Kore Savaşı

TUİÇ Sözlük sitesinden
Ersin Kopuz (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 20.18, 31 Ekim 2021 tarihli sürüm
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
Koresavaşı.jpg

İkinci Dünya Savaşı sonrası bölgesel çatışmalarda en çok kaybın yaşandığı Kore Savaşı; kazananın olmadığı, istismarcı ve kurban edilenin olduğu Soğuk Savaş döneminin ilk silahlı çatışmasıdır. Ayrıca, Kore Savaşı Birleşmiş Milletler 'in rol aldığı ilk savaş olma niteliğine de sahiptir[1]. 25 Haziran 1950 ile 27 Temmuz 1953 tarihleri arasında gerçekleşen Kore İç Savaşı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonrası ayrılan ideolojik görüşler üzerinden gelişen bir savaştır. 27 Temmuz 1953’te yapılan Ateşkes Antlaşmasıyla kağıt üzerinde sona eren Savaş, her iki ordunun da 38. paralel hattı boyunca 2 km çekilmesi ve bu bölgenin askerlerle donatılmış tampon bölge haline getirilmesine karar verilmesiyle 1953’te sona ermiştir.

Kore Savaşı Öncesi Dünya Yeni Güçleri

Gerçek anlamda yeryüzündeki ilk küresel savaş olan İkinci Dünya Savaşı, dünya siyasetinde Avrupa dönemini sona erdirmiştir. I. Dünya Savaşı sonunda Almanya, İtalya, Fransa gibi büyük ve dünya politikasına yön veren süper güçlerin bu özelliklerini yitirmeleri ve İngiltere’nin aşırı derece yıpranması sonucunda, süper güç olarak dünya siyaset sahnesine iki yeni ideolojik güç odağı olan SSCB ve ABD çıkmıştır. Bu iki yeni süper gücün etrafında oluşan ideolojik güç odakları da dünyayı Batı ve Doğu olmak üzere ikiye ayırmıştır. Dolayısıyla İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya, “hür” ve “komünist dünya” olmak üzere ikiye ayrıldığı söylenilebilir.

Komünist dünyanın en güçlü sesi Sovyet Rusya iken hür dünyanın en güçlü sesi Birleşik Amerika’dır[2]. ABD ve SSCB’nin, birbirine zıt (kapitalist/komünist) ideolojilerle yönetilmeleri ve SSCB’nin komünizm alanını genişletmeye çalışması tüm gözlerin bu iki ülkeye çevrilmesine neden olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında yayılmacı bir politika izleyen SSCB, savaş sonrası komünizm rejimini Balkanlar ve Orta Avrupa’da yerleştirme çabalarına girişmiş, bu girişim demokrasi ile yönetilen başta Amerika ve Avrupa devletlerinin endişelenmesine neden olmuştur. Yalnızca Avrupa’da yayılmacı politika izlemeyen SSCB 1945’te Uzakdoğu’da Mançurya ve Kuzey Kore’yi işgal etmiştir. Doğu ve Güneydoğu Asya’da etkisini artıran SSCB demokratik devletlerin rejimleri için adete bir tehdit unsuru oluşturmaktaydı[3]

Kore Yarımadasının Stratejik Önemi

Bulunduğu konum itibariyle Asya kıtasında yer alan Kore yarımadası, Kuzeyinde Çin ve Rusya ile kara bağlantısına sahiptir. Yarımada kuzeyden güneye yaklaşık 1000 km. uzunluğa, doğudan batıya da yaklaşık 300 km. genişliğe sahip olup, Kore’ye ait adalarla birlikte 222.154 km²’lik bir yüzölçümüne sahiptir (Güney Kore 99.392 km², Kuzey Kore 122.762 km²). Tarihi dönemlerden itibaren dünya üzerindeki pek çok devlet gibi çeşitli mücadelelere tanıklık etmiş olan Kore yarımadasında 20. yüzyılda da önemli savaş ve olaylar yaşanmıştır[4]. Bu savaşlardan en kanlısı kuşkusuz Kore Savaşı’dır.

Savaş Öncesinde Kore Yarımadası

Okuma yazma oranı düşük, endüstrileşme hamlesinde geç kalmış, Uzak Doğu bölgesinin güç oyunlarında piyon olarak kullanılan bir ülke olan Kore; 1905 yılında Rusya İmparatorluğu ile mücadelesinden zaferle çıkan Japonya tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Ancak II. Dünya Savaşı’nın ardından, Japonya Kore’deki etkinliğini kaybetmiştir[5].

