"Savaşın Sonuçları" sayfasının sürümleri arasındaki fark
1. satır: | 1. satır: | ||
İsrail ile Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye arasında ayrı ayrı imzalanan bu mütakere antlaşmaları, barış antlaşmaları değildir. Söz konusu antlaşmalarla sadece savaş haline son verilmiş oluyordu. | İsrail ile Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye arasında ayrı ayrı imzalanan bu mütakere antlaşmaları, barış antlaşmaları değildir. Söz konusu antlaşmalarla sadece savaş haline son verilmiş oluyordu. | ||
− | Birinci Arap-İsrail Savaşı'ndan en kazançlı çıkan ülke İsrail'di. Ürdün dışında diğer Arap ülkelerine karşı kazanarak sınırlarını genişletti. Ayrıca, 1947'de bölgede 650 bin civarında olan Yahudi nüfus, 1949 yılı sonunda 758 bine ulaştı. | + | Birinci Arap-İsrail Savaşı'ndan en kazançlı çıkan ülke İsrail'di. Ürdün dışında diğer Arap ülkelerine karşı kazanarak sınırlarını genişletti. Ayrıca, 1947'de bölgede 650 bin civarında olan Yahudi nüfus, 1949 yılı sonunda 758 bine ulaştı. |
İsrail'in Orta Doğu'da ayrı bir devlet olarak ortaya çıkması ve önemli sınır genişlemeleri, günümüze kadar devam edecek olan Filistin meselesini Orta Doğu politikasının en ciddi meselesi haline getirdi. | İsrail'in Orta Doğu'da ayrı bir devlet olarak ortaya çıkması ve önemli sınır genişlemeleri, günümüze kadar devam edecek olan Filistin meselesini Orta Doğu politikasının en ciddi meselesi haline getirdi. | ||
Savaş sonunda imzalanan mütareke antlaşmalarından sonra BM Genel Kurulu'nun 11 Mayıs 1949'da 37 lehte, 12 aleyhte ve İngiltere'nin de dahil olduğu 9 çekimser oyla aldığı karar uyarınca İsrail, BM üyeliğine kabul edildi. | Savaş sonunda imzalanan mütareke antlaşmalarından sonra BM Genel Kurulu'nun 11 Mayıs 1949'da 37 lehte, 12 aleyhte ve İngiltere'nin de dahil olduğu 9 çekimser oyla aldığı karar uyarınca İsrail, BM üyeliğine kabul edildi. | ||
19. satır: | 19. satır: | ||
Arap çekilmesi başladıktan sonra bu İsrail terör örgütü Haganah tarafından da teşvik edildi. Haganah, İsrail devletinin içini güvenlik altına almak ve BM'nin kararlaştırdığı sınırların dışındaki Yahudi yerleşim birimlerini güvenceye almak amacıyla karşı çıkabilecek Arap köylerine karşı "D Planı" adıyla anılan bir kampanya başlattı. Plan "Arap köy ve kasabalarının fethine ve sürekli işgaline ya da yok edilmesine" imkan vermekteydi. | Arap çekilmesi başladıktan sonra bu İsrail terör örgütü Haganah tarafından da teşvik edildi. Haganah, İsrail devletinin içini güvenlik altına almak ve BM'nin kararlaştırdığı sınırların dışındaki Yahudi yerleşim birimlerini güvenceye almak amacıyla karşı çıkabilecek Arap köylerine karşı "D Planı" adıyla anılan bir kampanya başlattı. Plan "Arap köy ve kasabalarının fethine ve sürekli işgaline ya da yok edilmesine" imkan vermekteydi. | ||
− | + | <ref>Armaoğlu, ''Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları'', s.104 </ref> | |
− | |||
− | <ref>Armaoğlu, ''Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları'', s.104</ref> | ||
<ref>Ribhi Halloum (Abu Firas) Belgelerle Filistin: Dün-Bugün-Yarın, Alan Yayıncılık,1.B., İstanbul, 1989.</ref> | <ref>Ribhi Halloum (Abu Firas) Belgelerle Filistin: Dün-Bugün-Yarın, Alan Yayıncılık,1.B., İstanbul, 1989.</ref> |
00.39, 31 Ocak 2018 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
İsrail ile Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye arasında ayrı ayrı imzalanan bu mütakere antlaşmaları, barış antlaşmaları değildir. Söz konusu antlaşmalarla sadece savaş haline son verilmiş oluyordu. Birinci Arap-İsrail Savaşı'ndan en kazançlı çıkan ülke İsrail'di. Ürdün dışında diğer Arap ülkelerine karşı kazanarak sınırlarını genişletti. Ayrıca, 1947'de bölgede 650 bin civarında olan Yahudi nüfus, 1949 yılı sonunda 758 bine ulaştı. İsrail'in Orta Doğu'da ayrı bir devlet olarak ortaya çıkması ve önemli sınır genişlemeleri, günümüze kadar devam edecek olan Filistin meselesini Orta Doğu politikasının en ciddi meselesi haline getirdi. Savaş sonunda imzalanan mütareke antlaşmalarından sonra BM Genel Kurulu'nun 11 Mayıs 1949'da 37 lehte, 12 aleyhte ve İngiltere'nin de dahil olduğu 9 çekimser oyla aldığı karar uyarınca İsrail, BM üyeliğine kabul edildi.
