Sosyoloji Nedir?

TUİÇ Sözlük sitesinden
Dikmenselin (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 16.37, 12 Nisan 2021 tarihli sürüm
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Sosyoloji

Sosyoloji (sociology) Türk Dil Kurumu’nda kısa ve öz olarak ‘’toplum bilimi’’ olarak tanımlanmaktadır. Çoğu yerde sosyoloji kelimesinin eş anlamlısı olarak da geçen bu tanım, sosyoloji için hem geniş hem de sınırlı bir anlam sunmaktadır. Nitekim toplumun insanlardan oluştuğunu ve sosyolojik anlamda bir aktör olan bireylerin doğadaki diğer nesnelerle aynı olmadığı göz önünde tutulmalıdır. Sürekli değişen ve gelişen davranışlar ve birtakım etkileşimler içinde olmaları nedeniyle bireyleri incelemek doğal bir fenomeni incelemekten son derece farklıdır. [1] Bu bağlamda da denilebilir ki, sosyoloji; sosyal hayatın, sosyal değişmenin ve insanların bulundukları toplumdaki sosyal davranışlarının nedenleri ve sonuçlarını bilimsel yollarla araştıran bir sosyal bilimdir. [2] Tek tek bireyler dışında aynı zamanda bireylerin gruplar, organizasyonlar ve kurumlarla arasındaki etkileşimleri de inceleyerek toplumsal hayat için yeni fikirler üretmekle birlikte eski fikirleri geliştirerek yeni ve farklı bakış açıları da kazandırmaktadır. Bu nedenle de her zaman güncelliğini korumaktadır.

Birçok sosyolog da kendi eserlerinde farklı kelimeler kullanarak benzer nitelikte sosyolojiyi tanımlamışlardır. Örneğin Weber, ‘’insanın sosyal davranışlarının anlaşılır ilmidir’’ şeklinde tanımlarken Durkheim, ‘’sosyal münasebetler ilmi’’ olarak tanımlamaktadır. Çağdaş sosyologlardan Giddens ise ‘’insanın toplum yaşamının, insan grupları ile toplumlarının bilimsel incelenmesidir’’ diyerek açıklamaktadır. Sosyolojinin kendine sorun edindikleri oldukça geniş olduğundan dolayı genelde alt başlıklar altında ifade edilmektedir. Sosyologlar, çevre sosyolojisi, iletişim sosyolojisi, çalışma sosyolojisi, toplumsal cinsiyet sosyolojisi vs. gibi birçok alt dalının içinde de farklı perspektifleri kullanarak araştırmalarını gerçekleştirmektedir. Örneğin çalışma sosyolojisi içerisinde sınıf ayrımlarını gözeterek toplumsal cinsiyet üzerinden bir çalışma gerçekleştirilebilir. İnsanın olduğu her olguyu inceleyen sosyolojide aslında neyin çalışıldığından çok nasıl çalışıldığı önem arz etmektedir. Ele alınan konu veya olgunun hangi perspektiften ve nasıl tartışıldığı önemlidir. Bu bağlamda da sosyolojik çalışmaların iki temek koşulu vardır. Birincisi, sosyolojik bakış açısının kullanılması. İkincisi ise meraklı olmak ve sürekli soru sormaktır.[3]

Özetle sosyoloji, içinde bulunulan toplumun ve dönemin sorunları ve ihtiyaçları doğrultusunda toplumsal değişim dinamiklerini anlamaya ve açıklamaya çalışmaktadır.

Sosyolojik Bakış

Sosyolojik bakış açısının en açık ve net anlamını Peter Berger’in tanımında bulmak mümkündür. ‘’Özeldeki geneli görmek.’’ Bu bakış açısında toplum ve bireyi bir arada ele almak gereklidir. Berger’in de bahsetmek istediği, tek tek bireylerin yaşamlarını toplumun biçimlendirdiği aynı şekilde bireylerin özel yaşamlarında toplumdaki genel kabuller, yargılar ve normları görmenin mümkün olduğudur.