II. Dünya Savaşı sürerken Kore bir problem olarak ilk kez 1 Aralık 1943 tarihinde Kahire Konferansı’nda ele alınmıştır. Bu konferansta Kore halkının içinde bulunduğu tutsaklığı yakından bilen üç büyük devlet (Amerika, Büyük Britanya, Çin) vakti geldiğinde Kore’nin özgürlük ve bağımsızlığına kavuşturulmasına karar vermişlerdir. Konferans sonucunda Kore bağımsızlığına kavuşturulmak için Amerikan ordusu tarafından işgal edilmesi kararı alınmıştır. Ancak Kahire Beyannamesi sonunda Uzak Doğu’da savaşa katılmayan Rusya’nın Yalta Konferansında savaşa katılacağı anlaşılınca Kore’den Japonları uzaklaştırmak için bu işgalin Amerikan ve Rus orduları tarafından yapılması konusunda anlaşılmıştır. Japonya’nın Kore topraklarından ayrılmasından sonra SSCB ve Amerika arasında çeşitli anlaşmazlıklar çıkmıştır.1945’ten 1947’ye kadar süren bu anlaşmazlıkların üzerine ABD konuyu 23 Eylül 1947’de Birleşmiş Milletlere götürmüştür[2]. BM, bağımsız Kore Cumhuriyeti kurulana kadar Amerika ile SSCB’yi görevlendirmiştir.  Bu görevlendirmeye göre; 38. paralelin kuzeyini SSCB güneyini ise Amerika alacak ve Japonya’nın adadan çekilmesi sonrası yeni bağımsız hükümetin kurulmasına ve bundan sonraki süreçlerde Kore’ye ekonomik olarak yardımcı olacaklardı.

Ancak bu görevlendirmeden kısa bir süre sonra Kuzey ve Güney kendilerine bağlı yerel yöneticilerden oluşan yönetimler kurmuşlardır. Amerikalılar 5 Ağustos 1948’de Güney Kore’de serbest seçimlere dayanan antikomünist bir hükümet kurarak Güney Kore’yi silahlandırmış, Sovyetler Birliği de 9 Eylül 1948’de Kuzey Kore’de komünist bire hükümet kurarak kendi bölgesini silahlandırmıştır. 1948-1949 yılları arasında Amerika ve Sovyetler Birliği Kore’den çekildiğinde, geride Sovyet yanlısı Kuzey Kore ile Amerika yanlısı Güney Kore kalmıştır. 38. Enlem Kuzey ve Güney Kore’yi ayıran sınır olarak kabul edilir.

Savaşın Gelişimi

İkinci Dünya Savaşı sonrası en çok konuşulan konu bir III. Dünya Savaşının olup olmayacağıydı. Eğer bir III. Dünya Savaşı gerçekleşirse bunun, ilansız ve ideolojik savaşlar olacağı tahminleri II. Dünya Savaşının ardından yapılıyordu[2]. 1950-53 yılları arasında Kore Yarımadası'nda meydana gelen Kore Savaşı, tam da uzmanların tahmin ettiği gibi gerçekleştir. İki tarafında ayrı devlet kurmalarından sonra silahlanmalar hızlanmış ve Kuzey Koreli komünist güçler iki Kore’yi birleştirmek amacıyla 25 Haziran 1950 Pazar günü Kore Savaşı'nı başlatmıştır[4]. Sadece üç gün içerisinde Seul’u ele geçiren Kuzey Kore ordusu üç ay içinde Kore Yarımadasının güney ucuna kadar ulaşmıştır.

Bu olayın hemen ardından BM Güvenlik Konseyine başvuran ABD, Güney Kore’ye yardım edilmesi gerektiğine ilişkin önergesini sunmuş ve bu önerge Yugoslavya ait olan bir olumsuz oya karşılık dokuz olumlu oyla kabul edilmiştir. Güney Kore’ye destek olmak üzere 16 ülke asker, 41 ülke ekipman göndermiştir. Bu sebeple Kore Savaşı, uluslararası bir savaşa dönüşmüştür[6].

Çin, Kuzey Kore tarafında yer alırken, Sovyetler Birliği asker ve ekipman yardımı ile Kuzey Kore’yi desteklemiştir. Türkiye de Kore’ye asker gönderen ülkeler arasındadır. Üstelik bu TBMM’den onay alınmadan yapılmıştır. 5090 kişilik tugay, önce cephe gerisindeki gerillalarla mücadele etmiş, sonra kuzeye doğru ilerleyen Birleşmiş Milletler ordularına katılmıştır. Çin Halk Gönüllü birliklerinin cephenin arkasından saldırması üzerine, Türk Tugayı da büyük kayıplar vermiştir.

Türkiye'nin Kore Savaşına Katılması

Türkaskerleri.jpg

SSCB’nin yayılmacı tavrı, ABD ve Avrupa ülkelerini ekonomik, siyasi ve askerî açıdan iş birliğine götürmüştür. Bu doğrultuda, ekonomik örgütler kurulmuş ve savunma amaçlı anlaşmalar yapılmıştır. Bunların içerisinde en önemli olan ise savunma amaçlı olarak kurulan Kuzey Atlantik İttifakıdır.