İsrail'in Birleşmiş Milletlere Katılması
11 Mayıs 1949 Genel Sekreterin İsrail’in Birleşmiş Milletlere üyelik için yaptığı başvurusuyla ilgili raporu alınarak, Güvenlik Konseyinin İsrail’in barışsever bir ülke olduğu ve Sözleşmenin içerdiği zorunlulukları yerine getirmeye istekli ve muktedir olduğu değerlendirmesi dikkate alınarak, Güvenlik Konseyinin Genel Kurula İsrail’in Birleşmiş Milletleri üye olarak kabul etmesini tavsiye etmesi dikkate alınarak, İsrail devletinin, "Birleşmiş Milletler Sözleşmesini koşulsuz kabul ettiği ve Birleşmiş Milletler üyesi olduğu günden başlıyarak onlara saygı göstereceğini" ilan etmesi de dikkate alınarak, 29 Kasım 1947 (bölünme) kararım ve 11 Aralık 1948 (mültecilerin yurda dönmesi) kararını anımsayarak ve İsrail Hükümeti temsilcilerinin söz konusu kararların uygulanması yolunda Ad Hoc Siyasal Komiteye yaptığı açıklamaları ve ifadesini dikkate alarak. Genel Kurul,
1. İsrail’in barış sever bir ülke olduğuna ve Sözleşmenin içerdiği zorunlulukları yerine getirmeye istekli ve muktedir olduğuna karar verir,
2. İsrail’in Birleşmiş Milletlere üye olmasına karar verir. Lehte 37, aleyhte 12 (Irak , Lübnan, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye ve Yemen dahil), çekimser 9 (Birleşik Krallık dahil.)
Birinci Arap-İsrail Savaşı'nın yukarıda sayılan sonuçlarının yanı sıra ortaya çıkardığı ve günümüze kadar çözülmemiş olarak devam eden en önemli sonuçları "mülteciler" ve "Kudüs" meselelerine ilişkindir. Savaşın başlamasıyla, bir yandan Yahudilerin şiddetinden kaçmak suretiyle diğer yandan da İsrail ile savaşan Arap ülkelerinin istemeleri nedeniyle* yüz binlerce Filistinli Arap yurdunu terk etti ya da etmek zorunda kaldı. Bunlar ya komşu Arap ülkeleriyle ya da Filistin'in Arap nüfusunun yoğun olduğu bölgelere sığındılar. Mültecilerin o zamanki sayıları hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte ciddi boyutlarda olduğu bilinmektedir. Arap çekilmesi başladıktan sonra bu İsrail terör örgütü Haganah tarafından da teşvik edildi. Haganah, İsrail devletinin içini güvenlik altına almak ve BM'nin kararlaştırdığı sınırların dışındaki Yahudi yerleşim birimlerini güvenceye almak amacıyla karşı çıkabilecek Arap köylerine karşı "D Planı" adıyla anılan bir kampanya başlattı. Plan "Arap köy ve kasabalarının fethine ve sürekli işgaline ya da yok edilmesine" imkan vermekteydi.