Göç ve Uyum

TUİÇ Sözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
A diverse group of people from different cultural backgrounds created by DALL-E on 02-03-2024

GÖÇ VE UYUM

Göç, insanlık tarihi kadar eski olmasına rağmen, uyumun planlı bir şekilde ele alınması çok yenidir. İkinci dünya savaşından dolayı yoğun göç alan Batı ülkelerinde, 1970’li yıllardan sonra gündeme gelmiş olan uyum kavramı, o zamandan şimdiye kadar geçen dönem içerisinde, kavramın tanımlanması ve ölçümü için çeşitli göstergeler geliştirilmesi eylemlerini içeren bir süreç içine girmiştir[1].

Devletler farklı sebeplerle göçmenleri kabul etmekte ve farklı entegrasyon/uyum politikaları uygulamaktadırlar. Devletlerin bazıları kendi ekonomilerini güçlendirmek (merkez-çevre kuramı) bazen de tarihi bağlar sebebiyle göçmenlerin ülkelerine gelmelerine olanak sağlamaktadırlar. Kimi sebeplerden dolayı zorunlu göç eden bireylere insani gerekçelerle yardım edebilmek için sığınmacı/göçmen/mülteci kabul edilmektedir. Göç ve uyum göçmenlerin geldikleri yeni ülkeye alışmaları ve ayrımcılık yaşamamaları konularını içerir. Uyum süreci, göçün nedenleri ve sebepleriyle bağlantılıdır[2].

Göçün meydana gelmesiyle iki temel sorunun cevapları ve çözümleri düşünülmektedir. Sınır ötesinden gelen insanlara karşı devletlerin göç yönetiminin nasıl yapılacağı ilk temel sorudur. İkinci temel soruda ise, devletlerin, ülkelerine yapılan göçler ile insanları o topluma nasıl uyumlaştırılacağı ve bu hızlı yapılan kitlesel göçlerin toplumları nasıl etkileyeceği olmuştur[3].

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Entegrasyon, göçmenlerin hem grup ve birey olarak toplumun bir parçası olarak görüldüğü süreçtir. Ev sahibi toplumlar ve göçmenler arasında iki yönlü bir sürece atıfta bulunur. Ev sahibi toplumların göçmenleri kabul konusundaki gerekli somut koşullar, ülkeler arasında farklılık göstermektedir[4].

Göçmenlerin entegrasyonu, göç yapıldığında başlamıştır[5]. Göçle beraber oluşan yeni gruplar, ev sahibi toplumlar tarafından ayrımcılığa tabi tutulmuşlardır. Bu yüzden ayrımcı hareketler sebebiyle geçtiğimiz yüz yıl boyunca sosyal bilimler içerisinde ayrımcılık konusunda çalışmalar yapılıp, ayrımcılığı önleyebilmek için çeşitli politikalar geliştirilmiştir[6].

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'nin 1 Ağustos 2018 tarihli raporuna göre, kıtalara göre dünyadaki göçmenlerin çoğu şu anda Asya'dadır. 2000-2017 yılları arasındaki karşılaştırmalı istatistikler, 2017 yılında göçmen sayısının Asya'da 80 milyon, Avrupa'da 78 milyon ve Kuzey Amerika'da 58 milyon olduğunu gösteriyor. Göçmenlerin çoğu Asya'da yaşıyor ancak göçmenleri düşündüğümüzde aklımıza genellikle Avrupa ve Amerika geliyor. Göç ve entegrasyonuna ilişkin araştırmalar genellikle gelişmiş ülkelerde yapılmakta ve değerlendirmeler o veriler çerçevesinde yapılmaktadır. Veriler Batılı gelişmiş ülkelerden gelince standartlarda o ülkeler tarafından belirlenmektedir. Gerçekte her devletin uyum koşulları farklıdır ve evrensel olarak bir uyum denklemi yoktur. Bu nedenle uyum koşulları her ülkenin kendisine ait özel koşullarına göre dikkate alınması ve belirlenmesi gerekir. Uyum sadece gelinen ülkeyi ilgilendiren konu değildir. Gelen göçmenleri de ilgilendirir. Bir grup göçmen herhangi bir ülkedeki bir soruna uyum gösterebilir fakat diğer bir grup aynı ülkede başka sorunlarda da uyum sağlayabilir. Bu konuda genel bir standart bulunmamaktadır[7].

