Roma Antlaşması (1957)

TUİÇ Sözlük sitesinden
Dikmenselin (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 21.26, 15 Kasım 2020 tarihli sürüm
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Roma Antlaşması daha sonra Avrupa Birliği’ne dönüşecek olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) kurulmasını sağladı. AET'nin amacı, malların, işgücünün, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaştığı bir ortak pazarın kurulması ve en nihayetinde siyasi bütünlüğe gidilmesiydi. Antlaşma 25 Mart 1957'de Belçika, Fransa, İtalya, Lüksemburg, Hollanda ve Batı Almanya tarafından imzalanmış ve 1 Ocak 1958'de yürürlüğe girmiştir. Bu 6 üyeli birliğin ilk adımı 1951'de atılmış ve o dönemin iki önemli ekonomik kolunu ortaklaşa kontrol etmek için Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurulmuştu. AKÇT Üyesi Ülkeler, Belçika Dışişleri Henry Spaak'ın başkanlık ettiği Messina Konferansı'nda 1955'te İtalya'da bir araya geldiler ve Avrupa entegrasyonunun nasıl şekillendirilmesi gerektiği ve bunun sadece kömür ve çelik sektörlerinde sınırlı olup olmayacağı konusunda bir tartışma başlattılar. Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun kurulduğu Roma Antlaşması'nın imzalandığı gün, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu kuran bir daha antlaşma imzalandı ve mevcut Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'na iki yeni üye katıldı. Bununla birlikte diğer iki antlaşma Roma Antlaşmaları olarak adlandırıldı. Antlaşmanın imzacıları, Fransa adına Christian Pineau, Hollanda'dan Joseph Luns, Belçika'dan Paul Henri Spaak, Lüksemburg'dan Joseph Bech, İtalya'dan Antonio Segni ve Federal Almanya Cumhuriyeti'nden Konrad Adenauer idi.

Roma Antlaşması, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun birçok kurumsal yapısını kabul etti. Federalist ve hükümetler arası fikirleri birleştirmeye çalıştı. Pratik düzeyde, antlaşma bir Komisyon, bir Bakanlar Konseyi, bir Avrupa Parlamentosu ve bir Avrupa Adalet Divanı (Avrupa Birliği Adalet Divanı) olmak üzere dört kurum kurdu. Roma Antlaşması kömür ve çeliğin yanı sıra diğer sektörlerde de ekonomik bir birlik kurmayı hedeflemektedir. Roma Antlaşması'nın orijinal metni, ayrıca AET'yi kuran ülkelerin temel entegrasyon modeli olarak benimsedikleri Ortak Pazarın oluşturulması için hükümler içeriyordu. Üye ülkeler, 12 yıllık bir geçiş dönemi boyunca tüm tarife engellerini kaldırmayı kabul etti. Amaç, 12 yıl içinde ortak bir pazar oluşturmak ve ekonomi politikalarını adım adım uyumlu hale getirmekti. Üye devletler, gümrük birliği kurmak, iç ticaret engellerini kaldırmak, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanımında yakın işbirliği yapmak ve malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımını sağlamak gibi kararlar aldılar. Roma Antlaşması'nda yer alan diğer temel anlaşma, bir Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası'nın (CAP) kabul edilmesiydi. Esasen, Ortak Tarım Politikası'nın Avrupa Ekonomik Topluluğu içinde serbest bir tarım ürünleri pazarını yürürlüğe koydu ve Avrupalı çiftçilere yeterli geliri garanti eden korumacı politikalar oluşturdu. Roma Antlaşması aynı zamanda tekellerin yasaklanmasını, bazı ulaşım ortak politikalarını ve üye Devletlerin sömürge topraklarına bazı ticari ayrıcalıkların tanınmasını da getirdi.

Roma Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun altı organı belirlendi: Konsey, Komisyon, Parlamento, Adalet Divanı, Sayıştay ve Ekonomik, Sosyal ve Danışma Komiteleri. [1] Politikaların uygulanması ve üye ülkeler arasında entegrasyonun sağlanması için gerekli olan Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Sayıştayı gibi kurumsal yapılar ile Avrupa Ekonomik ve Sosyal Fonu, Bölgesel Komite gibi mekanizmalar belirlendi.

Roma Antlaşması, çeşitli ekonomik sektörleri kademeli olarak dahil etme ve giderek daha yüksek siyasi yeterliliklere sahip uluslarüstü kurumlar kurma planına dayalı olarak AB'yi inşa etmek için aşamalı bir yaklaşım başlattı. Antlaşma aynı zamanda ekonomik entegrasyonun uzun vadeli hedef olan siyasi birliğe giden yolu açtığı süreci de başlatmıştır. Bu nedenle belge, altı Avrupa ülkesi arasındaki işbirliğini önemli ölçüde derinleştiren Avrupa projesinin kurucu anlaşmalarından biri olarak kabul ediliyor. Şimdiye kadar, Avrupa Birliği tarafından yapılan diğer birçok anlaşmayla birlikte, Roma Antlaşması'nın maddeleri iyileştirildi veya antlaşmaya yeni maddeler eklendi. Sonraki antlaşmalara ve alınan kararlara rağmen, özellikle Maastricht Antlaşması’na rağmen Roma Antlaşması Avrupa Birliği tarafından alınan politika ve kararların yasal dayanağını oluşturmaya devam etmektedir.


  1. Nurettin Bilici, "Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri", (Ankara: Seçkin Yayınları, 2005)