Sert Güç
Soğuk Savaş döneminde yaygın olarak görülen sert güç, bir ülkenin ulusal gücü denilince akla gelen ilk şey olarak sadece askeri kapasitesini temsil ederdi. Bu kapsamda birliğe katılacak kişi sayısı, cephane miktarı, füze sayısı, askeriye ayrılan bütçe, askeri teknoloji kapasitesi benzeri yalnızca askeri güvenlik konuları öne çıkmaktaydı. Ülke güvenliğinin temel dayanağını Silahlı Kuvvetler oluşturmaktaydı [1]. Keza bu durum bugün de böyledir. Askeri kapasitenin varlığının güvenlik sağlayacağını ve bunun da diğer ülkeler üzerinde caydırıcı etki yaratarak barışın sürmesini sağlayacağı savunulmaktaydı. Bu durumun aksini savunup, artan askeri kapasitenin güvenlik ikilemine neden olduğunun savunanlar da mevcuttur.
Askeri güç ve ekonomik güç unsurlarının hedef alınan ülkeyi zorla ikna etme, caydırma gibi amaçlarla kullanılması sert gücün kullanılması anlamına gelmektedir. Dış politika çıkarları adına bu yönteme başvuran ülkeler mevcuttur. ABD’nin 20 Mart 2003′te askeri güç kullanarak Irak’ı işgali en temel örneklerdendir [2]