Yeşil Barış (Greenpeace)

TUİÇ Sözlük sitesinden
Sundusadas (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 03.54, 24 Şubat 2018 tarihli sürüm ("'''Greenpeace''' çevresel bir sivil toplum örgütüdür ve ekolojik hareketlerden “Green Politics” içinde kabul edilmektedir. Greenpeace küresel ısı..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Greenpeace çevresel bir sivil toplum örgütüdür ve ekolojik hareketlerden “Green Politics” içinde kabul edilmektedir. Greenpeace küresel ısınma, ormansızlaşma, aşırı avlanma,ticari balına avcılığı ve anti-nükleer sorunlar gibi konular üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmaktadır. Greenpeace amacına ulaşmak için doğrudan eylem yöntemini kullanmaktadır. Greenpeace kırktan fazla ülkede şubesi ve Hollanda, Amsterdam'da uluslararası bir merkezi vardır.

Greenpeace, küresel çevre sorunlarını ortaya çıkarmak, yeşil ve barış dolu bir gelecek için gereken çözümleri sunmak amacıyla şiddetsiz ve yaratıcı çözümler sunan, bağımsız kampanyalar yürüten bir organizasyondur. Greenpeace; amacını gezegenimizin tüm çeşitliliğiyle yaşamı destekleyebildiğinden emin olmak. cümlesiyle tanımlar.

Greenpeace aşağıdaki maddeleri gerçekleştirmek için çabalar:

-Her türden biyoçeşitliliğin korunması -Okyanusların, toprağın, havanın ve su kaynaklarının tahrip edilmesini engellemek -Barışa, küresel silahsızlanmaya ve şiddetsizliğe destek vermek [1]

Greenpeace’in tarihî seyri; Kanadalı küçük bir grubun, Amerika'nın Kanada'da yaptığı nükleer denemelere karşı, nükleer deneme alanına gitmek üzere küçük bir balıkçı teknesiyle yola çıkmalarıyla başlamıştır. Bu gruptaki insanların cesareti, inancı, protestolarındaki barışçıl ve samimi yapı binlerce insanı heyecanlandırmış ve bir araya getirmiştir. O günlerde atılan tohum örgütün bugünkü haline ulaşmasını sağlamıştır.

1970 yılında 'Jim Bohlen, Irving Stowe ve British Columbia Üniversitesinde genç bir hukuk öğrencisi olan Paul Cote Dalga Çıkartmayın Komitesini kurarlar. Komitenin ismi konusunda 1969’da yapılan sınır gösterisinden esinlenirler. Komitenin kurulduğu zamanki tek amaç, ABD’nin Amçitka’da yapacağı nükleer silah denemelerine engel olmaktı. Ancak Bohlen’e göre “Dalga Çıkartmayın Komitesi” pek fazla anlam ifade etmeyen bir yığın kelimeydi ve kimse bu isme bir yakınlık duyamıyor ve anlam veremiyordu. Bu yüzden grup herkesin anlayabileceği daha geniş kapsamlı bir isim düşünmeye çalışıyordu. Vancouver’da 49. Avenue and Oak’taki Ünitaryen Kilisesinde yapılan bir planlama toplantısında gruba kısa, ama özlü, kendi kendisine enerji sağlayabilecek kadar dışa vurumcu ve her yerde ilgi uyandırabilecek bir isim bulundu: Greenpeace. Yeni adla ilgili açıklamalar birbirinden farklı olsa da herkes bu yeni adı ortaya atan kişinin Kanadalı genç bir sosyal hizmet görevlisi olan Bill Darnell olduğunu kabul etmektedir. Böylece gezegene yönelik ilgi ve endişelerle nükleer silahlara karşı muhalefeti yeni ve güçlü bir görüşle birleştiren ve bütün zamanların en etkili çevreci protestolarından bazılarına esin kaynağı olan dinamik birleşimi olan “Greenpeace” doğmuştu.Bu şartlarda doğan ve yaşam biçimleri ile ilgili sorunlar üzerinde yoğunlaşan Greenpeace, bir avuç insanın kararlığıyla başlayan, bugün ise dünyanın pek çok ülkesinde temsilcilikleri olan ve binlerce gönüllü üyesiyle uluslararası bir kuruluşa dönüşen bir hareketin adıdır. Yaşam ve barış için bir yolculuk bu... Greenpeace kurucularından Irwing Stowe, nükleer bomba denemelerini durdurmak için Kuzey Kutup Denizi'ne doğru yola çıkan bir balıkçı teknesinin planını anlatırken böyle demiştir.

