Sosyal Demokrat Devletler

TUİÇ Sözlük sitesinden
Dikmenselin (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 04.33, 28 Ekim 2020 tarihli sürüm ("Sosyal demokrat devlet, Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra doğdu ve 1970'lere kadar, kapitalist ekonomiler büyüdü, aynı zamanda sosyal..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Sosyal demokrat devlet, Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra doğdu ve 1970'lere kadar, kapitalist ekonomiler büyüdü, aynı zamanda sosyal haklar tanındı ve refah devleti uygulandı.

Sosyal demokrasi, başlangıçta toplumun kapitalizmden sosyalizme barışçıl bir evrimsel geçişini yerleşik politik süreçler kullanarak savunan politik ideoloji. Sosyal demokrasi, artan bir biçimde devrimci sosyalizmin aksine demokratik sosyalime işaret etmek için kullanılıyordu. [1] 20. yüzyılın ikinci yarısında, üretim araçlarının ve kapsamlı sosyal refah programlarının devlet mülkiyetinden ziyade genellikle devlet düzenlemesini benimseyen doktrinin daha ılımlı bir versiyonu ortaya çıktı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra, sosyal demokrat partiler Batı Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde- örneğin Batı Almanya, İsveç ve Büyük Britanya- iktidara geldiler ve modern Avrupa sosyal refah programlarının temellerini attılar. Sosyal demokrasi, ekonomik büyümeyi ve adil geliri daha da ilerletmek için yeterli olarak iş ve sanayinin devlet düzenlemesi hedefini giderek daha fazla benimsedi.

İskandinav refah devletleri, genel olarak, kapsamlı ve evrensel kapsama ve nispeten eşitlikçi fayda yapılarına sahip, kamu tarafından finanse edilen ve yönetilen programlarla karakterize edilir. Geleneksel olarak, hem işe yönelik vurgular hem de tam istihdamı vurgulayan ekonomi politikaları açısından, yeniden dağıtıcı genel vergiler ve güçlü iş yönelimleri ile desteklenmişlerdir. En yaygın örnekler Norveç'in İskandinav ülkeleri, İsveç, Danimarka, İzlanda ve Finlandiya'dır. Güçlü bir piyasa ekonomisini büyük bir refah devleti ve güçlü sendikalaşma ile birleştirerek çok fazla hükümet müdahalesi olmadan işçi haklarına izin verirler. İskandinav Modeli, hükümetin nerede ve nerede müdahale etmemesi gerektiğini bilmekte en iyisidir ve bu nedenle en iyi örnektir.


  1. Andrew Heywood, "Siyasi İdeolojiler", çev: Ahmet K. Bayram, Özgür Tüfekçi, Hüsamettin İnaç, Şeyma Akın, Buğra Kalkan, (Ankara: Adres Yayınları, 2013)