Atama Tartışması (Investiturstreit)

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nda, imparatorlar ve papalık arasındaki ortaya çıkan ilk anlaşmazlıklar 11. yüzyılda başlamıştır. Bu anlaşmazlıklar arasında ise en bilineni, papalığın otoritesine karşı çıkan ilk imparator olan ve bu nedenle Papa'dan af dilemek için Tribur’dan Canossa'ya kadar yaklaşık 700 kilometreyi yalınayak giden IV. Heinrich'in ve Papa VII. Gregorius’un Türkçeye “Atama Tartışması” olarak geçen “Investiturstreit” olayıdır (İngilizce Investiture Controversy). Bu olay, Almanlar için öyle büyük bir travmaya sebebiyet olmuştur ki yüzyıllar sonra bile hakkında konuşulmaya, şiirler ve atıflar yapılmaya devam edildi. Örneğin Otto vom Bismarck 1872'de, işbu olaydan yaklaşık 800 yıl sonra, "Merak etmeyin Canossa'ya gitmiyoruz - ne bedenen ne de ruhen"[1] demişti.

Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu Kuruluşu

Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu adında bulunan “Kutsal”a rağmen 10. yüzyıla gelene kadar bu makama sahip değildi. 6. yüzyıldan itibaren yayılan Frank Krallığı MS 800'de bir imparatorluk haline geldi: Kutsal (Batı) Roma İmparatorluğu. Şarlman, Papa tarafından İmparator unvanı için taç giydirilen ilk kraldı. Ünlü kral ve imparator Şarlman, 768-814 yılları arasında hüküm sürmüş ve Frank fetih siyasetini sürdürmüş, aynı zamanda hayatını Kilise'de reform yapmaya ve Hıristiyan bir Avrupa inşa etmeye adamıştır. Bu çabalarının bir sonucu olarak, eski Roma imparatorluğu Hıristiyan temellerine geri döndürmek için Papa III. Leo ile yakın bir ittifak kurdu ve “imparatorluk” makamını Papa’nın kutsaması aracılığıyla ulaştı.[2] Hayatındaki bu gibi büyük başarılara rağmen 814'teki ölümünden sonra imparatorluk parçalanmaya başladı.

10. yüzyıla gelindiğinde Şarlman'ın imparatorluğu Avrupa'da bir egemenlik boşluğu bırakarak çoktan çökmüştü. I. Heinrich  919 yılında kral seçilene kadar ortada bir Alman krallığı da kalmamış geride sadece altı kabile dükalığı vardı. Bu siyasi gelişmeler I. Otto veya namı diğer Büyük Otto tarafından 950 yılı civarında bir güç konumunu oluşturmuştur. Ordusu, krallığının sınırlarını genişletmesine ve Bavyera'dan İtalya'ya kadar hakim olmasına yol açtı. Sonrasında Papa'yı korumak için İtalya'ya gitti. O dönemde papalık Roma soylularına bağımlıydı ve bu durum papalığın konumunu ve kutsal alanını zedelemekteydi. Bundan dolayı I. Otto, Roma soylularına müdahale etti ve ortadaki anlaşmazlığı bozdu. Karşılığında ödül olarak, I. Otto, Papa tarafından İmparator makamıyla taç giydi.[2] Şarlman ile kan bağı olmamasına rağmen bu makamda taç giymek, 'güç aktarımı' anlamına gelen latince kavram translatio imperii ile ve yalnızca Papa tarafından yapılan kutsama ile mümkün olmuştur.[3]

Atama Tartışması Süreci

Dictatus Papae

Dictatus Papae

Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nda piskoposlar ve birtakım din adamları genellikle imparatorlar veya krallar tarafından seçilmekteydi. Dönemin en güçlü siyasi konumunda bulunmaları sebebiyle ülke içerisinde kralın nüfuzunun koruması açısından büyük önem taşımaktaydılar. Ancak 11. yüzyılın sonlarında Papalık yapmış olan Papa VII. Gregorius’un bu konuda farklı görüşleri vardı. Ona göre piskoposlar siyasetin aracı olmamalı ve Papalar tarafından seçilmeliydi. Bu amaçla 1075 yılında Dictatus Papae[4] (Papanın Dikteleri) adlı 27 kısa bildiriden oluşan oldukça radikal bir kararname çıkararak imparator ve kralların atama yapma yetkilerini elinden aldı. Yayınlanma tarihi ve kimin yayınladığı hakkında hala tartışmalar dönen bu kararnameye Papalığın üstünlüğünü öven ve hatta papanın imparatorları görevden alma hakkına sahip olduğunu belirtmektedir.[5] Dictatus Papae’in maddeleri şu şekildedir[6]:

