İnsani Müdahale
İnsan haklarının İkinci Dünya savaşı sonrasında en önemli gündem konularından bir tanesi olmasıyla beraber, "insan hakları ihlalleri meydana geldiğinde ne yapılması gerekir" sorusuna yanıt olarak, 'insani müdahale' kavramının literatürde kullanılması yaygınlaşmıştır. Egemenlik ve müdahale etmeme ilkeleriyle zıt düşen insani müdahale günümüzde hala tartışmalı bir kavramdır. Bir yanda insani müdahalenin bu ilkelerle zıt düşerek uluslararası hukukun ihlaline sebep olduğu görüşünü benimseyenler vardır. Öte yandan, insanlık onurunu zedeleyen insan hakları ihlalleri karşısında gerekli koşullar oluştuğunda devletler ya da uluslararası örgütler tarafından müdahale edilmesini savunan görüşün de uluslararası ilişkiler ve hukukta yaygın olduğu görülmektedir. İnsancıl müdahalenin taşıdığı bu çelişki Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu yönde karar almasıyla hukukileştirilebilir. İnsani müdahale hukuki esaslara dayanılarak gerçekleştirildiği durumlarda bile “kural” değil, olay çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir “istisna” olduğu söylenebilir.[1]
İnsani Müdahale Kavramının Tanımı
İnsani müdahale, özellikle temel insan haklarına yönelik ciddi ve geniş kapsamlı ihlallerin neden olduğu insancıl konularda bir yıkım (ya da yıkım tehlikesi) durumunda, bir devlete bu devletin onayı olmadan yapılan silahlı müdahaledir[2].Franck’e göre; “insani müdahale, bir devletin kendi halkına karşı giriştiği katliamlara son vermek veya bir iç savaşı ya da soykırımı durdurmak için devletler veya bölgesel örgütler tarafından kuvvete başvurulmasının dayanağı olarak kullanılan” bir kavramdır. [3] Bir devletin kendi vatandaşlarını korumak veya kurtarmak amacıyla yaptığı müdahaleler bu tanımın kapsamında değildir. İnsani müdahalenin bağlayıcı bir uluslararası metinde yer almaması ve BM Sartı'nda yer almaması nedeniyle herkes tarafından kabul görmüş, kesinleşmiş tek bir tanımı yoktur. Kabul edilmiş tek bir tanım olmamasına rağmen tanımlar birbiriyle benzerdir. Asıl tartışmalı mesele müdahalelerin hangi koşullarda insani müdahale olarak adlandırılacağıdır.
İnsani Müdahale Koşulları
“Genel olarak bir müdahalenin insani müdahale kabul edilmesi için gerekli koşullar şu şekilde sıralanmaktadır:
1.Şiddetli ve büyük boyutta insan hakları ihlallerinin gerçekleşmesi veya tehdidinin olması.
2.Böyle bir ihlalin gerçekleştiğinin veya tehdidinin olduğunun objektif ve net kanıtının olması.
3.Hükümet veya devletin düzeltici bir harekette bulunmakta isteksizliği veya yetersizliği.
4.Net bir aciliyet olması.
5.Askeri güç kullanımın son çare olması.
6.Askeri olmayan diğer yöntemler tamamen kullanılıp başarısız olmadıysa, askeri gücün kullanılmaması.
7.Müdahalenin amacının kamuoyuna ve uluslararası topluma açıkça anlatılması.
8.Müdahalenin amacının insan hakları ihlallerini durdurmakla sınırlandırılması.
9.Müdahalenin, hedef kitle tarafından desteklenmesi.
10. Bölgesel devletlerin desteğinin alınması.
11. Durumu iyileştirmek için yüksek başarı ihtimalinin olması.
12. Çatışma sonrası barış-inşası için hazırlanmış bir geçiş planının olması.
13. Güç kullanımının orantılı olması.
14. Müdahale sırasında, uluslararası insan hakları ve uluslararası savaş hukukuna uyulması.
15. Mümkün olduğu kadar çok taraflı otorite ve zorunlu olmasa da Güvenlik Konseyi onayıyla gerçekleşmesi.[4]
İnsani müdahale Yanlıların ve Karşıtlarının Temel Argümanları
İnsani müdahale anlayışının kuramsal altyapısına bakıldığında, insani müdahale yanlıları ve karşıtlarının bu konuyu iki temel boyutta ele aldıklarını, yani insani müdahalenin hukuki ve etik gerekçelerini tartıştıkları görülmektedir[5]. İnsani müdahalenin muhalifleri, müdahaleye karşı konumlarını desteklemek için sıklıkla kötüye kullanma olasılığını kullanırlar[6].Kötüye kullanım olasılığını etik çerçevede inceleyen muhalifler, insani müdahale kavramının uluslararası bağlayıcılığı olmaması sebebiyle hukuksal açıdan da eleştirmişlerdir. Müdahale yanlılarına göre ise gerekli koşullar sağlandığında insani müdahale yapmak insani bir görevdir. İnsani müdahale yanlıları, insani müdahalenin yasallığını savunurken Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’ndaki insan haklarıyla ilgili hükümleri ve uluslararası teamül (yapılageliş) hukukunu ileri sürmektedirler[7].
İnsanı Müdahale Kavramının Detaylandırılması
Birleşmiş Milletler'in Ruanda ve Srebrenitsa soykırımlarını önlemede yetersiz kalmasıyla insanı müdahale kavramı ağır bir şekilde eleştirilmeye başlanmıştır. Olaylardan çıkan en önemli sonuç ise “insani müdahale” kavramının kuralsızlığının giderilmesi için 2001 yılında oluşturulan Koruma Sorumluluğu- Responsibility to Protect(R2P) Raporu'nun yazılmasıdır. İnsani müdahale kavramının detaylandırılmasıyla literatüre koruma sorumluluğu kavramı eklenmiştir.[8]
Hazırlayan: o-Staj Uluslararası Örgüt Çalışmaları Stajyeri Gamze Nur Söylemez
- ↑ Reçber, Sercan. "İnsancıl müdahale ve koruma sorumluluğu." (2015).
- ↑ Wilson-Roberts, Guy. "Humanitarian Intervention: Definitions and Criteria." Strategic Briefing Papers 3.part 1 (2000). s.1
- ↑ Franck, Thomas M. Recourse to force: state action against threats and armed attacks. Vol. 15. Cambridge University Press, 2002. s.136
- ↑ Aytoğu, Çağatay Oğuzhan. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda insani müdahale. MS thesis. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016. s.5
- ↑ Öztürk , Z. A. (2011). İnsani Müdahale: Ne Kadar İnsani, Ne Kadar Siyasi?. 21. Yüzyıl Dergisi s.3
- ↑ Krylov, N. (1994). Humanitarian intervention: Pros and cons. Loy. LA Int'l & Comp. LJ, 17, 365
- ↑ Öztürk , Z. A. (2011). İnsani Müdahale: Ne Kadar İnsani, Ne Kadar Siyasi?. 21. Yüzyıl Dergisi
- ↑ Acar, Z. S. (2015). Doktrinleşme Sürecindeki İnsani Müdahale: Nato’nun Kosova Müdahalesi ve Koruma Sorumluluğu Kavramı. Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi, 6(1), 119-137.