"Montreux Boğazlar Sözleşmesi" sayfasının sürümleri arasındaki fark
("'''Montreux (Montrö) Sözleşmesi (20 Temmuz 1936):''' Osmanlı Devleti'nin zayıfladığı dönemde, Rusya'nın güçlenmesi ve sıcak denizlere inmek iste..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
|||
1. satır: | 1. satır: | ||
− | '''Montreux (Montrö) Sözleşmesi (20 Temmuz 1936):''' | + | '''Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936):''' |
Osmanlı Devleti'nin zayıfladığı dönemde, Rusya'nın güçlenmesi ve sıcak denizlere inmek istemesi Boğazlar sorununu ortaya çıkardı. Sanayi İnkılabı’nın ardından ortaya çıkan üretim fazlalığı, pazar sorunu, ham madde ihtiyacı sömürgeci devletler açısından Boğazların önemini daha da artırdı. 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması ile Osmanlı Devleti, Boğazlar üzerindeki denetimini kaybetti. Boğazların denetimi, İtilaf Devletleri'nin eline geçti. Milli Mücadele'nin kazanılması ve Mudanya Ateşkes Anlaşması'nın imzalanması ile İtilaf Devletleri Boğazların denetimini Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'ne bıraktı. Lozan Antlaşması'nda en önemli konulardan biri Boğazlar sorunuydu. Çünkü İngiliz delegesi Lord Kurzon'a göre Boğazlar bir dünya sorunuydu. Bunun için bu sorunu çözmek epey zaman aldı. Lozan Antlaşması, Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki hakimiyetini sınırlandırmıştı. | Osmanlı Devleti'nin zayıfladığı dönemde, Rusya'nın güçlenmesi ve sıcak denizlere inmek istemesi Boğazlar sorununu ortaya çıkardı. Sanayi İnkılabı’nın ardından ortaya çıkan üretim fazlalığı, pazar sorunu, ham madde ihtiyacı sömürgeci devletler açısından Boğazların önemini daha da artırdı. 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması ile Osmanlı Devleti, Boğazlar üzerindeki denetimini kaybetti. Boğazların denetimi, İtilaf Devletleri'nin eline geçti. Milli Mücadele'nin kazanılması ve Mudanya Ateşkes Anlaşması'nın imzalanması ile İtilaf Devletleri Boğazların denetimini Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'ne bıraktı. Lozan Antlaşması'nda en önemli konulardan biri Boğazlar sorunuydu. Çünkü İngiliz delegesi Lord Kurzon'a göre Boğazlar bir dünya sorunuydu. Bunun için bu sorunu çözmek epey zaman aldı. Lozan Antlaşması, Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki hakimiyetini sınırlandırmıştı. |
08.43, 21 Ocak 2018 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936):
Osmanlı Devleti'nin zayıfladığı dönemde, Rusya'nın güçlenmesi ve sıcak denizlere inmek istemesi Boğazlar sorununu ortaya çıkardı. Sanayi İnkılabı’nın ardından ortaya çıkan üretim fazlalığı, pazar sorunu, ham madde ihtiyacı sömürgeci devletler açısından Boğazların önemini daha da artırdı. 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması ile Osmanlı Devleti, Boğazlar üzerindeki denetimini kaybetti. Boğazların denetimi, İtilaf Devletleri'nin eline geçti. Milli Mücadele'nin kazanılması ve Mudanya Ateşkes Anlaşması'nın imzalanması ile İtilaf Devletleri Boğazların denetimini Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'ne bıraktı. Lozan Antlaşması'nda en önemli konulardan biri Boğazlar sorunuydu. Çünkü İngiliz delegesi Lord Kurzon'a göre Boğazlar bir dünya sorunuydu. Bunun için bu sorunu çözmek epey zaman aldı. Lozan Antlaşması, Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki hakimiyetini sınırlandırmıştı.
