Düzen Prensibi Olarak Hukuk
İnsanların oluşturduğu toplum mutlaka bir düzene dayanmalıdır. Bu düzenin temelini de hukuk kuralları oluşturur. İnsan topluluğunun olduğu (ibi societas, ibi ius) her yerde hukuk vardır. Hukukun varlığı için, hukuk kurallarına aykırı bir davranış olanağının bulunması gerekir.
Teknik anlamda hukukun tek bir tanımı yoktur. Hukukun fazla sayıda tanımının ortaya atılmış olması nedeniye, meşhur Alman düşünür Immanuel Kant alaycı bir ifade ile "hukukçular, kendi hukuk kavramlarına hala tanım aramaktadırlar" demiştir. Bu ifade günümüzde de geçerlidir çünkü hukukun tam bir tanımını vermek günümüzde de mümkün değildir. Hukukun bir tanımının olamamasının sebepleri arasında onun çok yönlü bir kavram olması yatar. Bir taraftan hukuk toplum içindeki diğer kurallarla (ahlak, görgü, din kuralları) sıkı bir ilişki içindedir ve onlardan tamamen soyutlanması imkansızdır.; diğer taraftan hukuk toplum içindeki işlevini görebilmek için, toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için onun koşullarına uymak zorundadır. Bu nedenle de toplumdaki değişikliklere paralel olarak değişmektedir. Böylece hukuk kuralları her yerde devamlı farklılık gösterir. Nitekim, büyük Fransız düşünür Pascal bu değişiklikleri belirterek "pirenlerin berisine doğru olan, ötesinde hata oluyor" demiştir.
Örnek: Bir endüstri devrimini veya endüstri devrimi ötesini yaşayan bir ülkenin ihtiyaçları ile bir tarım ülkesinin ihtiyaçları farklı olduğu gibi, sosyalist veya liberal ekonomiyi benimsemiş ülkelerin de hukuk düzenleri farklı olacaktır. Aynı esas, totaliter devlet yapısına sahip ülkeler veya ferdiyetçi düzeni benimsemiş ülkeler arasında da geçerlidir.