  1. Roma kilisesi sadece Tanrı tarafından kurulmuştur.
  2. Sadece Roma papazı haklı olarak evrensel olarak adlandırılabilir.
  3. Sadece o piskoposları görevden alabilir ya da görevlerine iade edebilir.
  4. Bir konsilde onun elçisi, daha düşük dereceli olsa bile, tüm piskoposların üstündedir ve onlara karşı görevden alma kararı verebilir.
  5. Papa, görevde olmayanları azledebilir.
  6. Diğer şeylerin yanı sıra, onun tarafından aforoz edilenlerle aynı evde kalmamalıyız.
  7. Zamanın ihtiyaçlarına göre yeni yasalar yapmak, yeni cemaatleri bir araya toplamak, bir manastırı bir kanonluğa dönüştürmek ve öte yandan zengin bir piskoposluğu bölüp yoksul olanları birleştirmek sadece onun için yasaldır.
  8. İmparatorluk nişanını sadece o kullanabilir.
  9. Bütün prensler sadece Papa'nın ayaklarını öpmelidir.
  10. Kiliselerde sadece onun adı anılacaktır.
  11. Bu dünyadaki tek isimdir.
  12. İmparatorları tahttan indirmesine izin verilebilir.
  13. Gerektiğinde piskoposları değiştirmesine izin verilebilir.
  14. İstediği herhangi bir kilisenin kâtibini atama yetkisine sahiptir.
  15. Kendisi tarafından atanan kişi başka bir kiliseye başkanlık edebilir, ancak daha alt bir konumda bulunamaz; ve böyle biri herhangi bir piskopostan daha yüksek bir derece alamaz.
  16. Onun emri olmadan hiçbir sinod genel bir sinod olarak adlandırılmayacaktır.
  17. Onun yetkisi olmadan hiçbir bölüm ve hiçbir kitap kanonik sayılmayacaktır.
  18. Onun tarafından verilen bir hüküm hiç kimse tarafından geri alınamaz; ve sadece kendisi bu hükmü geri alabilir.
  19. Kendisi hiç kimse tarafından yargılanamaz.
  20. Hiç kimse havarisel makama başvuran birini mahkum etmeye cesaret edemez.
  21. Her kilisenin en önemli davaları bu sonuncusuna havale edilmelidir.
  22. Roma kilisesi hiçbir zaman hata yapmamıştır ve Kutsal Yazılar'ın tanıklığında sonsuza dek de hata yapmayacaktır.
  23. Roma papazı, eğer kanonik olarak atanmışsa, hiç kuşkusuz Aziz Petrus'un erdemleri sayesinde aziz olmuştur; Pavia piskoposu Aziz Ennodius buna tanıklık eder ve birçok kutsal peder de onunla aynı fikirdedir. Papa Aziz Symmachus'un kararlarında yer aldığı gibi.
  24. Onun emri ve rızasıyla, astların suçlama getirmesi yasal olabilir.
  25. Bir sinod toplamadan piskoposları görevden alabilir ve görevlerine iade edebilir.
  26. Roma kilisesiyle barış içinde olmayanlar katolik sayılmayacaktır.
  27. Tebaasını kötü adamlara olan bağlılıklarından kurtarabilir.
IV. Heinrich'in Trebur'dan Canossa'ya gittiği yol.