Sovyet Rusya'nın Boğazlar rejimi konusunda Türkiye'yi sıkıştırması ve Doğu Anadolu'dan toprak talebinde bulunması, Türkiye’nin Sovyet Rusya karşısında, kendini siyasi ve askeri bakımdan tamamen yalnız hissetmesine yol açmıştı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra iki blok temelinde kurulmaya başlanan yeni dünya düzeninde Türkiye, Sovyet Rusya karşısında, Batı dünyası ve Amerika yanında yer almak istiyordu.

SSCB tehdidine karşı güvenlik arayışlarına giren Türkiye, yüzünü batıya dönerek Batılı kurumların içerisinde yer almaya çalışmıştır. Güvenlik endişelerini gidermek için NATO’ya girmek istediyse de çeşitli nedenlerle kabul edilmemiştir. İşte bu dönemde Komünist yayılmacılık, Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırması ile kendini göstermiştir. Bu kez hür dünya, ABD önderliğinde Birleşmiş Milletler ’in verdiği yetki ile komünist yayılmacılığa karşı dur demek üzere harekete geçmiştir. Türkiye, Birleşmiş Milletler ‘in yanında yer alarak ve Kore’ye asker gönderme kararı vererek, NATO’ya girebilmek için komünizme karşı verilen bu savası bir fırsat olarak görmüştür[7] .

Türk Hükümeti BM Genel Sekreteri’nden gelen yardım talebini değerlendirmiş. 25 Temmuz 1950’de 4500 kişilik bir Tugay gücündeki askeri birliği Kore’ye göndermeye karar vermiştir. Türk Tugayı 24 Kasım’da başlayan BM Ordusu’nun genel taarruzuna 9’ncu Kolordu’nun ihtiyati olarak katılmıştır. Başlangıçta ilerleyen taarruz 26 Kasım akşamından itibaren 800.000 kişilik Çin Ordusu’nun savaşa katılımıyla önce durmuştur. Sonra geri çekilme başlamıştır. Bu noktada Türk Tugayı’na kritik bir savunma görevi verilmiş, tugay büyük kayıplar vermek pahasına savunma görevini başarı ile yapmıştır.

Kore Savaşının Sonuçları ve Kayıplar

Savaş, tarafların karşılıklı saldırılarıyla devam etse de birbirine üstünlük kuramamışlardır Yaklaşık iki sene süren karşılıklı müzakerelerden sonra 27 Temmuz 1953 yılında taraflar ateşkes anlaşması imzalamıştır. Ancak, Kuzey ve Güney Kore arasında yapılan ateşkesin tam bir barış anlaşmasına dönüşememesinin ve 38. paralelin günümüzde de hâlâ gerilimini koruyan bir ateşkes hattı haline dönüşmesine sebep olmuştur [8].

Savaş sonunda Güney Kore’de 217.000, Kuzey Kore’de ise 406.000 asker hayatını kaybederken, Güney Kore’de 600.000, Kuzey Kore’de ise 1milyon sivil hayatını kaybetmiştir. Savaşa dahil olan Çin ordusu da 600.000 kayıp vermiştir. Kore Savaşı boyunca Türkiye ise toplam 741 şehit ve 2147 yaralı vermiştir. Ayrıca Kore Savaşı sonrası Türkiye, savaşta gösterdiği başarılardan dolayı Eylül 1951 tarihinde NATO'ya üyeliği kabul edilmiştir.

Hazırlayan: Suzan Küçükçallı


  1. https://edition.cnn.com/2013/06/28/world/asia/korean-war-fast-facts/index.html Erişim tarihi 27.10.2021
  2. 2,0 2,1 2,2 Tatar İ., (2004), "Kore Savaşı ve Dönem Siyasetinin Ulusal Basına Yansımaları", Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa
  3. Güven C., (2007), "Sebep ve Sonuçlarıyla Kore Savaşı ve Türkiye", Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi, Denizli
  4. 4,0 4,1 Pala M., (2017), "Kore Savaşının Dönemin Edebiyat Eserlerine Etkisi" ,Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara
  5. http://www.olaganustukanitlar.com/65-yil-once-biten-kore-savasinin-halen-suren-temizligi-ve-savasla-ilgili-en-ilginc-gercekler/ Erişim Tarihi 29.10.2021
  6. https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/kore-savasi-77 Erişim Tarihi 29.10.2021
  7. Haşimi N., (2014), "Türkiye'nin Kore Savaşına Katılmasının Siyasi Nedenleri ve Sonuçları", Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Batman Üniversitesi, Batman
  8. Cengizer E.,(2017), “Kore Savaşı Döneminde Toplumsal Yapı ve Roman”, KARE, no.4 ss. 62-82