Neo-Realizm
Neo-Realizm, klasik realizme benzemekle birlikte uluslararası sisteme yaptığı vurgu ile öne çıkmaktadır. Klasik realizm, çatışmacı ve bencil olan insan doğasının, sistemdeki çatışmaların ve savaşların temeli olarak alırken, yapısal realizm (neo-realizm), çatışmalarının nedenini uluslararası sistemin anarşik yapıdan kaynaklandığını savunmaktadır. Bu kuramın önemli temsilcilerinden biri Kenneth Waltz'dur. Waltz 1959'da ele aldığı ünlü çalışması olan Man, the State and War'da realizme 3 bakış açısı sunmuştur;
1. Savaşlar insanların doğasından kaynaklanır.
2. Savaşlar devletlerin doğasından kaynaklanır.
3. Savaşlar uluslararası sistemin anarşik yapısından kaynaklanır.
Bu analizinin ardından anarşik sistemi, çatışmaların asıl sebebi olarak ele almıştır. Anarşik sistemde devletler hayatta kalmak için mücadele etmektedir. Temel amaçları güç elde etmek değil, hayatta kalmaktır. Burada güç yalnızca araç konumundadır. Çünkü anarşik sistemde saldırgan devletleri durduracak bir otorite yoktur. Bu nedenle hayatta kalma ancak öz-yardım (self-help system) sistemi ile mümkündür. Waltz, mevcut anarşik yapının devletlerin davranışlarından etkilendiğini ve benzer şekilde devletlerin davranışlarının uluslar arası yapıyı etkilediğini savunur [1]. Ayrıca, Waltz sistem kutupluluğunu da ele almış ve iki kutuplu ve çok kutuplu sistemi birbirinden ayırmıştır. Ona göre, iki kutuplu sistem daha dengeli, barış ve güvenlik bağlamında daha garanti olduğu için tercih edilen sistemdir [2]. Neorealizm, devletlerarası işbirliğinin ancak zorunlu durumlarda gerçekleştiğini iddia etmektedir.