Dictatus Papae yayınlanana kadar Kutsal Roma Cermen İmparatorları Kilisenin üzerinde yaptıkları yardımlar ve koruma sebebiyle büyük bir güce sahip olmuşlardı. Dolayısıyla IV. Heinrich bu bildirileri kendi gücünü sınırlayıcı bir tehdit olarak görmüştür ve buna karşılık olarak 1075 yılında Papanın izni olmaksızın Milano Piskoposluğu’na atama yapmıştır. Cevap olarak VII. Gregorius tarihte bir imparatoru ilk defa alenen tehdit eden bir mektup yazarak IV. Heinrich’i uyarmıştır. Bu uyarıyı yok sayan IV. Heinrich ise 1076 yılında Worms Sinadod’unda Papa’yı görevden aldığını bildirir ve ayrıyeten diğer Avrupa prenslerine bir mektup yazarak kendi nüfuzunu Kilise’den değil, direkt olarak Tanrıdan aldığını vurgulayarak sadece Tanrı’ya hesap verebileceğini söyler.[7]

Canossa'ya Giden Yol

Bu suçlamaları reddeden Papa diğer Alman prenslerin de desteğini alarak IV. Heinrich’i aforoz eder. Papa VII. Gregorus’un asıl amacı ise IV. Heinrich'i devirmek değil, önceden belirtildiği gibi, Papalık makamını en üst seviyeye çıkararak nüfuz sahibi olmaktı. Bu nedenle, yeni bir kralın seçilmesine karşı çıktı ve IV. Heinrich'in kefaret yoluyla kiliseye yaklaşmasına izin verdi.[8] Gücüne tekrar sahip olmak isteyen IV. Heinrich Papa’dan af dilemek için 1077 yılında günümüzde Almanya’nın Hessen eyaletinde bulunan Trebur şehrinden İtalya'nın Emilia-Romagna bölgesine bağlı bir komün olan Canossa’ya yaklaşık 700 kilometrelik bir yolu aşarak gitmiştir. Kalenin kapısı önünde yalınayak ve paçavralar içinde 3 gece beklemiş ve en sonunda Papa’nın affını almıştır.

Aforoz’un kalkmasının ardından 1080 yılında olaylar tekrar kızışmaya başlar ve Alman piskoposlar ülkelerinde iç savaş çıkardığı gerekçesiyle Papa VII. Gregorius’u tanımadıklarını bildirirler. İlişkilerin kızışmasıyla birlikte ordusuyla birlikte Roma’ya doğru yola çıkan IV. Heinrich, 1084 yılında Papa’yı Roma’dan sürer.[7]

IV. Heinrich Sonrası Dönem

Her ne kadar Papa’ya karşı büyük bir zafer kazanmış bile olsa Atama Tartışması olayı yüzyıllar boyu sürecek Kilise ve krallar arasındaki güç mücadelesine kapı aralamıştır. IV. Heinrich’in ölümünden sonra, Atama Tartışması IV. Heinrich’in oğlu V. Heinrich ve Papa II. Calixtus ile devam etmiştir ve ancak 1122'de yapılan Worms Konkordant’ı ile sona erdi. Bu anlaşmaya göre, imparatorlar piskopos atama hakkına sahiptir ve laik egemenlik görevi papa tarafından imparatora bırakılmıştır.[2]

Kaynakça

  1. “Otto von Bismarck.” n.d. Gute Zitate. https://gutezitate.com/zitat/248649.
  2. 2,0 2,1 2,2 Bullock, Alan. 1986. Weltgeschichte: Die Geschichte Unserer Zivilisation.
  3. Hawes, James. 2019. Kisa Almanya Tarihi.
  4. Özmen, Seda. 2022. “ORTA ÇAĞ’DA PAPA-İMPARATOR ÇATIŞMASINA BİR ÖRNEK: IV. LUDWİG VE XXII. JOHANNES.” Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, May. https://doi.org/10.48145/gopsbad.1100384.
  5. “St. Gregory VII - Politics.” 1998. Encyclopedia Britannica. July 20, 1998. https://www.britannica.com/biography/Saint-Gregory-VII/Politics.
  6. “Internet History Sourcebooks: Medieval Sourcebook.” n.d. https://sourcebooks.fordham.edu/source/g7-dictpap.asp.
  7. 7,0 7,1 Durmaz, Sayime. 2011. “Yüksek Ortaçağ’da Papa-İmparator Çatışması: Kılıç ile Âsâ’nın Savaşı.” December 1, 2011. https://dergipark.org.tr/tr/pub/jiss/issue/25901/273015.
  8. Stark, Florian. 2022. “Canossa 1077: Weinend und frierend flehte der König um Gnade.” DIE WELT, May 3, 2022. https://www.welt.de/geschichte/kopf-des-tages/article225177267/Canossa-1077-Weinend-und-frierend-flehte-der-Koenig-um-Gnade.html.


Yasemin Vatansever

26.04.2023