İlk eylemi için harap bir tekne olan Phllis Cormack’ı kiralayan Greenpeace,günümüzde okyanus aşan gemilerden nehir teknelerine kadar gelişmiş bir filoya sahiptir. Greenpeace, nükleer bir denemeye karşı çıkarak başlattığı faaliyet ağını daha sonra genişletmiş ve birçok konuya el atmıştır. Toksik atıklar, asit yağmuru, kanguru kıyımı, denizlerde nükleer silahlar, balina avcılığı, okyanuslarda kirlenme ve doğal çevreye yönelik tehditlerin çoğalmasıyla birlikte çeşitlenen daha nice sorunlar Greenpeace’nin ilgi alanına girmiştir.İlk Greenpeace seferi de, iki yıl süren bir planlama ve hazırlık çalışmalarının sonunda 15 Eylül 1971’de Phllis Cormack’ın barış ve ekoloji sembolleriyle süslü, üçgen biçimli yeşil yelkenini açarak denize açılmasıyla başlamıştır. Ben Metcalfe yolculuğun ikinci günü CBS Radyosuna verdiği demeçte; kendilerini, radikaller olarak nitelenmelerinin aksine, çevrenin çocuklar ve gelecek kuşaklar için korunmasında ısrarcı olan muhafazakârlar olarak ifade etmiştir.Greenpeace’in tanınmış liderleri arasında üç isim öne çıkmaktadır. Bunlar Robert Hunter, David Mc Taggart ve Patrick Moore’dur. Bu liderlerden gazeteci, yazar, program yapımcısı, filozof ve ekolojist gibi birçok unvan taşıyan Hunter'ın bütün hayatı ekolojik dengenin korunması için verdiği mücadelelerle geçmiştir. Hunter’ın ele avuca sığmaz yaratıcılığı, stratejik zekası, haber kokusunu kaçırmayan keskin gazeteci burnu, Greenpeace eylemlerine silinmez bir biçimde damgasını vuracaktı.

Ticarî olarak değersiz kılmak için yavru fokların beyaz kürklerini boyadığı Newfoundland buzullarından, Rus zıpkınları ile peşinde oldukları balinaların arasına girdiği Pasifik Okyanusu'na dek yeni bir kişisel çevreci eylemcilik tarzına da ilham kaynağı olacak olan Hunter, Greenpeace'in doğuşunu 1978'de Gökkuşağı Savaşçıları(Warriors of the Rainbow) başlıklı kitabında anlatmıştır. Ustalıklı bir hikâyeciliğin başarısı olarak kabul edilen bu kitap, yeni kuşaktan genç insanların örgüt saflarına katılmasını sağlamıştır. Kitabın girişinde Hunter şöyle diyordu: Amerikalı ve Fransız nükleer silah yapımcılarına; Rus, Japon ve Avustralyalı balina avcılarına; Norveçli ve Kanadalı fok avcılarına; çok uluslu petrol konsorsiyumlarına ve böcek ilacı üreticilerine; sinik politikacılara, öfkeli işçilere ve tekrar tekrar kendimize karşı güç dengesinin eşit olmadığı bir savaş yürüttük. Erkeği,kadını, genci yaşlısı katıldı. Hepsi cesur değildi, hepsi akıllı da değildi, ama yüzyılın ekolojik açıdan en dehşet verici yüzüyle karşı karşıya olduklarını görmüşlerdi

Greenpeace'in ilk kurucuları tarafından benimsenen bağımsızlık, şiddetsizlik, yaratıcılık, çevre suçlarına şahitlik etme ilkeleri şimdi de Greenpeace'in temel ilkeleri haline gelmiştir.

