Vestfalya'ya Giden Sü
Fransa, bir kez daha 1624-1642 yılları arasında Richeliue yönetimi döneminde, Avusturya hanedanının yeniden güçlenmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktı. XVI. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin Orta Asya üzerindeki baskısının da hafiflemesiyle Hansburg'lar yeniden yönünü Almanya'ya çevirmişlerdi. Reformun sarsıcı etkisi, 'katoliklerin tepkisi' olarak adlandırılan ve protestanlara karşı yürütülen bu mücadele Alman prenslerini güçlendirecek ve bu prenslerle imparator arasındaki uzlaşmazlığın simgesi olacaktı. II. Ferdinand'ın sınırsız saltçı iktidar altında birleşmiş bir Almanya düşü, 1618-1648 yılları arasındaki Otuz Yıl Savaşı'na sebep olacaktı. Bu tasarının gerçekleşmesiyle Fransa'nın yanı başında büyük bir imparatorluk meydana gelmesi tehlikesini Richeliue gözardı etmeyecek ve ülkesini seferber edecekti. [1]
Katolik kiliselerini zayıflatan ve yeni Hıristiyan mezheplerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayan reformasyon hareketleri sonucunda, Kilise baskısından kurtulmak isteyen Alman prenslerinin yeni mezhepleri benimsemesi kısa süre içerisinde kilise ve Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu için tehdit unsuru haline gelmiştir. Yanana dini zıtlıklar ve savşlar için Augsburg Barışı (1555) imzalanmasıyla hükümdarlar dini lider konumuna geçerek kilisenin de devlet kontrolü altına girmesi sağlanmıştır. Augsburg Barışı, 1618 yılında istikrarsızlığa sebep olduğu gerekçesiyle modern uluslararası ilişkilerin başlangıcı Kabul edilen Vestfalya Antlaşması’nın imzalanmasına sebep olacak olan Otuz Yıl Savaşları patlak vermiştir. Bu savaşlar hem dini hem de siyasi nitelik taşımaktadır. Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu farklı etnik gruplardan oluşan ve din çatısı altında birleşen bir vatandaş kitlesine sahip olmakla beraber, ortaya çıkan mezhepler bu farklı kitleleri biribirine düşürmeye yetmiştir. Bu savaşlar içerisinde, devletler dini araç olarak kullanmaktan çekinmemişlerdir. Fransız Başbakanı Kardinal Richelieu, bunu en iyi şekilde kullanarak Fransa’nın çıkarları doğrultusunda her türlü ittifakı yapmıştır. Avrupa siyasi tarihinde önemli rol sergileyen Kutsal Roma-Cermen İmparatoru II. Ferdinand, Latolik Habsburg hanedanının bir üyesi olarak Fransa’nın etrafını çevreleyerek Avrupa’nın birçok yerinde hüküm sürmekteydi. Bu durum Richelieu’nun bu imparatorluğa karşı tavır almasına ve önemli ittikfalarla onu dizginleme yolunu gitmesiye sevketti. Dolayısıyla, Richelieu devletlerarası ilişkiler din faktörü yerine “raison d’etat” ilkesini benimseyerek devlet çıkarlarını ön planda tutmaya vurgu yapmaktaydı. Richelieu yaptığı bu politikayla günümüzdeki ulus-devlet anlayışının temllerini atmıştır.
Otuz Yıl Savaşları’na katılan ve dönemin büyük devletleri olan İspanya ve Avusturya Habsburgları, İsveç, Danimarka ve Fransa, bazısına küçük Alman prensliklerinin de katılmasıyla tarihte beş büyük savaş gerçekleşmiştir ve 1648’de otuz yıl süren bu kaos ortamına Vestfalya Antlaşması ile sonlandırmışlardır. Vestfalya Antlaşması, Habsburg elçilerinin Fransa ve İsveç’le ayrı ayrı imzaladıkları ikili antlaşmaların toplamına verilen genel addır. Buna rağmen, Vestfalya Antlaşması, 1815’teki Viyana Kongresi’nde uygulanacak olan “Konferans Diplomasisi” için bir esin kaynağı olmuştur. [2]
((Kaynakça))