"Kolektifleştirilmiş Devletler" sayfasının sürümleri arasındaki fark
Dikmenselin (mesaj | katkılar) |
Dikmenselin (mesaj | katkılar) |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
− | Kollektifleştirme, çiftçilerin büyük bir çiftlik oluşturmak için hisselerini birleştirip elde edilen kardan pay almak için birlikte çalışmasına dayanan tarım politikasına verilen tanımdır. Bu uygulamaların en önemli örneği Sovyetler Birliği’nde uygulanmıştır. 1928-1929'da başlayan kolektifleştirme, temelde topraklarını toprak sahiplerinden alma ve onları kolektifleştirme fikrini içeriyordu. Böylelikle tarımda özel mülkiyetin yerini büyük ve ortak mülkiyete dayalı tarım alanlarına bırakacaktı. 1929-1933 yılları arasında Josef Stalin'in önderliğindeki köylü sınıfının kolektifleştirilmesi çerçevesinde, "komşularından birkaç inek veya beş veya altı dönüm daha fazla alana" sahip olan köylüler "kulak" olarak damgalandı ve mülk sahibi köylüler devrimin çekimser destekçileri olarak etiketlendi. Kolektivizm ile kollektif çiftlik sahipliğine güçlü bir geçiş oldu, kulaklar tasfiye edildi ve sanayileşme için gerekli olan tarımsal ürünlerin üretiminin kurulduğu bir yapı oluşturuldu. Böylece SSCB tarihindeki en ciddi sanayi hamlesi gerçekleşti. Kolektivizm, sosyal mülkiyete geçiş için uygun bir politika olarak da düşünülebilir. Çünkü bu yapıda arazi mülkiyeti devlete ait olmasına rağmen, araziyi kullanma ve ondan yararlanma hakkı çiftlik üyelerine bırakılmıştır. | + | Kollektifleştirme, çiftçilerin büyük bir çiftlik oluşturmak için hisselerini birleştirip elde edilen kardan pay almak için birlikte çalışmasına dayanan tarım politikasına verilen tanımdır. Bu uygulamaların en önemli örneği Sovyetler Birliği’nde uygulanmıştır. Stalin döneminde başlatılan |
+ | kolektivizasyon uygulaması, SSCB’nin bürokratik kolektivist bir devlet olarak tanımlanmasına yol açmaktadır. 1928-1929'da başlayan kolektifleştirme, temelde topraklarını toprak sahiplerinden alma ve onları kolektifleştirme fikrini içeriyordu. Böylelikle tarımda özel mülkiyetin yerini büyük ve ortak mülkiyete dayalı tarım alanlarına bırakacaktı. 1929-1933 yılları arasında Josef Stalin'in önderliğindeki köylü sınıfının kolektifleştirilmesi çerçevesinde, "komşularından birkaç inek veya beş veya altı dönüm daha fazla alana" sahip olan köylüler "kulak" olarak damgalandı ve mülk sahibi köylüler devrimin çekimser destekçileri olarak etiketlendi. Kolektivizm ile kollektif çiftlik sahipliğine güçlü bir geçiş oldu, kulaklar tasfiye edildi ve sanayileşme için gerekli olan tarımsal ürünlerin üretiminin kurulduğu bir yapı oluşturuldu. Böylece SSCB tarihindeki en ciddi sanayi hamlesi gerçekleşti. Kolektivizm, sosyal mülkiyete geçiş için uygun bir politika olarak da düşünülebilir. Çünkü bu yapıda arazi mülkiyeti devlete ait olmasına rağmen, araziyi kullanma ve ondan yararlanma hakkı çiftlik üyelerine bırakılmıştır. | ||
SSCB'deki kolektifleştirme uygulamaları, 1929'da başlayan ve 1933'e kadar süren 1929 Dünya Ekonomik Krizi ile aynı zamana denk gelmektedir. Tarıma endüstriyel yöntemlerin uygulanmasıyla sanayide olduğu kadar tarımda da büyük bir atılım olacağına inanılıyordu. Devlet, tüm tarımı yukarıdan yönetme görevini üstlendi ve halkın çoğunluğu üretim görevlerini yerine getirdi. Bu kontrolü, teşvikleri ve baskıyı birlikte kullanan dev bir mekanizmanın baskısıyla başarılır. Moshe Lewin, bir "sosyal mühendislik girişimi" olarak uygulamaya konulan kolektifleştirme politikasını ifade ediyor. Bu alanda; 1930-1932 yılları arasında 1,8 milyon köylünün "kulak" denilen "kulaklar için yeniden yerleşim alanlarına" zorunlu göçü, "sosyal mühendislik girişiminin" uygulama alanı oldu. <ref> Şeyma Gürhan, "1930’lu Yıllarda SSCB'nin Kırım'da Uyguladığı Sovyetleştirme Politikaları ve Yaşanan Suni Açlık", (Ulisa: Uluslararası Çalışmalar Dergisi, 2017) </ref> Stalin döneminde başlatılan kolektifleştirme uygulaması, SSCB'nin bürokratik kolektivist bir devlet olarak tanımlanmasına yol açar. Arazinin devlet eliyle toplanmasının 1917 yılında bir arazi kararnamesi ile açılması gibi, toprak reformu yasası da devlet tarafından arazilerin kamulaştırılması ve dağıtılmasının yolunu açtı. Bu sürecin başlangıcı ve sonu, toplumun önemli bir kesimi için kamulaştırma ile sonuçlanmıştır. <ref> Menaf