"Muhafazakâr Milliyetçilik" sayfasının sürümleri arasındaki fark
Dikmenselin (mesaj | katkılar) |
Dikmenselin (mesaj | katkılar) |
||
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
− | Milliyetçilik ve muhafazakarlık arasındaki temas 19. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiştir. | + | Milliyetçilik ve muhafazakarlık arasındaki temas 19. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiştir. Bunun öncesinde 19. yüzyılın başında muhafazakarlar, milliyetçiliği düzeni ve siyasi istikrarı tehdit eden radikal ve tehlikeli bir güç olarak algıladılar. Muhafazakar milliyetçilik, yerleşik ulusal devletlerde, ulus inşa süreçlerinde devletlere göre daha fazla gelişme eğilimindedir. Muhafazakarların dikkati, evrensel milliyetçilikten ziyade milli vatanseverlik kavramında ifade edilen sosyal uyum ve kamu düzenine odaklanır. Muhafazakar milliyetçilik, özünde geçmişin parlak ve başarılı günlerine gönderme yapan ve geçmişe duyulan özlemi ifade eden bir yapıdır. Milletin tarihi günlerinin ve askeri zaferlerinin gösterişli ritüellerle anılmasının da nedeni budur. Buna paralel olarak geleneksel teorilerin ulusal kimliğin bir sembolü olarak kullanılması bunun açık bir göstergesidir. Muhafazakar milliyetçiliğin temel amacı, vatansever sadakati ve "ülkeyle gurur duyma" yetilerini canlandırarak ulusal birliği korumaktır. |
− | Muhafazakar milliyetçilik elit bir manipülasyon olarak görülebilir. 'Millet' kavramı, bu kavramı kendi siyasi amaçları için kullanmak ve toplumu bir arada tutmak isteyen siyasi liderler tarafından icat edilmiştir. Bu gerçek, savaş zamanlarında veya uluslararası bir kriz sırasında, vatansever duyguları canlandırmak için bir "millet" seferberliği ilan edildiğinde açıkça görülmektedir. Muhafazakar milliyetçilik, ulusun kimliğinin tehdit altında olduğu veya yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu zamanlarda daha önemli hale gelir. Bu nedenle modern devletlerde bu tür bir milliyetçiliğin ayakta kalmasında yabancı göç ve uluslar üstü (supranationalism) hareket hayati bir öneme sahiptir. Yabancı göçle ilgili bazı çekinceler, çok kültürlülüğün istikrarsızlık ve çatışma yaratacağı endişesinden kaynaklanıyor. Bu tür milliyetçiliğe göre, istikrarlı ve başarılı toplumlar paylaşılan değerlere ve ortak kültüre dayalı kalmalıdır. Bunun ötesinde muhafazakar milliyetçilik, hoşgörüsüzlük, dar görüşlülük ve bağnazlığın yaratılmasında aktif bir rol oynayabilir. Kültürel saflığın ve yerleşik geleneksel yapının korunması konusundaki ısrar, muhafazakar milliyetçilerin genellikle göçmenleri, mültecileri ve yabancıları bir tehdit olarak gördüklerini ve ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını besleyen politikaları meşrulaştırmayı amaçladıklarını gösteriyor. <ref> Andrew Heywood, "Siyasi İdeolojiler", çev: Ahmet K. Bayram, Özgür Tüfekçi, Hüsamettin İnaç, Şeyma Akın, Buğra Kalkan, (Ankara: Adres Yayınları, 2013) </ref> | + | Muhafazakar milliyetçilik elit bir manipülasyon olarak görülebilir. 'Millet' kavramı, bu kavramı kendi siyasi amaçları için kullanmak ve toplumu bir arada tutmak isteyen siyasi liderler tarafından icat edilmiştir. Bu gerçek, savaş zamanlarında veya uluslararası bir kriz sırasında, vatansever duyguları canlandırmak için bir "millet" seferberliği ilan edildiğinde açıkça görülmektedir. Muhafazakar milliyetçilik, ulusun kimliğinin tehdit altında olduğu veya yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu zamanlarda daha önemli hale gelir. Bu nedenle modern devletlerde bu tür bir milliyetçiliğin ayakta kalmasında yabancı göç ve uluslar üstü (supranationalism) hareket hayati bir öneme sahiptir. Yabancı göçle ilgili bazı çekinceler, çok kültürlülüğün istikrarsızlık ve çatışma yaratacağı endişesinden kaynaklanıyor. Bu tür milliyetçiliğe göre, istikrarlı ve başarılı toplumlar paylaşılan değerlere ve ortak kültüre dayalı kalmalıdır. Farklı bir din ve geleneğe sahip yabancıların göçü ya kesinlikle kısıtlanmalı ya da etnik azınlık grupları "ana" ülke kültürüne asimile olmaya zorlanmalıdır. Bunun yanında, muhafazakar milliyetçilik Avrupa Birliği gibi uluslar üstü kurumları ulusal kimliğe ve özellikle toplumun kültürel bağlarına ciddi bir tehdit olarak algılar. Bunun da ötesinde muhafazakar milliyetçilik, hoşgörüsüzlük, dar görüşlülük ve bağnazlığın yaratılmasında aktif bir rol oynayabilir. Kültürel saflığın ve yerleşik geleneksel yapının korunması konusundaki ısrar, muhafazakar milliyetçilerin genellikle göçmenleri, mültecileri ve yabancıları bir tehdit olarak gördüklerini ve ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını besleyen politikaları meşrulaştırmayı amaçladıklarını gösteriyor. <ref> Andrew Heywood, "Siyasi İdeolojiler", çev: Ahmet K. Bayram, Özgür Tüfekçi, Hüsamettin İnaç, Şeyma Akın, Buğra Kalkan, (Ankara: Adres Yayınları, 2013) </ref> |
