Mahatma Gandhi

TUİÇ Sözlük sitesinden
İmamoglu.omer (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 02.58, 6 Temmuz 2022 tarihli sürüm
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Şiddet içermeyen pasif direniş felsefesiyle tüm dünyada saygı gören Mohandas Karamçand Gandhi, birçok takipçisi tarafından Mahatma veya “büyük ruhlu kişi” olarak biliniyordu. Aktivizmine 1900'lerin başında Güney Afrika'da Hintli bir göçmen olarak başladı ve Birinci Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda Hindistan'ın Büyük Britanya'dan bağımsızlık kazanma mücadelesinde önde gelen isim oldu.

Mohandas Karamçand Gandi, Hindistan'ın ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri.

Erken Dönem

Hintli milliyetçi lider Mahatma Gandi, 2 Ekim 1869’da, o zamanlar Britanya İmparatorluğunun bir parçası olan Hindistan’ın Porbandar, Kathiawar kentinde doğdu. Gandhi’nin babası Karamchand Gandhi, Porbandar’da ve batı Hindistan’daki diğer eyaletlerde başbakan olarak görev yaptı. Annesi Putlibai, düzenli olarak oruç tutan son derece dindar bir kadındı. Gandhi, doktor olmak istemesine rağmen, babası onun da bir hükümet bakanı olacağını umdu ve onu hukuk mesleğine girmesi için yönlendirdi. 1888’de 18 yaşındaki Gandhi hukuk okumak için Londra’ya gitti. 1893’de “Dada Abdullah & Co” adlı Hint şirketin avukatı olarak gittiği Güney Afrika’da Hint işçilerin haklarını korumak için mücadele verdi. Gandhi Güney Afrika’ya vardığında, Hintli göçmenlerin beyaz İngiliz ve Boer yetkilileri tarafından uygulanan ayrımcılık ve ırk ayrımcılığı karşısında dehşete düştü. Bir Durban mahkeme salonunda ilk ortaya çıktığında, Gandhi’den türbanını çıkarması istendi o ise reddetti ve mahkemeden ayrıldı. Natal medyası, yazılı olarak “istenmeyen bir ziyaretçi” diyerek onunla alay etmişti.[1]

Satyagraha

1906’da Gandhi, Güney Afrika Transvaal hükümetinin Hindu evliliklerini tanımayı reddetmesi ve Hint nüfusunu zorla kayıt altına almayı gerektiren yasayı kabul etmesi de dahil olmak üzere Hintlilerin haklarına getirdiği yeni kısıtlamalara tepki olarak “Satyagraha” (gerçek ve sertlik) adını verdiği ilk kitlesel sivil itaatsizlik kampanyasını düzenledi. Gandi’nin şiddet içermeyen felsefesi “Satyagraha”, gerek Güney Afrika’da gerekse Hindistan’ın bağımsızlık sürecinde en etkili eylemlerden biri oldu. Yıllarca süren protestolardan sonra, hükümet 1913’te Gandi’nin de içinde bulunduğu binlerce Hintliyi hapse attı. Baskı altında, Güney Afrika hükümeti, Gandhi ve General Jan Christian Smuts tarafından müzakere edilen, Hindu evliliklerinin tanınması ve Hintliler için cizye vergisinin kaldırılmasını içeren bir uzlaşmayı kabul etti. Bu mücadele sırasında Gandi’nin fikirleri şekillendi ve Satyagraha kavramı olgunlaştı.[2]

