.
21 Şubat 1965 Pazar günü Malcolm X suikasta kurban gitmiştir. Harlem'deki Audubon Balo Salonunda bir Afro-Amerikan Birliği organizasyon toplantısında konuşma yapıyordu. Konuşma esnasında orada bulunan bir kişi “Zenci, ellerini cebimden çek!” şeklinde bağırmış ve sonra izleyiciler arasında kavga çıktmıştır. Ardından gelen karışıklık sırasında, üç kişiden biri daha hızlı davranarak namlusu kesilmiş tüfekle Malcolm X’i göğsünden vurmuştur.
İkisi Siyah, Müslüman üç adam tutuklanmış ve suçtan hüküm giymiştir, ancak Malcolm'un yandaşlarının çoğu, suikastın muhtemelen ABD hükümetinin ajanları da dahil olmak üzere daha büyük bir komplocu grubu tarafından planlandığını ve gerçekleştirildiğini düşünmektedir. Fakat, Malcolm'u kim öldürdüyse, etkisini yok etmeyi asla başaramamıştır. Ölümünden sonra yayınlanan The Autobiography of Malcolm X ile hayatı boyunca hiç olmadığı kadar geniş ve sempatik bir kitleye ulaşmıştır.
Malcolm X, New York'taki Ferncliff Mezarlığı'na gömülmüştür.
Kitap ve Malcolm X’in hayatı, çok sayıda film uyarlamasına ilham kaynağı olmuştur. En ünlüsü ise Spike Lee’nin 1992 yılında Denzel Washington başrollü Malcolm X filmi olmuştur.
Malcolm X Otobiyografisi
Malcolm X, 1960'ların başında Roots'un beğenilen yazarı Alex Haley'in yardımıyla otobiyografisi üzerinde çalışmaya başlamıştır. Malcolm X'in Otobiyografisi, onun hayatını ve ırk, din ve Siyah milliyetçiliği hakkındaki görüşlerini anlatmıştır. Ölümünden sonra 1965'te yayınlanmış ve en çok satanlar arasına girmiştir.
Kitap sosyolojik bir çalışma olarak, getto yaşamı ve bir adamın gettoda hayatta kalmayı öğrendiği yollarla ilgili büyüleyici içgörüler sağlıyor. Dini bir eser olarak ise - belki de Malcolm'un kitabın okunmasını amaçladığı şekilde - Tanrı'yı bulma mücadelesini anlatıyor. Yine de kitabın en güçlü etkisini siyasi bir çalışma olarak görmüştür. Otobiyografi aracılığıyla Malcolm, ölümünden bu yana çeşitli siyah radikal siyasi hareketler üzerinde büyük etkide bulunmaya devam etmiştir. Malcolm kitabın son halini göremeden ölmüştür. Bu nedenle kitapta ifade ettiği tutumlar bazen çelişkili görünmektedir ve hayatının sonunda tam olarak hangi yönde ilerlediğini söylemek zordur.