Ulusçuluk
Kendilerini birleştiren dil, tarih, kültür bağlarından dolayı ulusal bir topluluk oluşturma bilincine varan ve bağımsız bir devlet kurmak isteyen kimselerin oluşturduğu siyasi bir harekettir. Kendi ulusuna bağlılığının uluslararası ilkelere bağlılıktan ya da bireysel çıkarlardan daha önemli olduğunu ileri süren görüştür. [1] Ulusçuluğun ilk olarak Avrupa’da Fransız İhtilali ile ortaya çıktığı ve yayıldığı düşünülür. Ulusçuluk aynı zamanda, etnik sınırların siyasal sınırların ötesine taşmamasını ve özellikle –aslında genel ilkenin dışladığı bir olumsallık olarak- bir devletin içindeki etnik sınırların iktidar sahipleriyle yönetilenleri birbirinden ayırmamasını öngören bir siyasal meşrutiyet kuramıdır. [2] Basit anlamda ulusçuluk bireylerin kendilerini bir millete ait görüp bağlılık hissetmesi olarak da tanımlanabilir. Ancak burada bir diğer önemli nokta da kültür birliğidir. Aralarında dilsel, kültürel birlik olan bireyler arasında ulusçuluk bağı oluşabilir. Yani bir nevi aynı kültürdeki ve milletteki insanlar dayanışma için bir araya gelerek ulusçuluğu oluştururlar. Oluşan bu bağ ile bireyler kendilerinin üstünde bir kimliğe de sahip olmuş olurlar. Ulusçuluk, ulusu kuşatan sembollerin oluşturulmasını zorunlu hale getirir ve en azından belirli bir derecede de olsa bireyin kişiliğinin değişmesine neden olarak yeni bir kolektif kişilik temin eder. Bu kolektif kişilik sayesinde toplum içerisinde bulunan farklı gruplar için ulusçuluk birleştirici, bütünleştirici bir sembolizmdir. [3]
- ↑ Anonim, Ulusçuluk, < https://www.turkcebilgi.com/ulus%C3%A7uluk >, erişim: 21 Şubat 2018.
- ↑ Ernest Gellner, Uluslar ve Ulusçuluk, < http://www.altinicizdiklerim.com/resimler/UluslarVeUlusculuk.pdf >, erişim: 21 Şubat 2018.
- ↑ Peter Ludwig Berger, Modernleşme ve Bilinç, Pınar Yayınları, İstanbul, 1958, s. 186.