Asimilasyon bir toplumun temel kültürünün yok edilmesidir. Asimilasyon teorisi toplumun kültürel çoğulculuğuyla çelişmektedir ve günümüzde anti-demokratik olarak değerlendirilmektedir, ancak 1960'lı yıllardan itibaren yerini uyum/entegrasyon kavramına bırakmıştır[8]. Asimilasyon kültürleşmenin en uç biçimidir[9].

UYUM

Uyum (Integration) kelimesi, Uluslararası Göç Örgütü’nün (International Organisation for Migration IOM) göç terimleri sözlüğündeki tanımlamalar dikkate alınacak olursa, kelimenin ülkelere göre farklı anlamlarda kullanıldığı görülmektedir[10]. Uyum (integration), göçmenlerin hem birey olarak hem de toplum olarak geldikleri yere kabul edilme süreçleridir. Bundan dolayı uyum iki yönlü (yani hem ev sahibi toplum hem de göçmenler) olarak tanımlanması gereken bir süreçtir[11].

Farklı tanımlamalar ve yaklaşımlar olsada, ideal uyum, toplumla, göçmenin iki yönlü, karşılıklı etkileşimi, insani değerlere saygılı, hak ve yükümlüklerin bir arada sunulduğu yaklaşımın benimsenmesi, göçmenin istihdama katılımının sağlanması, yaşanan ülkenin dili, tarihi, kültürü ve temel kurumları ile ilgili bilgi sahibi olma, eğitimden eşit faydalanma, kamusal ve özel hizmetlere erişimin sağlanması hususlarını ortak bir hukuki çerçeve olarak kabul görmektedir[12].

Uyum süreci üç ölçütü içermektedir. İlk ölçüt hukukiliktir. Göçmenin ev sahibi toplumda o toplumun yurttaşlarının sahip olduğu yasal haklara sahip olması. İkinci ölçüt ekonomiktir. Göçmenlerin kendileri ve aileleri için sürdürülebilir bir gelecek sağlayabilecek, yaşadığı ev sahibi toplumun standartlarına uygun olan bir yaşam maliyetini karşılayacak işe sahip olması. Üçüncü ölçüt ise sosyal ve kültürel ölçüttür. Göçmenlerin yaşadıkları ülke ile ayrımcılığa uğrama korkusu olmadan sosyal ve kültürel bağlar kurabilmeleri ve kendilerini ifade ederek mevcut kültürel ve sosyal yapılara katkıda bulunabilmeleridir[13].

Uluslararası Göç Örgütü'nün tanımındaki iki boyutluluk olgusunun aksine, uyum terimi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (BMMYK/United Nations High Commissioner for Refugees-UNHCR) tarafından kabul edilen tanımında BMMYK, birbiriyle ilişkili ekonomik, sosyo-kültürel ve yasal olmak üzere farklı boyutları olan dinamik çok yönlü ve iki taraflı işlem olarak anlatılır[14]. Bu düşünceye göre sadece göçmen ve alıcı ülke değil, aynı zamanda göçmenin kendi ülkesi de entegrasyon için önemli faktörlerdir. Kendi ülkeleri uyguladığı politikalar ve göçmenlerle geliştirdiği ilişkiler sayesinde göçmenlerin yerleştikleri yeni ülkeye daha kolay uyum sağlamalarına yardımcı olabiliyor. Bu süreçte AB ülkelerinin bireysel uyum politikaları geliştirmesiyle uyum sorunları istenilen düzeye ulaşamamasından kaynaklı Avrupa Konseyi 1999 yılında Tampere Planını geliştirmiştir. Özellikle insan kaçakçılığı bağlamında özgürlük, adalet ve güven oluşturabilmek için uyum konusu da dâhil olmak üzere çeşitli politikalar geliştirilmiştir[15].

