Ulus Devlet
Ulus kavramı, aynı coğrafi sistemlerde yaşayan insanların birbirleriyle etkileşim içinde oldukları ve dil, tarih, coğrafya, etnik köken ve kültür birliği oluşturdukları toplulukları betimler.[1] Bu bağlamda ulus kavramı, insanların kimliklerini tanımlayan bir terim haline gelir. Bu terim insanlardan ve onların oluşturdukları kültürlerden etkilenmeye açık olduğu için sosyal olarak yapılandırılmış bir terimdir ve insanların birbirlerinden farklı uluslar altında ayrılıp aynı zamanda benzer kültürel yapılara sahip insanların da aynı ulus çatısı altında birleşmelerini sağlar.[2] Bottomore’a göre ulus kavramını açıklayan 5 temel özellik bulunur. Bunlar bu kavramın etnik köken ile olan ilişkisine, bireylerin katılımlarını isteklerine bıraktığına, oluşumunun tarihin belirli bir noktasında başladığına ve bu sürecin devam ettiğine aynı zamanda da değişime ve etkileşime açık olduğuna, coğrafi ve ekonomik faktörlere bağlı olduğuna ve siyasal bir kavram olduğuna vurgu yapar.[3] Bu anlayışlar için bir topluluğun ulus olarak değerlendirilmesi için ortak dil, tarih, kültür, ortak duygu ve beraberlik hissi de gerekli görülür. Devlet kavramı ise siyasal bir örgütlenmeyi işaret eder. Sözlük tanımına bakıldığında ise devlet kavramı halk, ülke ve hakim bir siyasal gücün oluşumundan oluşan bir siyasal örgütlenmedir.[4]
Ulus Devlet kavramı ise özellikle imparatorlukların çöküşü ile uluslararası sistemi yöneten devlet sistemi haline gelmiştir. Bu devlet yapısının temeli olarak Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi ile 19. Yüzyılın sonu ve 20. Yüzyılın başından itibaren daha da yaygınlaşan milliyetçilik ideolojisinin yayılması gösterilebilir.[5] Milliyetçilik anlayışı, her ulusun kendi yönetimi içerisinde bağımsız olarak yönetilebilme ve bu hakkın bir politik güç kaynağı olduğunu vurgular.[6] Bu bağlamda, öncesindeki imparatorluklar sisteminde ülkeyi bir ailenin veya hükümdarın yönetmesi yerine, insanları toplumların kendi yapılarına bağlayan bir olgu oluşur. Bu olgu, insanların uluslarının özgürlüğünü, egemenliğini ve çıkarlarını göz etmelerini sağlar. Bottomore ise ulus devletlerin oluşumunu iki temel unsura dayandırır. Bunlardan birincisi, monark sistemlerin 16. Yüzyıl ile 18. Yüzyıl arasında merkezi otoritelerini güçlendirmeleri, diğerini ise halk egemenliğinin sağlanmasını ve monarkların baskısından dolayı değil halkı birbirine bağlayan başka bir faktörün oluşmasını sağlamaya çalışan milliyetçilik akımı olarak vurgular.[7]
Bu bağlamda, ulus devletin oluşumunu sağlayan ekonomik, siyasal ve kültürel faktörler gözlemlenmektedir. Ekonomi temelli bakış açısına göre, ulus devlet anlayışının oluşması için gereken ulus ve millet faktörleri yerine, ilk olarak sermaye ve devlet ilişkisi kurulmalıdır.[8] Bu bağlamda devlet kavramı sermayeyi sağlayan bir etmen olarak yorumlanırken, ulus kavramı ise farklı etnik kökenlere sahip insanlardan ücretsiz gelir ve üretim sağlayabilmek için kullanılan bir terim haline gelir. Wallerstein bu durumu kapitalizmin beraberinde getirdiği eşitsizlik ve özgürlüğün doğal bir sonucu olarak yorumlar.[9] Bu bakış açısına göre milliyetçilik ve ulus devlet anlayışı, egemen devletlerin kendi güçlerinin diğer ülkeler üzerindeki etkilerini arttırmak için kullanılan ideolojik bir araç olarak yorumlar.[10]
Kültürel temelli bakış açısı, Weber’in bakış açısıyla da açıklanır. Bu tutuma göre, bir milletin temeli oluşturan faktör etnik kökenler kültürel birikimlerdir.[11] Bu bağlamda ulus, tarihsel bir bikirim ve oluşum haline gelir. Etnisite gibi sadece biyolojik temellere dayanan bir kavramı da kapsarken, genel ilgilendiği nokta insanların ortak paylaştıkları tarih ve kültürdür. A.D. Smith de ulus devlet kavramının oluşumunda ulus kavramını ortak paylaşılan bir kültür şeklinde yorumlar. Bu bağlamda Smith’e göre ulus devlet kavramı Fransız ve Amerikan devrimleriyle Avrupa’da hakim olmaya başlamıştır. Ayrıca, bir ulus kavramının oluşması için bir toprak bütünlüğü ve hakimiyeti, üyelerinin ilk politik bağının sadakatle sağlanması gerektiği, ulusların oluşmasında bir milletin gerekliliği ve bu yapının oluşmasında elit ve liderlerin büyük bir rol oynaması gerektiği ve ulusun sosyal ve politik kararların alınmasında büyük bir rolünün olduğu noktalarını vurgular.[12]
Hazırlayan: o-Staj Sosyoloji Çalışmaları Stajyeri Selin Özışık
- ↑ James, Paul. (1996). Nation Formation: Towards a Theory of Abstract Community. Londra: Sage Publications. Vol 1.
- ↑ Oğuz, Esin. (2011). Toplum Bilimlerinde Kültür Kavramı. Edebiyat Fakültesi Dergisi. Cilt. 29. Sayı. 2. ss. 123-138.
- ↑ Aslan, Mehmet ve Sağ, Vahap. (2001). Ulus, Uluslaşma ve Ulus Devlet. C. Ü. Sosyal Bilimler Dergisi. ss. 172-183.
- ↑ Aslan, Mehmet ve Sağ, Vahap. (2001). Ulus, Uluslaşma ve Ulus Devlet. C. Ü. Sosyal Bilimler Dergisi. ss. 172-183.
- ↑ Smith, Antony. (2010). Nationalism: Theory, Ideology, History. ss. 25-30.
- ↑ Finlayson, Alan. (2014). Nationalism in Political Ideologies: An Introduction. Routledge. ss. 100-102.
- ↑ Aslan, Mehmet ve Sağ, Vahap. (2001). Ulus, Uluslaşma ve Ulus Devlet. C. Ü. Sosyal Bilimler Dergisi. ss. 172-183.
- ↑ Aydın, Rıfat. (2018). Ulus, Uluslaşma ve Devlet: Bir Modern Kavram olarak Ulus Devlet. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi. ss. 229-256.
- ↑ Balibar, E. ve Wallerstein, I. (2013). Ulus Biçimi: Tarih ve İdeoloji. Irk Ulus Sınıf.
- ↑ Aydın, Rıfat. (2018). Ulus, Uluslaşma ve Devlet: Bir Modern Kavram olarak Ulus Devlet. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi. ss. 229-256.
- ↑ Weber, M. (2014). Bürokrasi ve Otorite. (Çev. H. B. Akın). Liberte Yayınları.
- ↑ Aydın, Rıfat. (2018). Ulus, Uluslaşma ve Devlet: Bir Modern Kavram olarak Ulus Devlet. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi. ss. 229-256.