Limni Sorunu

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
Limni Adası Haritası

Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan bir soruna adını veren Limni Adası, Ege Denizi’nin yedinci büyük adasıdır. [1] Türk dış politikası için önemli konulardan biri olan Limni Sorunu, ‘‘Ege Adaları'nın Silahlandırılması Sorunu’’ başlığı altında ele alınmaktadır.

Bu sorunun ortaya çıkmasının nedeni ise NATO’nun Ekim 1983’te yapılan Kararalılık Göstergesi-83 isimli kara, hava ve deniz tatbikatının hazırlığı esnasında, [2] Yunanistan’ın, Napoli’de bulunan NATO karargahlarına harekat merkezlerinden birinin Limni Adası’nda kurulmasını önermesiyle gündeme gelmiştir. Yunan hükümetinin bu önerisine karşın Türk hükümeti, adanın silahlandırılmaya çalışılmasının antlaşmalara aykırı olduğunu, askeri birliklerin buraya yerleştirilmemesi ve adanın askeri bir bölge olmaması gerektiğini belirtmiştir. Dönemin NATO Genel Sekreteri Lord Carrington, 29 Kasım 1984’te NATO’nun Limni konusunda tarafsız bir tutum sergilemesi gerektiğini açıkladı.

‘‘ 3-5 Aralık 1984’te Brüksel’de yapılan NATO Savunma Planlama Komitesi toplantısında Limni Sorunu tekrardan gündeme gelmiştir. Burada, ittifakın 1985 yılına ait savunma planlarına ilişkin rapor ve buna bağlı ülke bölümleri (country chapters) Türkiye ve Yunanistan’a ait bölümler olmaksızın kabul edildi. Her iki ülkenin kuvvetleri de NATO raporunda gösterilmedi. Türkiye sorumluluklarının aynen devam edeceğini ve tatbikatlara katılmaya devam edeceğini açıklamıştır. Yunanistan ise Yunan silahlı kuvvetlerinin NATO tatbikatlarına katılmayacağını açıklamıştır.’’ [3]

NATO içerisindeki Türkiye ve Yunanistan arasındaki uyuşmazlıklar bir süre daha bu yönde devam etmiştir. 1984 yılında gerçekleşecek NATO Kararlılık Göstergesi-84 tatbikatlarının hazırlığı esnasında geçmiş olaylar tekrardan meydana gelmiştir. Ek olarak Yunanistan, Ekim ayında iki kere deniz ve hava tatbikatı yapacaklarını ve bu tatbikatlara Limni’yi de dahil edeceklerini açıkladılar. Yunanistan’ın açıklamasına karşılık olarak Türkiye, Yunanistan’ın açıklamalarını gerçekleştirmesi halinde gerekli girişimlerde bulunacağını belirtmiştir.

Talepleri gerçekleşmeyen Yunanistan bu kez Mayıs 1986’da NATO’nun kimyasal silahların yeniden üretimi ile ilgili kararına rezerv koydu ve bu rezervin kaldırılmasının tek yolunun Türkiye’nin Limni konusundaki rezervinin kaldırılmasına bağlı olduğunu açıkladı. ABD için oldukça önemli olan bu programın sekteye uğramaması için NATO yetkilileri Türkiye’yi ikna etmek için çalışmalar yapmışlardır.

‘‘Bu arada Lord Carrington bir ara formül geliştirerek Limni’nin kuvvet hedefleri belgesinde yer almayıp, NATO karar belgesinde ‘‘Türk ve Yunan temsilcilerinin Limni konusundaki görüşleri dinlenmiştir.’’ şeklinde bir ifadeyle yetinilmesini önerdi. Böylece, Limni dolaylı da olsa bir NATO belgesine girecek ve bunu yolu açılmış olacaktı.’’ [4]

Limni Adası’nın silahlandırılmasının Türkiye açısından bu denli rahatsız edici olmasının sebebi, Lozan Barış Antlaşması’nca ‘‘Limni ve Semadirek Adaları’nda hiçbir deniz, kara, hava üssü kurulamayacak ve tahkimat yapılamayacaktır. Adalarda kurulabilecek tek askeri amaçlı tesis türü, her türlü telgraf, telefon ve optik araçlarla yapılacak haberleşme ve gözetleme tesisleridir. Adalarda askeri tesis bulundurulamayacak, güvenlik kuvvetleri ise sadece belirli tür silahlara sahip olabileceklertir. Yunanistan, adalara sadece burada askere alınanların eğitimi için gerekli personeli getirip götürebilecektir.’’ Antlaşmaya göre, Boğaz-önü Adaları tamamen silahsızlandırmaya tabi tutulmuştur.[5]




Hazırlayan: Dilek Keçeci


  1. M. T. Berbercan, ‘‘Yunan Adalarındaki Eski Türk Varlığının Edebi İzleri IV: Limni’’, (KAREFAD, 2019)
  2. B. Oran, ‘‘Türk Dış Politikası: Cilt-2’’ (İletişim Yayıncılık, 2001)
  3. B. Oran, ‘‘Türk Dış Politikası: Cilt-2’’ (İletişim Yayıncılık, 2001)
  4. B. Oran, ‘‘Türk Dış Politikası: Cilt-2’’ (İletişim Yayıncılık, 2001)
  5. Ankara Üniversitesi Açık Ders Kaynağı