"Kırım-kafkas Göçleri" sayfasının sürümleri arasındaki fark
Dikmenselin (mesaj | katkılar) |
Dikmenselin (mesaj | katkılar) |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
− | + | [[Dosya:Kırım - Kafkas Göçleri.jpg|küçükresim|sağ|Kırım - Kafkas Göçleri]] | |
− | [[Dosya:Kırım - Kafkas Göçleri.jpg|küçükresim|sağ|Kırım - Kafkas Göçleri | ||
=Kırım ve Kafkasya= | =Kırım ve Kafkasya= |
18.35, 3 Temmuz 2021 tarihindeki hâli
Kırım ve Kafkasya
Kırım ve Kafkasya coğrafyaları Avrasya’yı Akdeniz’e bağlayan önemli bir köprü ve zengin ekonomik kaynakları nedeniyle ise dikkatleri üzerine çeken önemli bir yere sahiptir. Tarihin ilk dönemlerinden beri etnik ve kültürel çeşitliğe sahiptir. Kırım ve Kafkasya’nın ticari açıdan da önemi büyüktür. Kırım ve Kafkasya bölgeleri, güneyin verimli hilaline ulaşabilmek için bir geçit niteliği taşımaktaydı. Bölgede Romalılar - Persler ve İskitler'in mücadelesinin yerini Ortaçağ’da Bizans- Sasani ve Hazarlar’a bırakmıştır. Altınordu Devleti’nin Rusların güneye yönelmesini engellemesi üzerine Timur Altınordu’yu mağlup etmiştir. Bunun üzerine siyasi iktidarsızlık ortaya çıkmıştır. Ruslar durumdan yararlanarak genişleme politikasını uygulamışlardır ve böylece, İdil Havzası ve İpek Yolu’nun bir bölümü Rusların himayesine geçmiştir. [1]
Göçler
17. Ve 18. Yy da Kırım ve Kafkasya, Osmanlı- İran – Rusya savaşına şahit olmuştur. Küçük Kaynarca Anlaşması Kırım’ın dini bakımdan halifeye bağlanması Rusya’nın stratejilerini güçlendirmiştir. II: Katerina döneminde Ruslar, Kafkasya’da ilerlemişler ve Kırım’ın Osmanlı Devleti’nden ayrılmasının ardından Ruslar gözlerini Kafkasya’ya dikmişti. 1792 yılında Yaş Anlaşması ile Rusya, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu onaylamıştır. 1829 Edirne Anlaşması ile ise Osmanlı Kafkasya’daki haklarından tamamen vazgeçmiştir. Bu sırada, çeşitli tarihlerde Kırım ve Kafkasya halkı Osmanlı ülkesine göç ettirilmiştir. Rusya tarafından zorla göç ettirilen halk, çeşitli zorbalıklara maruz kalmıştır. Bunun nedeni ise halkı göçe zorlamak ve bölge halkına elverişli toprakları bırakmamaktı. 1800 yılına kadar 500 bin kişi göç ettirilmiştir. 1812 yılında ise yeni bir dalga meydana gelmiştir. 1828’de 200 bin kişi Osmanlı Devleti’ne akın etmiştir. Osmanlı Devleti ise bu halka kucak açmış ve kendi ülkesine kabul etmiştir. [2]
1856-1857, 1860-1865 yıllarında Kırım Kafkasyalılar memleketlerini terk etmişlerdir. Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı ülkesine 1853-1856 Osmanlı-Rus Kırım Savaşı ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında göç hareketi hızlanmıştır. Bu savaşlar sonrasında Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı ülkesine 3 milyona yakın göçmen gelmiştir. Osmanlı Devleti, bu göçmenlerin bir kısmını yeni yerleşim birimlerine iskân ederken, bir kısmını da azar azar mevcut yerleşim birimlerine yerleştirmiştir. Böylelikle hem kendi devletinin ekonomisini sağlayacak hem de göçmenleri rahat ettirebilecek bir politika izleyebilecekti. Fakat özellikle göçmenlerin getirdiği mali yük savaş zamanında gelen göçmenler için daha yetersiz yiyecek ve daha yetersiz sağlık imkanı olarak geri dönecekti. Yapılan yardımlar zaman zaman yetersiz kalmış ve bunun yanı sıra tahsis edilen araziler ihtiyaca cevap verememiştir. Bu nedenle iskân ile sağlanan şartların yeterli olmamasından göçmenlerden bazıları başka vilâyetlere dağıtılmış bazıları ise geldikleri yerlere geri dönmek zorunda kalmışlardır. Farklı vilayetlere yerleştirilen göçmenler arasında Kırım ve Kafkasya’dan yerleştirilen Tatar, Çerkez ve Çeçen gruplar da mevcuttur. [3]
Sonuçları
Diğer tarihlerde de inişli- çıkışlı olan göç hareketleri, 1860 yılında yazışmaların yapılması, masrafların karşılanması, muhacirlerin iskan edilmesi sorunların çözülmesi ile “ Muhacir Komisyonu” kurulmasını sağlamıştır. Bunun sonucunda memurlar atanmıştır. 1856- 1876 yıllarında Osmanlı Devleti’ne göç eden Kırım ve Kafkas muhacirleri Anadolu ve Rumeli’nin farklı vilayetlerine iskân ettirilmişlerdir. Göçe maruz kalan insanların evlerini, işlerini, mallarını bırakıp Osmanlı Devleti’ne gelmeleri insanlarda maddi manevi çok büyük bir yıkıma sebep olmuştur. İnsanların yanı sıra Osmanlı Devleti’ni de mali anlamda zora sokmuştur. Göç eden insanların bulundukları yere alışmaları ve devletin kurallara uymaları zaman almıştır. Bunun dışında iskan durumunun istenilen düzeyde olmaması bazı bölgelerde aksamalara neden olmuştur. Bu durumda ise zor durumda kalan göçmenler vatanlarına derin özlem duymuşlardır.