Lozan Antlaşması’na göre;
•Başkanı Türk olan milletlerarası bir komisyon, Boğazlar üzerinde denetim yetkisine sahip olacaktı.
•Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının her iki yakasında 25 km'lik askersiz bir alan oluşturulacak ve bu alana hiçbir askeri tesis yapılmayacaktı. Buna karşılık diğer devletler de silahlarını azaltacaklardı.
Ancak alınan kararların çoğuna uyulmamış ve dünya devletleri 1933 yılından sonra büyük bir silahlanma yarışına girişmişlerdi. Bunun üzerine Türkiye, 17 Nisan Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla, Milletler Cemiyetine başvurarak Boğazlarda asker bulundurma hakkına sahip olmak istediğini bildirdi. Fakat Rusya'nın dışındaki diğer devletler (İngiltere, Fransa, İtalya), bu isteğe olumlu bakmadı. Çok geçmeden İtalya, Habeşistan'a saldırdı. Almanya Ren bölgesine girdi. Japonya Milletler Cemiyetinden çıktı. Türkiye bu gelişmeler karşısında, Boğazlarda asker bulundurma isteğini tekrarladı. Balkan devletleri de Türkiye’nin bu isteğini desteklediler. Bunun üzerine İtalya’nın dışında, Lozan Antlaşması'na imza at devletler, Boğazlar konusunda görüşmeyi kabul ettiler. 22 Haziran 1936'da Boğazların statüsünü belirlemek üzere İsviçre'nin Montreux (Montrö) kentinde konferans toplandı. 20 Temmuz 1936'da görüşmeler tamamlanarak Boğazlarla ilgili sözleşme imzalandı.
Bu konferansta alınan kararlara göre:
1. Boğazlar Komisyonu kaldırıldı. Bu komisyonun görevleri tamamıyla Türk Devleti'ne verildi.
2. Lozan Antlaşması ile Boğazların iki yakasında askersiz duruma getirilen bölge kaldırıldı. Türkiye'nin dilediği kadar asker bulundurması, tahkimat yapması kabul edildi .
3. Yabancı ticaret gemilerinin Boğazlardan serbestçe geçebilecekleri kabul edildi. Buna yabancı savaş gemilerinin geçişleri sınırlandırıldı. Boğazlardan geçmek isteyen yabancı savaş gemilerinin 15 gün önceden Türkiye'den izin alması kararlaştırıldı.
4. Türkiye bir savaşa girer veya bir savaş tehlikesi ile karşılaşırsa yabancı savaş gemilerinin Boğaz'dan geçişi Türkiye'nin takdirine bırakılacaktı.
Montrö Sözleşmesi'nin imzalandığı günün gecesi Türk ordusu Boğazlar bölgesine girdi. Böylece Boğazlar üzerinde, Türk hâkimiyetini sınırlandıran Lozan Barış Antlaşması'nın maddeleri ortadan kalktı. Boğazların kontrol hakkı kesin olarak Türk Devleti'ne geçti. Türkiye, Montrö Sözleşmesi ile büyük bir siyasal zafer kazanmış oldu. Çünkü Türkiye'nin Boğazlarda asker bulundurması ile, Doğu Akdeniz’deki durumu güçleniyor, milletlerarası dengede önemi artıyor; dünya devletleriyle dostluğu daha da değer kazanıyordu. Boğazların stratejik önemi günümüzde daha da arttı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, eski Doğu Bloku ülkelerinin (Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Romanya) batı ile ilişkileri giderek yoğunlaşmaya başladı. Bu ülkelerin Batı ile ilişkilerinde Boğazlar, yeniden büyük önem kazandı. Çünkü Batı'ya açılan en önemli kapıları Boğazlardan geçmektedir. [1]
- ↑ Yılmaz, Salih. Baytal,Yaşar. Türkman, Sayim. Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. 2. Basım. Ankara: Nobel Yayınları, 2014. s.217-218.