Muhammed Ali Cinnah
1876 yılında dünyaya gelen Muhammed Ali Cinnah İslam Dünyası içerisinde son yüzyıllarda çıkmış büyük devlet şahsiyetlerinden birisidir. I. Dünya Savaşı’ndan sonraki Hintli Müslümanlar onun dönemine rastladıkları için çok şanslı olmalıydılar. Gandhi ile Muhammed Ali arasında 1944 tarihinde yapılan iki ayrı devlet görüşmelerinden bir netice elde edilememiştir. Gandhi’ye göre bir gerçek vardı; önce İngiliz yönetiminden kurtulmalı sonra bunlar tartışılmalıydı. Muhammed Ali’nin hayatına bakılacak olursa; avukat olmak için 1892 yılında İngiltere’ye gitmiştir ve Londra’nın önemli hukuk okullarından biri olan Lincoln’s Inn’de meslekî eğitimlerine başlamıştır. Burada iyi bir avukatlık eğitimi almakla beraber İngiliz edebiyatı ve şiirini de yakından takip etmiştir. Londra’dan ayırılıp 1896 yılında memleketi Karachi’ye dönmüştür. Daha sonrasında Bombai mahkemelerinde görev alan Cinnah, insanlar tarafından tanınmış ve ünlü bir kimlik kazanmıştır. 1906 yılında Birleşik Krallığa karşı yürütülecek mücadeleyi üstlenen Kongre Partisi’nin toplantısına Muhammed Ali Cinnah da katılmış ve üçüncü defa başkan seçilen Dadabhoy Noaroji’nin sekreterliğini üstlenmiştir. 1909 yılında Müslüman kesimin adayı olarak Emperyal Yasama Konseyi’ne girerek bu durum artık politikada aktif olarak görev yaptığının tezahürü idi. 1937 yılından önce Cinnah, hem Hint bağımsızlığı fikrini hem de Hint-Müslüman birliğini savunan biriydi ancak daha sonrasında bu değişim Cinnah’ın Pakistan’ın kurucusu olmasıyla sonuçlanacaktı. Hintlilerin ve Müslümanların temsilci liderleri olan Gandhi ve Cinnah arasında bazı farklılıklar da bulunmaktaydı; ilk göze çarpan unsurlardan birisi Muhammed Ali Cinnah daha hukukî ve anayasal boyutta hareket edilmesi taraftarı iken, Gandhi’nin fikirleri pratikte uygulanması zor unsurlardı. Gandi “pasif direniş” (non-violent) olarak bilinen daha durağan yolları ilke edinirken Cinnah bunu kabul etmemiştir. Daha sonrasında “kanlı miting ve saldırılar” başlayınca Cinnah, kendi fikirlerinde haklı olduğunu görmüştü. Gandhi ve Cinnah arasındaki fikir ayrılıkları aynı zamanda iki toplum arasındaki birleşme umutlarını da bitiriyordu. Belki de Gandhi ve Cinnah, her iki toplumdaki ayrışmanın lider olarak vücut bulmuş halleriydi. Hintliler ve Müslümanlar arasındaki bu ayrım neticesinde; 1947 yılında Hindistan’ın İngiltere’den ayrı bağımsız bir ulus olmasıyla beraber aynı gün Pakistan da kurulmuştu ve böylece, ayrılık gerçekleşmiş olup Hindistan-Pakistan adında iki devlet, modern ulus devletleri sistemine katılmıştı. Bundan sonra hedef; Pakistan’ı uluslararası ilişkiler sistemine dahil etmek ve onun bütünlüğünü korumaktı. Bu görevi de Pakistan ile özdeşleşen ve Pakistan’ın kurucu lideri olan Cinnah yürütecekti. 15 Ağustos 1947 günü, Pakistan Devleti’nin Resmî Gazetesi’nin ilk sayısı basılmıştı ve böylece Pakistan, bağımsız bir devlet olarak resmen kurulmuştu. Gazetenin ilk sayısında Muhammed Ali Cinnah’a hitaben: “Mohammed Ali Cinnah, majesteleri kral tarafından, Pakistan genel valisi olarak tayin edilmiştir…” Daha sonrasında ise Muhammed Ali Cinnah’ın giderek kötüleşen sağlık sorunları hasebiyle 1948 yılında hayatını kaybetmiştir.
1-Kemal Melek, “Muhammed Ali Cinnah ve Pakistan’ın Kuruluşu”, M. Ali Cinnah’a Armağan, yay. haz. Abdülkadir Karahan, Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1977, s. 70. 2-G. Allana, Bir Milletin Yaratıcısı Cinnah, çev. Ahmet Edip Uysal, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1982, s. 3-29. 3-Celâlettin Güngör, Sömürgeden Ulusa Hint Milliyetçiliğinin Kökenleri, Gazi Kitabevi, Ankara 2001, s. 387. 4-Melek, a.g.m., s. 69. 5-Güngör, a.g.e., s. 339-340. 6-Karahan, a.g.e., s. 71. 7-Allana, a.g.e., s. 478-498.