Bazı bölgelerde göç edenlere kötü davranılması iç karışıklığı tetikliyordu. Büyük kitleler halinde Osmanlıya göç eden halkın kurulan komisyon aracılığı ile çalışma hayatını, eğitimini ve yaşamını düzenlemeye çalışılmıştır. Askerlikten muaf tutulan sonrasında 10 yıl boyunca vergi alınmayan göçmen halkın Osmanlı’ya üretici durumuna getirilmesi amaçlanmıştır. Bazı bölgeler de göç esnasında salgın hastalıklar baş göstermiştir. Osmanlı Hazinesinin sınırlı imkânlarından dolayı gelen insanlara verilen yetersiz yiyecek ve sağlık bakımı sonucunda ölüm oranı %30’lara çıkmıştır.
Osmanlı Devleti tarafından göçmenleri zor duruma sokacak her türlü duruma karşı önlem almak amaçlanmıştır. Kış gelmeden iskan ettirilen göçmenler ortada bırakılmamıştır. Bununla birlikte Osmanlı’nın yardımı özendirme stratejisi olumlu karşılanmış ve göçmenlerin diğer yayılım sağladığı bölgelere de geçmiştir. Osmanlı bu olumlu stratejiyi izlerken iskan memurlarının ilgi ve alakadan yoksun olması yeni sorunlara yer açmıştı. Muhacirler geçinebilmek için az ücretle çok çalıştırılmak zorunda kalmaya başlamışlardı. Bazı aşiretler olumlu bazıları ise muhacirlere karşı kötü bir davranış sergilemişlerdir. Hükümet, Kafkas halkları içerisinde muteber ve hatırı sayılır insanlardan güvenliği sağlayacağına dair sözler almıştı. [4]
Göçler sonucunda her ne kadar olumlu olumsuz durum yaşanmışsa da göç edenler açısından zorluklar hiç bitmemiştir. Dillerini bilmedikleri bir bölgede açlık, hastalık ile mücadele ederken adaptasyon süreci de zorlu olmuştur. Bunun yanı sıra 1877-187 Türk-Rus savaşı sonunda buralardan da göç etmek zorunda kalan Kafkas muhacirler, yeniden zulme ve sefalete maruz kalmıştır. [5]
Osmanlı Devleti’nin yenik düşmesi sonucunda muhacirler kendilerini daha da karmaşık bir durumun içerisinde bulmuşlardır. Rusya Kafkasya’yı işgal ettikten sonra buradaki bölge halkı Anadolu Türklüğünün bağını kesmiştir. 1864’ten 1918 yılına kadar Kafkasya’da Şeyh Şamil gibi önemli bir lider çıkmamıştır. Bu da Rusya’nın politikalarını uygulamasına zemin hazırlamıştır. [6]
Hazırlayan: İrem Topuk
- ↑ KIRIMLI H. Kırım Derneği Genel Merkezi, Kırım’dan Türkiye’ye Kırım Tatar Göçleri
- ↑ SAYDAM A.(1997),Türk Tarih Kurumu, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876)
- ↑ TEPEKAYA M.(2006) 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Kırım ve Kafkasya’dan Göç Hareketleri ve Saruhan Sancağı’na Göçler, Cilt VI, Sayı 2, Sayfa 463-480
- ↑ SAYDAM A.(1997),Türk Tarih Kurumu, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876)
- ↑ Papşu M.(2013), Atlas Dergisi, Kafkas Göçü, Sürgün ve İskân
- ↑ SAYDAM A.(1997),Türk Tarih Kurumu, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876)