Milletler, ortak özellikleri paylaştığımız insanlarla ilkel bir bağ kurma ihtiyacından doğar. Böylece, muhafazakar milliyetçilik, organik bir toplum görüşünü savunur. Bu düşünceye göre bireyler, kendilerinden önce var olan bir topluma aittir. Bireyler bu toplumda sözleşmeden ziyade doğal olarak bulunur. Bu noktada, muhafazakarlık ve milliyetçilik, bireysel ve sosyal perspektifler açısından ortak bir anlayışa sahiptir. Muhafazakarlığın bireyin başarısına şüpheli yaklaşımı ve ulusların bireysellikten uzak bir topluluk niteliğine sahip olması, bu iki anlayışı yakınlaştırmaktadır. <ref> Hasar Acar, "Muhafazakar Milliyetçilik", (Nobel Akademik Yayıncılık: Ankara, 2018) </ref> Muhafazakar milliyetçiliğe göre milliyetçi duyguların ifade edilmesi, sosyal uyumun temel muhafazakar amacı ile tutarlı olmalıdır. Ulusal mitoloji ve ulusal semboller toplumun dokusuna entegre edilmiştir ve bu tür bir duygu, kriz zamanlarında genellikle genişletilmiş bir bağlılık duygusu yaratmıştır. Ayrıca, ulusların da geçmişe bağlılıklarını ve devamlılıklarını yansıtan bir milli ruha sahip oldukları iddia ediliyor. Bu durum muhafazakar milliyetçiliğe kendine özgü nostaljik karakterini verir. Muhafazakar milliyetçilik, yalnızca sosyal istikrarı ve homojen bir ulusal kimliği sürdürmeye yönelik daha savunmacı bir zihniyet benimser. | Milletler, ortak özellikleri paylaştığımız insanlarla ilkel bir bağ kurma ihtiyacından doğar. Böylece, muhafazakar milliyetçilik, organik bir toplum görüşünü savunur. Bu düşünceye göre bireyler, kendilerinden önce var olan bir topluma aittir. Bireyler bu toplumda sözleşmeden ziyade doğal olarak bulunur. Bu noktada, muhafazakarlık ve milliyetçilik, bireysel ve sosyal perspektifler açısından ortak bir anlayışa sahiptir. Muhafazakarlığın bireyin başarısına şüpheli yaklaşımı ve ulusların bireysellikten uzak bir topluluk niteliğine sahip olması, bu iki anlayışı yakınlaştırmaktadır. <ref> Hasar Acar, "Muhafazakar Milliyetçilik", (Nobel Akademik Yayıncılık: Ankara, 2018) </ref> Muhafazakar milliyetçiliğe göre milliyetçi duyguların ifade edilmesi, sosyal uyumun temel muhafazakar amacı ile tutarlı olmalıdır. Ulusal mitoloji ve ulusal semboller toplumun dokusuna entegre edilmiştir ve bu tür bir duygu, kriz zamanlarında genellikle genişletilmiş bir bağlılık duygusu yaratmıştır. Ayrıca, ulusların da geçmişe bağlılıklarını ve devamlılıklarını yansıtan bir milli ruha sahip oldukları iddia ediliyor. Bu durum muhafazakar milliyetçiliğe kendine özgü nostaljik karakterini verir. Muhafazakar milliyetçilik, yalnızca sosyal istikrarı ve homojen bir ulusal kimliği sürdürmeye yönelik daha savunmacı bir zihniyet benimser. | ||
− | |||
{{Kaynakça}} | {{Kaynakça}} |
04.45, 1 Temmuz 2021 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Milliyetçilik ve muhafazakarlık arasındaki temas 19. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiştir. Bunun öncesinde 19. yüzyılın başında muhafazakarlar, milliyetçiliği düzeni ve siyasi istikrarı tehdit eden radikal ve tehlikeli bir güç olarak algıladılar. Muhafazakar milliyetçilik, yerleşik ulusal devletlerde, ulus inşa süreçlerinde devletlere göre daha fazla gelişme eğilimindedir. Muhafazakarların dikkati, evrensel milliyetçilikten ziyade milli vatanseverlik kavramında ifade edilen sosyal uyum ve kamu düzenine odaklanır. Muhafazakar milliyetçilik, özünde geçmişin parlak ve başarılı günlerine gönderme yapan ve geçmişe duyulan özlemi ifade eden bir yapıdır. Milletin tarihi günlerinin ve askeri zaferlerinin gösterişli ritüellerle anılmasının da nedeni budur. Buna paralel olarak geleneksel teorilerin ulusal kimliğin bir sembolü olarak kullanılması bunun açık bir göstergesidir. Muhafazakar milliyetçiliğin temel amacı, vatansever sadakati ve "ülkeyle gurur duyma" yetilerini canlandırarak ulusal birliği korumaktır.
