Hükümetler, Sistemler ve Rejimler
Çeşitli hükümet biçimlerini sınıflandırmak, çağlar boyunca siyasi analizin ilgilendiği başlıca konulardan birisi olmuştur. Bu süreç, M.Ö. 4. yüzyıla, Aristoteles'in bugün de yaygın olarak kullanılan "demokrasi", "oligarşi" ve "tirani(zorbalık)" kavramlarını kullanarak o günkü siyasi rejimleri tarihin kaydettiği ilk sınıflandırma girişimine kadar geriye götürülebilir. 18. yüzyıldan bu yana hükümetler, gittikçe daha yaygın olarak, monarşiler ve cumhuriyetler veya otokratik ve anayasal rejimler olarak sınıflandırılmışlardır. 20. yüzyılda bu ayrımlar daha da keskinleşmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminde revaçta olan siyasi sistemlerin "üç dünya" şeklinde sınıflanması, demokrasi ile totaliterizm arasındaki mücadelenin belirleyici olduğu bir dünya siyaseti görüntüsü yaratmıştır. Bununla birlikte komünizin çöküşü, Doğu Asya'nın yükselişi ve siyasi İslamın doğuşu gibi modern gelişmelerin ışığında, tüm bu sınıflamaların modası geçmiş görünmektedir. Yine de bu değişimin ne anlama geldiği bütünüyle açık değildir. Bazıları batı liberal demokrasisinin prensip ve yapıları etrafında modellenen demokratikleşmenin doğal ve kaçınılmaz bir süreç olduğunun işareti olarak yorumlamaktadır. Bu açıdan liberal demokrasi insan yönetiminin son şeklini oluşturmaktadır. Fakat diğerleri modern dünyanın siyasi açıdan daha dağınık ve bölük hale geldiğini savunmaktadır. Bu açıdan ise liberal demokrasi evrensel olarak uygulanabilir olmaktan ziyade kültüre bağlı olmakla kalmayıp otoriter sistem ve bağnaz demokrasileri de içeren alternatif rejimler, beklenilenden daha başarılı ve uzun ömürlü olabilir. [1]
- ↑ Heywood, Andrew, Siyaset, çev.: Bekir Berat Özipek, Bahattin Seçilmişoğlu, Atilla Yayla, Hasan Yücel Başdemir, Anakara: Adres Yayınları, 18. Baskı, 2017.