Güç
Güç, başkalarının davranışlarını etkileyebilme potansiyeli ya da yeteneğidir. [1] Realizm'in önemli temsilcilerinden Morgenthau, politikayı bir güç mücadelesi olarak tanımlar. Başta realistler olmak üzere uluslararası ilişkiler üzerine düşünen ve sorgulayan akademisyenler tarafından da gücün ihtiva ettiği ilk anlam askeri güçtür. Ancak gücün askeri güç yanında birçok unsuru vardır: GSYİH, meşruiyet, ekonomik güç, kültürel güç, jeopolitik, bilim ve teknolojide gelişmişlik vb.
Eğer bir devletin değerleri, başka devletler arasında yaygınlaşırsa yumuşak güç devreye girer. Örneğin; Amerikan destekli film kültürü tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Dolayısıyla uluslararası ilişkilerde hakimiyet ilkesi, güç uygulamanın tek yolu değildir. Karşılıklılık ve kimlik ilkeleri de işe yarayabilir. [2]
Güç kavramı mutlak değildir; daha ziyade göreli bir kavramdır. A devleti B devletine aksi halde yapmayabileceği bir şeyi yaptırabildiği halde B devleti A devleti üzerinde böyle bir etkiye sahip değilse A'nın B'den daha güçlü olduğunu ifade etmek mümkündür. [3] Ancak bu durumun istisnaları da olabilir. Örneğin; 2011 yılında Libya'da Kaddafi'ye karşı savaşan devrimcilerin ağır silahlara sahip yönetim karşısında mağlup olduktan sonra NATO desteğiyle galip olması. [4] Dolayısıyla, askeri anlamda daha güçlü olan devletin mutlak surette savaş kazanacağı algısı doğru değildir. Burada da yukarıda değindiğimiz 'gücün göreli olması' unsuru devreye girer.