Muhafazakar milliyetçilik elit bir manipülasyon olarak görülebilir. 'Millet' kavramı, bu kavramı kendi siyasi amaçları için kullanmak ve toplumu bir arada tutmak isteyen siyasi liderler tarafından icat edilmiştir. Bu gerçek, savaş zamanlarında veya uluslararası bir kriz sırasında, vatansever duyguları canlandırmak için bir "millet" seferberliği ilan edildiğinde açıkça görülmektedir. Muhafazakar milliyetçilik, ulusun kimliğinin tehdit altında olduğu veya yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu zamanlarda daha önemli hale gelir. Bu nedenle modern devletlerde bu tür bir milliyetçiliğin ayakta kalmasında yabancı göç ve uluslar üstü (supranationalism) hareket hayati bir öneme sahiptir. Yabancı göçle ilgili bazı çekinceler, çok kültürlülüğün istikrarsızlık ve çatışma yaratacağı endişesinden kaynaklanıyor. Bu tür milliyetçiliğe göre, istikrarlı ve başarılı toplumlar paylaşılan değerlere ve ortak kültüre dayalı kalmalıdır. Farklı bir din ve geleneğe sahip yabancıların göçü ya kesinlikle kısıtlanmalı ya da etnik azınlık grupları "ana" ülke kültürüne asimile olmaya zorlanmalıdır. Bunun yanında, muhafazakar milliyetçilik Avrupa Birliği gibi uluslar üstü kurumları ulusal kimliğe ve özellikle toplumun kültürel bağlarına ciddi bir tehdit olarak algılar. Bunun da ötesinde muhafazakar milliyetçilik, hoşgörüsüzlük, dar görüşlülük ve bağnazlığın yaratılmasında aktif bir rol oynayabilir. Kültürel saflığın ve yerleşik geleneksel yapının korunması konusundaki ısrar, muhafazakar milliyetçilerin genellikle göçmenleri, mültecileri ve yabancıları bir tehdit olarak gördüklerini ve ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını besleyen politikaları meşrulaştırmayı amaçladıklarını gösteriyor. [1]
Milletler, ortak özellikleri paylaştığımız insanlarla ilkel bir bağ kurma ihtiyacından doğar. Böylece, muhafazakar milliyetçilik, organik bir toplum görüşünü savunur. Bu düşünceye göre bireyler, kendilerinden önce var olan bir topluma aittir. Bireyler bu toplumda sözleşmeden ziyade doğal olarak bulunur. Bu noktada, muhafazakarlık ve milliyetçilik, bireysel ve sosyal perspektifler açısından ortak bir anlayışa sahiptir. Muhafazakarlığın bireyin başarısına şüpheli yaklaşımı ve ulusların bireysellikten uzak bir topluluk niteliğine sahip olması, bu iki anlayışı yakınlaştırmaktadır. [2] Muhafazakar milliyetçiliğe göre milliyetçi duyguların ifade edilmesi, sosyal uyumun temel muhafazakar amacı ile tutarlı olmalıdır. Ulusal mitoloji ve ulusal semboller toplumun dokusuna entegre edilmiştir ve bu tür bir duygu, kriz zamanlarında genellikle genişletilmiş bir bağlılık duygusu yaratmıştır. Ayrıca, ulusların da geçmişe bağlılıklarını ve devamlılıklarını yansıtan bir milli ruha sahip oldukları iddia ediliyor. Bu durum muhafazakar milliyetçiliğe kendine özgü nostaljik karakterini verir. Muhafazakar milliyetçilik, yalnızca sosyal istikrarı ve homojen bir ulusal kimliği sürdürmeye yönelik daha savunmacı bir zihniyet benimser.