Şiddetsiz Sivil İtaatsizlik

7 Haziran 1893’te Güney Afrika, Pretoria’ya yapılan bir tren gezisi sırasında beyaz bir adam, Gandi’nin birinci sınıf demiryolu kompartımanında yolculuk ederken, bileti olmasına rağmen, itiraz ettiğinde ilginç bir an yaşandı. Trenin arkasına gitmeyi reddeden Gandhi, kompartımandan zorla çıkarıldı ve Pietermaritzburg’daki bir istasyonda trenden atıldı. Gandhi’nin sivil itaatsizlik eylemi, kendisini “derin renk önyargısı hastalığı” ile savaşmaya adanma kararlılığını uyandırdı. O gece “mümkünse hastalığı kökten kurutmaya ve bu süreçte zorluklara göğüs germeye” yemin etti. O geceden itibaren küçük, zayıf ve alçakgönüllü Gandhi, sivil haklar için dev bir güce dönüşecekti. Gandhi ayrımcılıkla mücadele etmek için 1894’te Natal Hint Kongresi’ni kurdu. Gandi, Güney Afrika’daki bir yıl süren sözleşmesinin sonunda, veda partisinde, Natal Yasama Meclisi nezdinde yerlileri oy hakkından mahrum bırakacak bir tasarıyı öğrenene kadar Hindistan’a dönmeye hazırlanıyordu. Diğer göçmenler Gandhi’yi kalmaya ve yasalara karşı mücadeleyi yönetmeye ikna etti. Gandhi yasanın geçişini engelleyemese de adaletsizliğe karşı uluslararası dikkat çekti.[3]

Hindistan’daki İngiliz Yönetimine Muhalefet

1919’da Hindistan hala İngilizlerin sıkı kontrolü altındayken, yeni yürürlüğe giren Rowlatt Yasası, İngiliz makamlarına isyan şüphesi olan kişileri yargılamadan hapsetme yetkisi verdiğinde, Gandhi siyasi bir yeniden uyanış yaşadı. Gandhi yanıt olarak Satyagraha barışçıl protestolar ve grevler için çağrıda bulundu. Artık İngiliz hükümetine bağlılık sözü veremeyen Gandhi, Güney Afrika’daki askerliği için kazandığı madalyaları iade etti ve Britanya’nın I. Dünya Savaşı’nda görev yapmak üzere yerli halkın zorunlu askerlik taslağına karşı çıktı. Gandhi, Hindistan iç yönetimi hareketinin önde gelen isimlerinden biri oldu. Kitlesel boykot çağrısı yaparak, hükümet yetkililerini Kraliyet için çalışmayı bırakmaya, öğrencileri devlet okullarına gitmeyi bırakmaya, askerleri görevlerinden ayrılmaya ve vatandaşları vergi ödemeyi ve İngiliz mallarını satın almayı bırakmaya çağırdı. İngiliz yapımı kıyafetler satın almak yerine, kendi kumaşını üretmek için portatif çıkrık kullanmaya başladı. Çıkrık kısa sürede Hindistan’ın bağımsızlığının ve kendine güveninin sembolü haline geldi.

