Afram

TUİÇ Sözlük sitesinden
Fatma Nur Karanis (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 04.04, 13 Mart 2018 tarihli sürüm ("Üçüncü Dünya Ülkesi: Fransız antropolog ve tarihçi olan Alfred Sauvy tarafından 1952'de ortaya konulmuştur. Devrim öncesi Fransa'da Ruhban Sınıf..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Üçüncü Dünya Ülkesi: Fransız antropolog ve tarihçi olan Alfred Sauvy tarafından 1952'de ortaya konulmuştur. Devrim öncesi Fransa'da Ruhban Sınıfı, Asiller, Köylüler gibi üçlü yapı vardı. Köylüler ile sanayileşmemiş ülkeler arasında bir analog kurmak için kullanmıştı. Daha sonra bu kavram gelişmiş ülkeler, komünist ülkeler ve gelişmemiş ülkeler olarak üçüncü ayağını oluşturmaktadır. Üçüncü Dünya terimi, Soğuk Savaş döneminde NATO ya da Komünist Blok'a bağlı olmayan ülkeleri ifade etmek için ortaya çıktı. Bu terminoloji, dünya ülkelerini geniş anlamda sosyal, politik, kültürel ve ekonomik ayrımlara dayalı üç gruba ayırmanın bir yolunu sağlamıştır. Üçüncü Dünya'nın Afrika, Latin Amerika, Avustralya ve Asya'da sömürge geçmişleri olan birçok ülkeyi içermektedir. Bağlantısızlar Hareketi'ne dahil tarafsız ülkeler ile eş anlamlı olarak anılmıştır. 1.Dünya ülkeleri ABD ve müttefikleri, 2.Dünya ülkeleri Sovyetler Birliği ve müttefikleri, 3.Dünya ülkelerine ise Tarafsız ülkeler ya da Bağlantısızlar Hareketi denmektedir. Üçüncü Dünya terimi, en az gelişmiş olan ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeleri tanımlamaktadır.

Nijer Nehri: Batı Afrika'daki en büyük nehirdir. Gine, Nijer ve Mali'den geçmektedir. Benin-Nijerya sınırının bir kısmını oluşturmaktadır. Nijerya topraklarına sokularak bir delta yapmaktadır. Gine Körfezi'ne sularını boşaltmaktadır. Nijer Nehri adını Nijer ve Nijerya'dan almamıştır. Bu ülkeler adını Nijer Nehri'nden almaktadır. Nehrin adının nereden geldiğine dair kesin bir bilgi yoktur. Niger sözcüğü Latince kara anlamına gelmektedir. Portekizli kâşiflerin kendi dillerinde kara anlamına gelen Negro kelimesinin değişerek Nijere dönüşmüş olduğu düşünülmektedir. Fakat Nijer Nehri'nin suyunun kara olmaması bu tezleri sarsmaktadır. Nehrin adının kökenini bulmak için araştırmalar yapılmaktadır. Nijer adının bölgedeki yerel dillerden birinden kaynaklandığı düşünülmektedir fakat nehrin suladığı ülkelerde nehrin yakınında konuşulan 30 yerel dilden hiçbirinde böyle ya da buna benzer bir ad bulunamamıştır. Nehir için Nijerin dışında kullanılan en yaygın isimler ise Jeliba, Joliba, Kwora, Quora şeklindedir.

Caprivi Uzantısı: Namibya, 1.Dünya Savaşı öncesinde Alman Güney-Batı Afrikası olarak bilinen toprağın bir ucu doğuya doğru uzanıyordu. Bağımsız olduktan sonra Namibya'daki sınır hala daha böyledir. Caprivi Uzantısı denilen ekleme Alman Birliği'nin kuzey-doğduda Alman sömürgesi Tanganyika ile birleşebilmek için o taraftan yürüdü. Yol boyunca kurduğu birkaç karakola bayrak çekmesiyle oluşmuştu. Bismarck'tan sonra Almanya Şansölyesi olan Kont Leo Caprivi'den dolayıydı.

Hererolar: Afrika'daki bir halktır. Namibya ve Bostvana'da yaşamaktadırlar. 80 bin kadar olan Hererolar Bantu dilini konuşmaktadırlar. Klanlar halinde yaşar, klanın önde gelenlerinden biri tarafından yönetilirler. Hem anasoylu, hem de babasoylu geleneklere bağlı oldukları için, evlilik kuralları çok karmaşıktır.

Dahomey Krallığı: Afrika'nın batısında Benin Körfezi sahillerinde 17. yy sonlarında oluşmuştur. 1894 yılına kadar varlığını sürdürmüş olan krallıktır. Benin Cumhuriyeti'nin, Nijerya'nın batısı ile Gana'nın belli bir kısmını içermektedir ve bulunduğu alanı kapsayacak şekilde genişlemiştir. Abomey krallığın başkenti ve merkezi olarak belirlenmiştir. Batıdan doğuya 300 km, kuzeyden güneye ise 150 km bir alanda hakimiyetini sürdüren bir krallıktır. O dönemlerde Benin Körfezi sahillerinde yoğun bir şekilde gerçekleştirilen köle ticaretinden faydalanılmıştır. Savaşlarda esir düşen düşman askerlerini bu pazarlarda satarak ekonomiye katkı sağlanılmıştır. 1885 yılında São João Baptista d’Ajudá 'da Portekiz ile yapılan anlaşma gereği, Ocak 1886 itibarıyla ülke topraklarında bulunan tüm sahil bölgesinin kontrolü bu ülkeye devredilmiştir. 1892 yılında Fransa'nın özellikle Afrika kökenli askerlerin yaptığı saldırıların engellenmesine yardımcı olamamıştır. 1894 yılında ise tamamen Fransa'nın hakimiyeti altına girmiştir. Bu sürecin sonunda Fransa bölgeyi Fransız Batı Afrikası sömürge sisteminin bir parçası haline getirerek krallığın varlığına son vermiştir.