Kamusal Alan
Kamusal alan, toplumun ortak kullanımına açık olan, bireylerin bir araya gelip fikir alışverişinde bulunabildiği, bir arada var olabildiği, birbirleriyle etkileşime girebilecekleri alanları ifade eder. Bu alanlar fiziksel mekânlar veya sanal mecralar olabilir. Farklı sosyal grupları bir araya getirdiği için demokratik bir toplumun vazgeçilmez bir parçası olarak görülen kamusal alanların planlaması, çeşitli kullanıcı gruplarının ihtiyaçlarını karşılamak, erişilebilirliği sağlamak, çevresel sürdürülebilirliği desteklemek gibi hedefleri içermelidir.
TARİHİ ÇERÇEVE
Antik çağda Roma kamu (publicus) sıfatı, yurttaşları ya da tebaayı (res publica) anlatmak için kullanılırdı. Bunun yanında, Romalılar kamu ile bireysel ev alanı arasında da bir ayırıma gider ve bu mantıkla, sokak, meydan, tiyatro gibi kamusal alanları kamu olarak nitelendirirler idi. Habermas’ın kamusal alan kavramının tarihsel izini sürdüğümüzde Antik Yunan’ daki yüz yüze iletişim modelinden yola çıktığını görürüz. Antik Yunan’da kamusal iletişim model, polis (kamusal hayat- politika alanı) ve oikos (özel alan) arasında kesin bir ayrım üzerine kuruludur. Özel alan, zorunlu ekonomik etkinliklerin alanıdır ve kadınlar ve kölelerin faaliyet gösterdikleri bir alanı oluşturur. Özgürlük alanını yani kamusal alanı ise zorunluluk alanındaki ekonomik faaliyetlerden azade olan özgür yurttaş erkekler oluşturur. Siyasi, edebi ve felsefi fikirler bu alanda kamusal bir muhakeme ve tartışma ortamı içinde oluşur. Burjuvazinin Avrupa’da tarihsel bir sınıf olarak yükselişi ve sınıf çıkarlarını etkinlik ve egemenlik alanlarına doğru genişletmesi, “evrensel politik özgürleşme” talebini dile getirmesi sonucu 18. yüzyılın sonuna doğru özel ve kamusal alanlar tarihsel olarak yeniden ayrışmaya başlayacaktır.
Habermas, kamusal aklın vücut bulduğu burjuva kamusal alanın kurumları arasında 17. ve 18. yüzyıllarda Fransa’daki cafe ve salonları, İngiltere’deki kahvehaneleri ve Almanya’daki tartışma topluluklarını sayar. İngiltere’de kahvehaneler (1680-1730 arası) ve Fransa’da devrime kadar salonlar önce edebi olarak başlayıp sonra siyasal nitelik kazanan eleştirinin merkezleri olmuşlardır. [1]Yurttaşlar arasındaki kamusal tartışmaların sürmesini sağlayan burjuva kamusal alan, 19. yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte yapısal olarak dönüşmeye başlayacak kamusal nitelikteki tartışmalar için bir forum olmaktan çok Habermas’ın ifadesiyle “yarışan özel çıkarlar alanı” haline gelmeye başlayacaktır. Bu süreçte burjuva kamusal alan için bir forum ve agora oluşturan kahvehane, salon ve okuma toplulukları önemlerini kaybedecek, yazılı basın, politik gazeteler de politik niteliklerini kaybedip ticari işletmeler haline dönüşmeye başlayacaktır. Kitle iletişim araçlarının ticarileşmesi ile birlikte kamusal alan, rasyonel-eleştirel tartışma karakterini kaybedip kültürel ve kitlesel tüketimin bir alanı haline gelecektir.
DİĞER KAVRAMLARLA İLŞKİLERİ
1) Sivil Toplum
Kamusal alan ve sivil toplum kavramları sıklıkla birbiriyle ilişkilendirilir. Sivil toplum, devletin kontrolü dışındaki bireylerin oluşturduğu örgütler, dernekler ve diğer toplulukları ifade eder. Kamusal alan ise, bu sivil toplum aktörlerinin devletle ve birbirleriyle etkileşimde bulundukları, tartışmalar yürüttükleri ve ortak çıkarlar için mücadele ettikleri bir alan olarak görülebilir.