Turan, "SSCB’de Toprak Mülkiyeti", (Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2011) </ref> | SSCB'deki kolektifleştirme uygulamaları, 1929'da başlayan ve 1933'e kadar süren 1929 Dünya Ekonomik Krizi ile aynı zamana denk gelmektedir. Tarıma endüstriyel yöntemlerin uygulanmasıyla sanayide olduğu kadar tarımda da büyük bir atılım olacağına inanılıyordu. Devlet, tüm tarımı yukarıdan yönetme görevini üstlendi ve halkın çoğunluğu üretim görevlerini yerine getirdi. Bu kontrolü, teşvikleri ve baskıyı birlikte kullanan dev bir mekanizmanın baskısıyla başarılır. Moshe Lewin, bir "sosyal mühendislik girişimi" olarak uygulamaya konulan kolektifleştirme politikasını ifade ediyor. Bu alanda; 1930-1932 yılları arasında 1,8 milyon köylünün "kulak" denilen "kulaklar için yeniden yerleşim alanlarına" zorunlu göçü, "sosyal mühendislik girişiminin" uygulama alanı oldu. <ref> Şeyma Gürhan, "1930’lu Yıllarda SSCB'nin Kırım'da Uyguladığı Sovyetleştirme Politikaları ve Yaşanan Suni Açlık", (Ulisa: Uluslararası Çalışmalar Dergisi, 2017) </ref> Stalin döneminde başlatılan kolektifleştirme uygulaması, SSCB'nin bürokratik kolektivist bir devlet olarak tanımlanmasına yol açar. Arazinin devlet eliyle toplanmasının 1917 yılında bir arazi kararnamesi ile açılması gibi, toprak reformu yasası da devlet tarafından arazilerin kamulaştırılması ve dağıtılmasının yolunu açtı. Bu sürecin başlangıcı ve sonu, toplumun önemli bir kesimi için kamulaştırma ile sonuçlanmıştır. <ref> Menaf Turan, "SSCB’de Toprak Mülkiyeti", (Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2011) </ref> | ||
{{Kaynakça}} | {{Kaynakça}} |
20.55, 10 Kasım 2020 tarihindeki hâli
Kollektifleştirme, çiftçilerin büyük bir çiftlik oluşturmak için hisselerini birleştirip elde edilen kardan pay almak için birlikte çalışmasına dayanan tarım politikasına verilen tanımdır. Bu uygulamaların en önemli örneği Sovyetler Birliği’nde uygulanmıştır. Stalin döneminde başlatılan kolektivizasyon uygulaması, SSCB’nin bürokratik kolektivist bir devlet olarak tanımlanmasına yol açmaktadır. 1928-1929'da başlayan kolektifleştirme, temelde topraklarını toprak sahiplerinden alma ve onları kolektifleştirme fikrini içeriyordu. Böylelikle tarımda özel mülkiyetin yerini büyük ve ortak mülkiyete dayalı tarım alanlarına bırakacaktı. 1929-1933 yılları arasında Josef Stalin'in önderliğindeki köylü sınıfının kolektifleştirilmesi çerçevesinde, "komşularından birkaç inek veya beş veya altı dönüm daha fazla alana" sahip olan köylüler "kulak" olarak damgalandı ve mülk sahibi köylüler devrimin çekimser destekçileri olarak etiketlendi. Kolektivizm ile kollektif çiftlik sahipliğine güçlü bir geçiş oldu, kulaklar tasfiye edildi ve sanayileşme için gerekli olan tarımsal ürünlerin üretiminin kurulduğu bir yapı oluşturuldu. Böylece SSCB tarihindeki en ciddi sanayi hamlesi gerçekleşti. Kolektivizm, sosyal mülkiyete geçiş için uygun bir politika olarak da düşünülebilir. Çünkü bu yapıda arazi mülkiyeti devlete ait olmasına rağmen, araziyi kullanma ve ondan yararlanma hakkı çiftlik üyelerine bırakılmıştır.
SSCB'deki kolektifleştirme uygulamaları, 1929'da başlayan ve 1933'e kadar süren 1929 Dünya Ekonomik Krizi ile aynı zamana denk gelmektedir. Tarıma endüstriyel yöntemlerin uygulanmasıyla sanayide olduğu kadar tarımda da büyük bir atılım olacağına inanılıyordu. Devlet, tüm tarımı yukarıdan yönetme görevini üstlendi ve halkın çoğunluğu üretim görevlerini yerine getirdi. Bu kontrolü, teşvikleri ve baskıyı birlikte kullanan dev bir mekanizmanın baskısıyla başarılır. Moshe Lewin, bir "sosyal mühendislik girişimi" olarak uygulamaya konulan kolektifleştirme politikasını ifade ediyor. Bu alanda; 1930-1932 yılları arasında 1,8 milyon köylünün "kulak" denilen "kulaklar için yeniden yerleşim alanlarına" zorunlu göçü, "sosyal mühendislik girişiminin" uygulama alanı oldu. [1] Stalin döneminde başlatılan kolektifleştirme uygulaması, SSCB'nin bürokratik kolektivist bir devlet olarak tanımlanmasına yol açar. Arazinin devlet eliyle toplanmasının 1917 yılında bir arazi kararnamesi ile açılması gibi, toprak reformu yasası da devlet tarafından arazilerin kamulaştırılması ve dağıtılmasının yolunu açtı. Bu sürecin başlangıcı ve sonu, toplumun önemli bir kesimi için kamulaştırma ile sonuçlanmıştır. [2]