Gandhi ve Tuz Yürüyüşü

12 Mart'tan 6 Nisan'a kadar 400 kilometre yürüdüğü Tuz Yürüyüşü bu pasif direnişin en önemli bölümüdür.

Gandi, Britanya’nın Tuz Yasası’nı protesto etmek için 1930’da aktif siyasete geri döndü; bu, yalnızca Hintlilerin tuz toplamasını veya satmasını yasaklamakla kalmayan, aynı zamanda ülkenin en yoksullarını özellikle sert bir şekilde vuran ağır bir vergi uygulamasıydı. Gandi, hükümet tekeline sembolik meydan okuyarak tuz toplayacağı Umman Denizi’ne 390 kilometre yürüyüşü gerektiren yeni bir Satyagraha kampanyası için Tuz Yürüyüşü planladı. 1930 yılı 12 Mart’ta sömürge hükümetinin tuz vergisini protesto etmek için Tuz yürüyüşüne başlayan Gandi, bir ay içerisinde tam 400 km yürüdü. Gandi, İngiliz genel valisi Lord Irwin’e yürüyüşten günler önce “Hırsım İngiliz halkını şiddete başvurmadan dönüştürmek ve böylece Hindistan’a yaptıkları yanlışı görmelerini sağlamaktan başka bir şey değil” diye yazmıştı. Beyaz bir şal ve sandaletler giyen ve bir baston taşıyan Gandi, 12 Mart 1930’da birkaç düzine takipçisiyle Sabarmati’deki dini inzivasından yola çıktı. 24 gün sonra sahil kasabası Dandi’ye vardığında, yürüyüşe katılanların sayıları arttı ve Gandi buharlaşmış deniz suyundan tuz üreterek kanunu çiğnedi. Tuz Yürüyüşü benzer protestoları ateşledi ve kitlesel sivil itaatsizlik Hindistan’ı kasıp kavurdu. Mayıs 1930’da Gandi de dahil olmak üzere yaklaşık 60.000 Hintli, Tuz Yasasını ihlal ettiği için hapse atıldı. Yine de Tuz Hareketi’ne karşı protestolar Gandi’yi dünya çapında büyük bir figür haline getirdi. 1930’da Time dergisinde “Yılın Adamı” seçildi.[4]

Gandi, Ocak 1931’de hapisten çıktı ve iki ay sonra Lord Edward Irwin tarafından temsil edilen hükûmet ile, binlerce siyasi mahkumun serbest bırakılmasını da içeren tavizler karşılığında Tuz Satyagraha’yı sona erdirmek için Mart 1931’de bir anlaşma yaptı. Ancak anlaşma, Tuz Yasalarını büyük ölçüde sağlam tuttu. Sadece kıyılarda yaşayanlara denizden tuz toplama hakkı verildi. Anlaşmanın ana vatan yönetimi için bir basamak olacağını ümit eden Gandhi, Hindistan Ulusal Kongresi’nin tek temsilcisi olarak Ağustos 1931’de Hindistan anayasa reformu üzerine Londra Yuvarlak Masa Konferansına katıldı. Ancak konferans sonuçsuz kaldı.

Dokunulmazlar Ayrımına Karşı Protesto

Gandhi, Hindistan’ın yeni valisi Lord Willingdon’un baskıları sırasında Ocak 1932’de kendisini hapiste buldu. Hükûmet onu tecrit ederek nüfuzunu yok etmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. İngilizlerin, Hindistan’ın yeni anayasa ile paryalara ayrı olarak seçim hakkı verdiği kast sisteminin en alt basamağındaki “dokunulmazları” ayırma kararını protesto etmek için altı günlük bir oruç tuttu. Gandi, Eylül 1932’de yaptığı altı günlük oruç sonrasında Dalit siyasi lider Palwankar Baloo’nun aracılık ettiği görüşmeler sonucunda hükûmeti daha eşitlikçi uygulamalara zorlamıştır. Bu da Gandi tarafından Harijanlar, yani Tanrı’nın çocukları adı verilen paryaların yaşam koşullarını iyileştirmek için yapılacak yeni bir kampanyanın başlangıcı olmuştur. 8 Mayıs 1933’te Gandi, Harijan hareketine destek olmak için 21 günlük kişisel arınma orucuna başladı. Nihayet serbest bırakılmasının ardından, Gandi 1934’te Hindistan Ulusal Kongresi’nden ayrıldı ve liderlik, onun koruyucusu Jawaharlal Nehru’ya geçti . Eğitime, yoksulluğa ve Hindistan’ın kırsal alanlarını etkileyen sorunlara odaklanmak için yine politikadan uzaklaştı. 1934 yazında ise başarısız üç suikast girişimine uğramıştı.