2) Demokrasi
Demokrasi teorisi, karar verme süreçlerinde hesap verilebilirlik ve sorumluluklar üzerinde dururken, kamusal alan teorileri, bu süreçlerdeki kamusal iletişimin rolü hakkındadır. Kamusal alana
kimlerin katılacağı, katılımın içeriği, nasıl bir katılım gerçekleştirileceği, kamusal tartışmalarla karar verme süreçleri arasındaki ilişkiler açısından, demokrasi teorileri farklı sınıflandırmalara tabi tutulmaktadır. Bunlar; temsili liberal (representative liberal), katılımcı liberal (participatory liberal), gidimli (discursive), tefsirci ( constructionist) şeklindedir. Bu teorilerin, “kamusal alanın demokratikliğini belirlemede, kendilerine göre önceliği olan ölçütleri vardır. Başka bir ifadeyle benimsenen anlayışını biçimlendirmektedir.[2] Dolayısıyla kamusal alanın niteliği, benimsenen demokrasi anlayışına göre değişebilmektedir. Bu da kamusal alana ilişkin bir model dayatmasının, demokratik teori esas alınarak savunulamayacağını ortaya koymaktadır.
3) Medya
İnternet ve dijital iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler yeni medyanın kamusal alan olma potansiyelini tartışmaya açmıştır. Konuya liberal perspektiften yaklaşan araştırmacılar, daha çok da çevrimiçi ortamda başlayan, güç kazanan ve başarıyla sonuçlanan bazı kamusal talepler ve toplumsal hareketlerden yola çıkarak dijital çağda internet ve sosyal ağların, siyasal alana yurttaş katılımını artırma ve sivil toplumu genişletme işlevlerine vurgu yapmaktadırlar.[3]
Kavrama Katkıda Bulunanlar
Kamusal alanı irdeleyen ilk düşünür Hannah Arendt olmuştur. Arendt, İnsanlık Durumu (2008) eserinde kamusal alanın tarihsel görüngülerine, içeriğine ve işleyişine odaklanmış, özellikle Antik Yunan modeli üzerinde durmuştur. Kamusal alan modern anlamıyla sosyal bilimler literatürüne, kendisini “yaşayan son Marksist düşünür” olarak da tanımlayan, Habermas tarafından hediye edilmiştir.[4] Habermas’ın 1962’de yayımlanan Kamusal Alanın Yapısal Dönüşümü: Burjuva Toplumunun Bir Kategorisi Üzerine adlı eseri literatürde “kamusal alan” üzerine yazılmış ve deyim yerindeyse milat oluşturan bir çalışmadır. Arendt ve Habermas’ın ışığında kamusal alan kavramıyla ilgilenen diğer önemli isim ise Seyla Benhabib’tir.[5] Benhabib, kamusal alan tartışmalarına en büyük katkıyı, kamusal alan yaklaşımlarını sınıflandırarak, sorunlu yanlarını tespit ederek ve müzakereci demokrasinin günümüzdeki işleyişine ışık tutarak yapmıştır.[6] Kate Millett, Richard Rorty gibi düşünürler de Kamusal Alan kavramına katkıda bulunmuşturlar.
Hazırlayan: Melisa Çevik - Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı
KAYNAKÇA
1) Demir,Ş & Sesli M. /Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi. 1, (2007): 273-292. 273 Kamusal Alan (Türkiye’de Kamusal Alan Kavramlaştırılmasının Muhtevası: Tektiplilik mi, Çoğulculuk mu?) Erişim (14.08.2024)
2) Istanbul University Journal of Communication Sciences. 2022, 62, 1-3, Erişim (14.08.2024)
3) İstanbul Planlama Ajnsı, Kent Sözlüğü. Erişim (14.08.2024) https://ipa.istanbul/yayinlarimiz/genel/kamusal-alan-nedir/
4) Falay Nihat. Kamusal Alanın Oluşumu, Dönüşümü ve İktisadi Boyut. Journal of Eonomics 2/2014 Erişim (14.08.2024)
5) Yrd.Doç.Dr. Abdurrahman Eren. Özgürlükler Mekanı Olarak Kamusal Alan. Dergipark Erişim (14.08.2024)
[1] [ Habermas, 1997, s. 100]
[2] Theoıy and Socİety 31, 2002, s. 289-290.
[3] (Castells, 2008, 2013; Jenkins, 2006: Poster, 1997; Timisi, 2003).
[4] (Karabaşoğlu, 2007).
[5] (1992; 1997; 2002).
[6] (Benhabib, 1997, pp.1–2)