Avrupa Birliği'ndeki her ülke farklı uyum politikaları geliştirmiş ancak beklenen başarı sağlanamamış ve Avrupa Konseyi Tampere Programını geliştirmiştir. Programın ikinci ve üçüncü maddelerinde Avrupa'nın ortak göç ve sığınma politikası ele alınıyor[16]. Tampere Planı'nın beş yıllık döneminde (1999-2004) AB ülkelerinin ana faaliyetlerinin belirlenmesinde uyum politikası etkili olmuş, ancak ilk aşamada uyum daha sınırlı alanlarda dikkate alınmıştır.

2003 tarihli “Göç, Entegrasyon ve Çalışma Hayatı” başlıklı AB raporunda, çalışma hayatı entegrasyonun en önemli unsuru olarak ele alınmış ve bu çerçevede ortaya konulan politika varsayımlarına dikkat edilerek, ev sahibi ülkenin vatandaşları ile aynı haklara sahip olup olmadıkları dikkate alınmıştır. Eğer aynı, eşit haklara sahiplerse uyumun artık ulusal bir mesele olmaktan çıkıp tüm toplumu ilgilendiren bir mesele olacağına inanılıyordu. Bu raporda uyum, haklar ve sorumluluklar arasındaki denge olarak değerlendiriliyor ve sosyal, kültürel ve dini farklılıklar, siyasal haklar, ekonomik, vatandaşlık ve katılım alanlarını içine alacak şekilde bütüncül politikalar hedeflenmiştir. Bu raporda uyum iki boyutlu bir olgu olarak görülmektedir. Odak noktası göçmenler ve ev sahibi toplumlar arasındaki iletişim ve göçmenlerin demokratik katılımıdır[17].

HAZIRLAYAN: Sena Özdemir - Göç Çalışmaları o-Staj Programı


KAYNAKÇA


[1] Emel Topçu, Tuba Büyükbeşe, “Göç Bağlamında Toplumsal Uyum Göstergeleri”, Aksaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi cilt 12/1 (2020): 23.

[2] Verda Canbey Ozguler, “Göç ve Uyum Politikaları”, GSI Journals Serie B: Advancements In Business and Economics 1/18 (2018): 2.

[3] Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Mülteci Hakları Alt Komisyonu, “Göç ve Uyum Raporu” (2018), https://asylumineurope.org/wp-content/uploads/2018/04/resources_goc_ve_uyum_raporu.pdf

[4] Göç Terimleri Sözlüğü, Uluslararası Göç Örgütü (IOM), 2.baskı, https://publications.iom.int/system/files/pdf/iml31_turkish_2ndedition.pdf

[5] Orhan Koçak, R. Demet Gündüz, “Avrupa Birliği Göç Politikaları ve Göçmenlerin Sosyal Olarak İçerilmelerine Etkisi”, Yalova Sosyal Bilimler Dergisi 6/12 (2016):72.

[6] Topçu, Büyükbeşe “Göç Bağlamında Toplumsal Uyum Göstergeleri”, 26.

[7] Topçu, Büyükbeşe “Göç Bağlamında Toplumsal Uyum Göstergeleri”, 26.

[8] Canbey Ozguler, “Göç ve Uyum Politikaları”, 3.

[9] Göç Terimleri Sözlüğü, Uluslararası Göç Örgütü (IOM), 2.baskı, https://publications.iom.int/system/files/pdf/iml31_turkish_2ndedition.pdf

[10] Göç Terimleri Sözlüğü, Uluslararası Göç Örgütü (IOM), 2.baskı, https://publications.iom.int/system/files/pdf/iml31_turkish_2ndedition.pdf

[11] Topçu, Büyükbeşe “Göç Bağlamında Toplumsal Uyum Göstergeleri”, 26.

[12] Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Mülteci Hakları Alt Komisyonu, “Göç ve Uyum Raporu”, 252,253.

[13] Canbey, Ozguler, “Göç ve Uyum Politikaları”, 4.

[14] Canbey Ozguler, “Göç ve Uyum Politikaları”, 4.

[15] Topçu, Büyükbeşe “Göç Bağlamında Toplumsal Uyum Göstergeleri”, 26.

[16] Tampere European Council 15 and 16 October (1999). https://www.europarl.europa.eu/summits/tam_en.htm#a

[17] Topçu, Büyükbeşe “Göç Bağlamında Toplumsal Uyum Göstergeleri”, 26.