Sosyolojik bakış açısını Sosyolojik Düşünmek adlı kitabında anlaşılır bir örnekle C. Wright Mills kapsamlı olarak vermiştir. Kavram hakkındaki temel tezi, bireysel meseleleri toplumsal meselelere çevirmesi üzerinedir. 100.000 nüfuslu bir şehirde bir kişi işsiz ise, bu kişisel bir sıkıntıdır. Ama 50 milyonluk bir ulus içinde 5 milyon kişi işsiz ise bunun bir toplumsal sorun olduğu örneğini vererek de açıklamasını betimlemektedir.[4]

Sosyolojinin Kısa Tarihçesi

Her ne kadar sosyal olaylar insanlık tarihi ile birlikte başlamış olsa da bir yaklaşım hatta bir bilim olarak kabul edilmesi 18.yy ve 19.yy ile mümkün olmuştur. İlk olarak Platon ve Aristoteles’in düşüncelerinde toplum yapısı ve yaşamın temel unsurları üzerine izler bulunmaktadır. Daha sonra ise İbn-i Haldun’a değinmek oldukça önem arz etmektedir. Sosyolojinin henüz ismi ortada yok iken bir tarih felsefecisi olan İbn-i Haldun sosyal olguları tarihi olaylardan ortaya çıkarmaktadır. Umran ilminden bahsederek aslında sosyolojiye atıf yapmıştır.

Sosyolojinin felsefeden ayrılarak bir bilim olarak ortaya çıkması ise 18.yy ve 19.yy Fransız İhtilali ve Endüstri Devrimine rastlamaktadır. Fransız İhtilali ile ön plana çıkan bireysel özgürlükler ile geleneksel toplum yapısının çözülmeye başlaması sosyal bilimcileri toplumun dağılmasına karşı bir önlem almak için harekete geçirmiştir. Yine aynı dönemlerde gerçekleşen Endüstri Devrimi ile yeni kurulan fabrikalara işgücü arzının oluşması, kırdakilerin ise yoksullukla baş etmek için fabrika şehirlerine hareket etmeleri ortaya hem kentleşme sorununu hem de işçi sorununu çıkarmıştır. Toplumun sürekli bir değişim ve gelişime uğradığı bu hareketli yıllarda sosyoloji bir bilim olarak ortaya çıkmıştır.

  • • Saint Simon, Auguste Comte’un hocasıdır. Bu nedenle de sosyolojinin düşünce babası olarak adlandırılmaktadır. Simon için sosyolojinin temel amacı toplumdaki değişim ve dönüşümü açıklamaktır.
  • • Auguste Comte, sosyolojinin kurucusu olarak bilinmektedir. Sosyolojiyi doğa bilimleri gibi ele alarak bilimler hiyerarşisinde en üstte konumlandırmıştır. Comte için toplum bilim ‘bilimlerin kraliçesi’ olarak tanımlanmalı idi. Sosyolojiyi pozitivist yaklaşım ile ele almıştır ve tüm toplumların aynı dört safhadan geçtiğine inanmıştır.
  • • Karl Marx, daha çok emek ve sermaye ilişkisi üzerinde durarak iktisadi konular hakkında çalışmıştır. Toplum-ekonomi-siyaset ekseni üzerine şekillenen düşün hayatı, formülasyonları ve bilimsel sosyalizmi kurmasıyla Marx, sosyolojide özellikle de çatışmacı yaklaşım içinde önemli isimlerden biri olarak anılmaktadır.
  • • Emile Durkheim, toplumu canlı bir organizmaya benzetmesi ile dayanışma olgusuna varmıştır. Suç ve dayanışma konusuna getirdiği çözümlemeler ile sosyoloji biliminin kurucuları arasında yer almaktadır.
  • • Max Weber, sosyolojik düşüncelerini sınıf-statü-parti etrafında toplamıştır. Bireylerin toplum içindeki davranışlarının anlamlarına odaklanmıştır. İdeal tip analizi ile sesini daha çok duyurarak kurucu isimler arasında yer almıştır.

19.yüzyıl sonrasında ise ‘sosyolog’ ünvanlı düşünürlerin sayısı çoğalmış ve sosyolojiye dair farklı yaklaşımlar geliştirmişlerdir.


Hazırlayan: Gülce Çanka


  1. Giddens, Anthony. Sosyoloji Kısa Fakat Eleştirel Bir Giriş. Ankara: Siyasal Kitabevi, 2016.
  2. Bahar, Halil İbrahim. Sosyoloji. Ankara: Usak Yayınları, 2009.
  3. Bahar, Halil İbrahim. Sosyoloji. Ankara: Usak Yayınları, 2009.
  4. Wallace, Ruth A. ve Wolf, Alison. Çağdaş Sosyoloji Kuramları. Ankara: Doğu Batı Yayınları. 2012.