Uluslarüstücülük
Uluslar-üstücülük, ulus-devletin otoritesinden "daha yüksek" ve kendi iradesini ulus-devlet otoritesine dayatma yeteneğine sahip bir otoritesinin varlığı demektir. Uluslar-üstücülük bu anlamda yönetimlerarasıcılıktan farklılaşır çünkü yönetimlerarasıcılık, uluslararası işbirliğine, sadece tekil devletlerin egemen bağımsızlıkları temelinde izin vermektedir. Açıkcası, imparatorluklar, çeşitli kültür koleksiyonlarını, etnik grupları ve milliyetleri kapsayan siyasal tahakküm yapıları olduklarından uluslar-üstü organlardır; oysa uluslar-üstücülük genellikle devletler arasında gönüllü anlaşmayla kurulmuş olan ve sınırlı ve spesifik işlevleri yerine getiren uluslararası organları ifade etmektedir. Bu yüzden, uluslar-üstü organların en iyi örnekleri içinde, egemenliğin, merkezi organlar ile çevre organları arasında paylaşıldığı Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası federasyonlar vardır. Ancak AB, yönetimlerarası ve uluslar-üstü öğelerin bir karmasını kapsadığından sınıflandırılması güç bir organdır ve bu yüzden daha doğru biçimde federal olmaktan çok federalleştiren bir organ olarak tanımlanmaktadır.
Uluslarüstücülüğün ortaya çıkışı 1945 sonrası dünya siyasetinin en öne çıkan özelliklerinden biri olmuştur. Uluslar-üstücülük, özellikle ekonomik ve güvenliğe ilişkin konulara, ama aynı zamanda çevrenin korunması gibi konulara ilişkin karar alımında devletlerin artan karşılıklı bağımlılığını ve küreselleşmenin, devlet egemenliği nosyonunu muhtemelen gereksiz hale getirmiş olduğunun kabul edildiğini ifade etmektedir. [1]
- ↑ Andrew Heywood,Siyasetin ve Uluslararası İlişkilerin Temel Kavramları,2015: Palgrave Macmillan.