Hindistan’ın Büyük Britanya’dan Bağımsızlığı

Büyük Britanya, 1942’de kendisini II.Dünya Savaşı’nın ortasında bulduğunda, Gandi, Britanya’nın ülkeden derhal çekilmesi çağrısında bulunan “Hindistan’ı Terk Et” hareketini başlattı. Ağustos 1942’de İngilizler Gandh’yi, karısını ve Hindistan Ulusal Kongresi’nin diğer liderlerini tutukladı ve onları bugünkü Pune’deki Ağa Han Sarayı’nda gözaltına aldı. Gandi, sağlığı bozulduğu için, 19 ay gözaltında tutulduktan sonra 1944’te serbest bırakıldı. 1944’de hapisten çıktıktan sonra Müslüman Birliği’nin lideri Muhammed Cinnah ile yaptığı görüşmelerde Hindistan’ın bölünmesi fikrine karşı çıktı. İşçi Partisi, 1945 İngiliz genel seçiminde Churchill’in Muhafazakârlarını mağlup etmesinden sonra, Hindistan Ulusal Kongresi ve Muhammed Ali Cinnah’ın Müslüman Birliği ile Hindistan’ın bağımsızlığı için müzakerelere başladı. Gandi, müzakerelerde aktif bir rol oynadı, ancak birleşik bir Hindistan umudunu sürdürse de bu gerçekleşmedi. Bunun yerine, nihai plan, alt kıtanın dini hatlar boyunca iki bağımsız devlete bölünmesini gerektiriyordu. Hindular ve Müslümanlar arasındaki şiddet, bağımsızlığın 15 Ağustos 1947’de yürürlüğe girmesinden önce alevlenmişti. Daha sonra cinayetler çoğaldı. Gandi, barış çağrısı yapmak için isyanın parçaladığı bölgeleri gezdi ve kan dökülmesine son vermek için oruç tuttu. Ancak bazı Hindular, Gandi’yi Müslümanlara sempati duyduğu için giderek daha fazla hain olarak görüyordu. 1947 yılında Gandi, Hindistan’ın ikiye bölünmesini hiçbir zaman istemese de 14 Ağustos 1947’de Pakistan, 15 Ağustos’ta da Hindistan bağımsızlığı ilan etti.[5]

Mahatma Gandhi Suikastı ve Öldürülmesi

Hindistan halklarının “Bapu’su” (Baba) olarak adlandırılan Gandi, 30 Ocak 1948’de 78 yaşında iken Yeni Delhi’de bulunan Birla Bhavan’ın (Birla Evi) bahçesinde gece yürüyüşünü yaptığı sırada, Hindu bir radikal Nathuram Godse tarafından vurularak öldürüldü. Tekrarlanan açlık grevlerinden güçsüz düşen Gandhi, öğleden sonra iki torunuyla birlikte bir dua toplantısına giderken, Nathuram Godse, yarı otomatik bir tabanca ile üç kez yakın mesafeden ateş etmeden önce silahını çıkarmadan Mahatma’nın önünde diz çökmüştü. Bu şiddet eylemi, hayatını şiddetsizliği öğütleyerek geçiren bir pasifistin canını aldı. Godse ve bir yardımcı komplocu Narayan Apte, yakalanarak daha sonra çıkarıldıkları mahkemede yargılandılar ve suçlu bulunup, 15 Kasım 1949’da asılarak idam edildiler.


Hazırlayan :Ömer İMAMOĞLU


  1. Britannica. “Mahatma Gandhi”. Erişim Adresi: 05.07.2022 https://www.britannica.com/biography/Mahatma-Gandhi)
  2. Biography. “Mahatma Gandhi”. Erişim Adresi: 05.07.2022 https://www.biography.com/activist/mahatma-gandhi)
  3. History. "Mohandas Gandhi" Erişim Adresi:05.07.2022 https://www.history.com/topics/india/mahatma-gandhi)
  4. BBC UK. "Who is Gandhi?" (Erişim Adresi:05.07.2022 https://www.bbc.co.uk/bitesize/topics/zjkj382/articles/z4fwy9q)
  5. The Indıan Express. "Mahatma Gandhi" (Erişim Adresi:05.07.2022 https://indianexpress.com/about/mahatma-gandhi/)