Türkiye’de Greenpeace

Uluslararası Greenpeace’e bağlı ülke ve bölge ofisleri, yönetim kurullarınca alınan ve bütün dünyada yürütülmesine karar verilen kampanyaları kendi bölgelerinde uygulamaktadırlar. Bütün bu işlemler Greenpeace’in, hem küresel kampanyaların biçimlenmesini hem de bütün ülkelerdeki çalışmaların "dünyaca desteklenmesini" sağlayan en önemli gücünü oluşturur. Uluslararası Greenpeace’in faaliyetlerine destek veren ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Greenpeace Türkiye’deki çalışmalarını 1992 yılından bu yana sürdürmektedir. Greenpeace’in Türkiye’deki çalışmaları Greenpeace Akdeniz ismiyle deşifre edilmektedir.

Aralık 1995’te merkezi Malta olarak kurulan Greenpeace Akdeniz ofisi, İsrail,Lübnan, Türkiye ve Malta'da aktiftir. Politik gerilimler ve çatışmalarla tanınan bir bölge olan Akdeniz'de onu tehdit eden kirliliğin sınır tanımadığı ilkesi üzerine kurulan Greenpeace Akdeniz, aynı zamanda tek bir ofis olarak çalışarak bölge ülkelerine bir örnek oluşturmayı hedeflemiştir. Greenpeace Akdeniz şu amaçları güden çalışmalar yürütmektedir:

1. Fosil yakıtların tüketimine ve nükleere karşı çıkarak, temiz enerjileri desteklemek, 2. İklim değişikliğiyle mücadelede yenilenebilir enerji kaynaklarının benimsenmesini sağlamak, 3. Denizler kampanyası ile Akdeniz'de bir deniz rezervleri ağı oluşturarak türü tehlike altında olan mavi yüzgeçli orkinosları korumak.

Türkiye’deki faaliyetlerinin yanı sıra bir yandan da destekçi sayısını arttırmak için de çalışan Greenpeace bunun için “Yüzyüze Projesi” geliştirmiştir. Greenpeace’in geliştirdiği bu proje, çeşitli mekânlarda, fuarlarda, festivallerde ve sokakta, birebir insanlara ulaşmak, Greenpeace ile ilgili soruları yanıtlayıp, Greenpeace’e nasıl destek verebileceklerini anlatmaya yönelik bir projedir. Proje, belirli bir program dâhilinde önceden belirlenmiş mekânlarda/noktalarda ve bir ekip çalışması seklinde yürütülmektedir.Akdeniz bölge ofisine bağlı olan Türkiye'de, toksik maddeler ve enerji kampanyaları aktif biçimde sürdürülmektedir. Bu kampanyalar çerçevesinde PVC üretimi, çöp yakma, endüstriyel ya da klinik-toksik maddelerin barındırılması-imhası, farklı kirliliklere yol açan termik santraller ya da enerji kullanımları vb. Türkiyeli Greenpeace gönüllülerince araştırılmakta ve önlenmeye çalışılmaktadır. [2]


Greenpeace'in İngiltere'nin Exeter Üniversitesi'nde kurulan Bilimsel Laboratuvarı bulunmaktadır. Bugüne dek çevre koruma alanında pek çok başarılı projeye imza attan Greenpeace, bilimsel araştırma gerektiren kampanyalarını,bilimsel temellere dayandırır. Bu nedenle laboratuvarda yapılan incelemeler ve hazırlanan araştırma raporları, kampanyaları yönlendirmekte büyük önem taşır.

Greenpeace kampanyalarını dört ana başlık altında toplamıştır : -Nükleersiz Gelecek Portal -Akdeniz'i Koruyoruz Portal -Küresel Isınma ve Enerji Portal -Tarım ve GDO

Çalışmalarını bağımsız olarak sürdürmek için devletlerden,şirketlerden ya da siyasi partilerden bağış ve sponsorluk kabul etmeyen Greenpeace,bütün çalışmalarının kaynağını sadece bireylerden aldığı maddî ve manevî destekle sürdürmektedir.

Kaynakça

  1. Greenpeace .http://www.greenpeace.org/turkey/tr/about/corevalues/ adresinden 23.02.2018 tarihinde erişilmiştir.
  2. Arslan,Hüseyin(2011).SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi SDU Faculty of Arts and Science Sosyal Bilimler Dergisi.Bir “Doğrudan Eylem Hareketi” Olarak Greenpeace (Yeşil Barış)