Toplumsal Cinsiyet
Toplumsal cinsiyet kavramı biyolojik özellik olan cinsiyet üzerinden toplumun atfettiği bir roldür. Her birey kültürün içine doğar ve sosyalizasyon ile kültürün kurallarını sınırlarını çizgilerini öğrenerek kendisinden beklenenleri öğrenir. Kültürel anlamda toplum varlığını hem de yaratılan toplumsal düzenin korunmasını sağlanır. Bu noktada anne rahmine düşüp, cinsiyet var olduğu andan itibaren bireylere toplumsal düzenin sonucu olan “kadınlık” ya da “erkeklik” rolleri işlenmeye başlanır. Birey toplumsal cinsiyet olarak kavramlaştırılan yaratılan kültürün bekçilerinden biriyle karşı karşıya kalmaktadır. "Gender" yani toplumsal cinsiyet kavramını ortaya atan radikal feminizm görüşüne sahip akademisyen Ann Oakley’dir. Oakley toplumsal cinsiyet kavramının kültüre ile bağlantılı olduğunu dile getirirken, kadın ve erkeğin toplum içinde sınıflandırılması anlamına geldiğini vurgulamıştır.[1]
Toplumsal cinsiyetin yaşanılan bir kültürün bireye yüklediği anlamlar olduğunu belirtilse de söz konusu rollerin zamandan zamana, toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Erkek egemenliğinin yani erkeğin “yönettiği” bir toplumda cinsiyetlere atfedilen roller ile, kadının “yönetici” olarak kabul gördüğü toplumdaki roller pek tabii aynı değildir. Yaratılan düzenin devamlılığı için ve bireyin sosyal bir varlık olmasından kaynaklı olarak birbirlerini bütünleyen roller öğretilmektedir. Yaşadığımız dünyada ise erkek egemenliğinin yaygın olması sonucunda kadınsılığa “tamamlayıcı” erkeksiliğe ise “tamamlanan” roller yazılmıştır. Yani erkek “güçlü” kadın ise “korunması gereken” olarak görülmektedir. Birçok toplumda bebeklik döneminden itibaren odamızın renginden bize alınan oyuncaklara, öğretilen kelimelerden toplumda bize ayrılan yere kadar her şey bu ayrıma göre belirlenmektedir.
"Kız ya da oğlan doğulur, kadın ya da erkek olunur" (Agacinski, 1998 akt; Yılmaz, 2014: 7).[2] Bu ifadeyle günlük hayatta birbirleri yerine oldukça sık kullanılan toplumsal cinsiyet ve cinsiyet kavramlarının arasındaki farklılığı göz önüne konmaktadır. Biyolojik cinsiyet üzerinden toplumun insanlara sosyalizasyon sürecinde öğrettiği davranışlar ile bireyler “kadınsı” ve “erkeksi” kavramlarıyla hareket etmeyi öğrenmektedir. Kız bebeğe pembe, oğlan bebeğe mavi patik alma eğilimi tam olarak içselleştirilen rollerin bir sonucudur.
Hazırlayan: o-Staj Sosyoloji Çalışmaları Programı Stajyeri Nilay Hırlakoğlu
Kaynakça
- ↑ Yavuz, Öznur. Kadınların Toplumsal Hayata Katılımında Yerel Yönetimlerin Rolü. (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: T.C İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı. 2015.
- ↑ Yılmaz, Sinem. Toplumsal Cinsiyeti İnşa Eden Bir Kurum Olarak Medya; Reklamlar Aracılığıyla Ataerkil İdeolojinin Kadın Bedeni Üzerindeki Tahakkümü. (Yüksek Lisans Tezi), Muğla: T.C Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji. 2014.