Bretton Woods Sistemi

TUİÇ Sözlük sitesinden
Cicekoguzhan (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 02.26, 1 Nisan 2018 tarihli sürüm (İvedilikle kaynak belirtiniz.)
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

KAYNAKSIZ

II. Dünya Savaşı’nın ekonomiye verdiği zararı yeniden düzenlemek adına kurulan Bretton Woods sistemi, Keynes’in önderliğindeki İngiliz ekibi ve White’ın liderlik ettiği ABD ekibi tarafından iki öneri olarak sunulmuştur. ABD serbest ticaretin önünün açılmasından yanadır, İngiliz tarafı ise buna çekincelerle yaklaşmaktadır. ABD’nin Bretton Woods kasabasında gerçekleşmesiyle adını alan sistemle, sabit kur sistemi getirilmiş, dolar altına ve diğer ülke paraları ise dolara göre sabitlenmiştir. 1ons altının değeri 35 Amerikan doları olarak belirlenmiştir. Sistemin diğer getirileri ise uluslararası ticareti düzenlemek adına kurulan kurumlardır. IMF (International Monetary Fund-Uluslararası Para Fonu), Dünya Bankası (World Bank), Uluslararası Ticaret Örgütü (International Trade Organization), Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) ve Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization) uluslararası finansal sistemin kurallarını ve yönünü belirleyecek kurumlar olarak ortaya çıkmıştır. Bu kurumların sisteme dahil olmasıyla ülkelerin çok taraflılığa dayanan bir düzene geçtikleri görülmektedir. Dünyanın ekonomik gidişatı da devletleri bu sisteme entegre olmaya itmiştir. Çünkü 1945’ten sonra dünya ekonomisi tekrar büyümeye başlamış ve 1973 yılına kadar olan dönemde küresel GSYİH (Gayrisafi Yurt İçi Hasıla) %5 civarında bir artış göstermiştir. Dönemin hegemon gücü olarak ABD’nin yerini sağlamlaştıran neden doların rezerv para olarak kullanılmasıdır. Bu bağlamda dünya ticaretinde Amerika Birleşik Devletleri kendi çıkarları doğrultusunda bir politika izlemiş, kurumların ve sistemin işlemesiyle hegemon gücünü sağlamlaştırmıştır.

Küresel ekonominin yönünü belirleyen devlet, siyasi olarak da uluslararası ilişkilerde hakim konuma gelmektedir. ABD, ekonomik olarak kurduğu hegemonyasını siyasal alanlarda da göstermiştir. Ayrıca dönemin nükleer gücüne sahip olan ABD, II.Dünya Savaşı’na dahil olmamakla, diğer Avrupalı ülkeler gibi zarar görmüş bir ekonomiye sahip değildir. Bu nedenlerle küresel gücünü kanıtlamaya başlayan ABD, karşı bloktaki Sovyetler Birliği’nin Avrupa ülkelerini himayesi altına istememesinden dolayı ekonomik yardımlar ve askeri işbirlikleri yapmaya başlamıştır.

Truman Doktrini, Marshall Planı ekonomik yardımlara; NATO (Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü) ise askeri işbirliğine yönelik ortaya çıkmıştır. Bu yardımların stratejik amacı günümüzde yapılan ticaret anlaşmalarıyla hedeflenen küresel gücü koruma politikasıdır. Hegemon güç olmak Amerika için kolay olmamakla beraber karşısında dünya ticaretinde önemli hamleler yaparak kendini gösteren Avrupa ve Japonya belirmiştir. Böylece Amerika’nın üstünlüğü sınırlanmaya başlamıştır. Vietnam Savaşı’nın ekonomik çıktıları da ABD’ye olumsuz sonuçlar getirmiştir. Artan savunma harcamalarının bütçe açığına yol açması ve ekonomik yardımlar ile küresel liderliğini sürdürme stratejisinin sekteye uğraması sistemin sona ermeye başladığına işaret eden gelişmelerdir. ABD’deki altın stoklarının azalmaya başlaması ve Bretton Woods sisteminin altına dayalı bir sistem olması nedeniyle, ABD’nin askeri ve ekonomik olarak başarısız bir durumda olması sonucu dolar-altın dönüşümünü karşılayamadığı görülmüştür. Bunun sonucunda 1973 yılında Bretton Woods sistemi çökmüş ve dalgalı kur sistemine geçilmiştir.