Su Güvenliği
Geçtiğimiz yüzyılda ülkelerin güvenliği kavramı daha ziyade sınır emniyetinin sağlanması ve ulusal güvenlik olarak algılanıyordu. Soğuk savaş döneminin bu paradigması 20. yüzyılın sonuna doğru yıkıldı. Globalleşen dünyada bu genişleyerek su, gıda, enerji ve çevre alanlarına da yayıldı.
Suyun gıda, enerji ve cevre gibi yaşamsal sektörlerle artan ilişkisi de su güvenliği boyutunun daha da genişlemesine neden olmaktadır.
21. yüzyıldaki değişimi ve Su Güvenliği konusunda olacakları şekillendirecek en etkili eğilimler:
-Teknolojik değişim eğilimi
-ekonomik değişim eğilimi
-iklim değişim eğilimi
-demografik değişim eğilimi
“Su Güvenliği” (Water Security) ve “Güvenilir su” (Safe Water or Water Safety) kavramları karıştırılmamalıdr. Güvenilir Su, fiziksel ve kimyasal olarak insan sağlığı için gerekli asgari standartları sağlayan sudur. Su Güvenliği ise, doğal olarak ve insan eliyle oluşturulan afetlerin büyük etkiler yaratmaması için yeterli miktar ve kalitede suyun sağlanmasıdır.
Su Güvenliğinin pek çok tanımı mevcuttur. UNESCO'nun Uluslararası Hidrolojik Programı 8. Stratejik Plan'da yer alan tanımı baz alarak “Bir toplumun yaşamını sürdürebilmek, sosyo ekonomik gelişimi sağlamak, su kirliliğinden ve su ile ilgili felaketlerden korunmak, ekosistemi korumak için barış ve politik istikrar içinde uygun kalitede ve uygun miktardaki suya sürüdürülebilir olarak ulaşması” kesin bir kalıba sıkıştırmamakla beraber kabul edilebilir. Su güvenliği, ulusal güvenlikten gıda güvenliğine kadar birbiriyle ilişki içinde olan birçok güvenlik alanının tam merkezinde ye alır. [1]
2012 “su ve Gıda Güvenliği” ana temasıyla düzenlenen Stockholm Su haftasında bu üçlüye ‘çevre’ de eklendi. Hidrolojik çevrimdeki bozulma nedeniyle tehdit altında olan Su güvenliği, zincirleme bir reaksiyonla enerji ve gıda güvenliğini de aynı tehdit algısı içine taşıyor. Son dönemde dünyada temel gıda fiyatlarındaki artış ile petrol fiyatlarındaki artişın parallel seyretmesi gıda ve enerji ilişkisini de ortaya koyuyor. [2]
Kaynakça